Bizim bir felsefeci
var, geçen sene psikoloji dersimize de giren kadındır
kendisi, bize felsefe dersinin çok eğlenceli geçeceğini
söyler dururdu. Biz de düşüncelerimi özgürce
ifade edebileceğimiz bir ortam bulduğumuzu düşünmüştük.
Fakat işler pek umduğumuz gibi olmadı. Önümüze
konulan milli eğitim bakanlığının ders kitaplarından okutulan
satırlar, tahtaya yazılan birkaç söz ve sonuca
bağlamamıza izin verilmeyen yarım kalmış dağınık müdahale
altında tutsak düşüncelerimiz ... Yine ezbere, kuru bir
eğitim ...
İşte böyle
basitleştirdiler felsefeyi. Oysa felsefe bütün bilimleri
kökeninde bulunan can suyudur. Bütün ilk çağ
boyunca felsefeden bizim bugün bilimlerden anladığımızdan
farklı bir şey anlaşılmamıştır. Aristotales'e göre bilim,
bugün belli ve bağımsız özel bilimler olarak
tanımladığımız matematik, fizik, astronomi ve benzerleri
yalnızca felsefenin dallarıdır. (Hani hep sorulur yahu şu
matematiği kim bulmuş da bizim başımıza patlamış; işte cevabı
felsefede. Fakat tüm derslerde olduğu gibi matematik bilimi de
zorunlu ve ezbere bir şekilde öğretilmeye çalışıldığından
pek sevilmez. Bu kesinlikle matematiğin suçu değil. Onu
affetmeliyiz.) Newton'un fizik, mekanik ve astronomiyle ilgili ünlü
kitabının adı "Doğa Felsefesinin Matematik İlkeleri"dir.
Hatta '20. yüzyıla gelinceye kadar üniversitelerde fizik
dersleri "Doğa Felsefesi" adı altında verilmekteydi.
Yani diyebiliriz ki felsefe tüm bilimlerin annesidir. Anneler
çocuklarını çok sever, filozoflar da bilgiyi. Zaten
"felsefe" bilgelik sevgisi anlamındaki philo sophia'dan
gelir.
Bilgiye ulaşmak
için asırlardır kullanılan en iyi yöntem soru
sormaktı. Sınırsızca, uçsuz bucaksız sorular sorulmalıdır
ki bilgiye kavuşulsun. Evren nasıl oluştu gibi bir soru evrenin
derinlerindeki sırları açığa çıkarabilir veya ben
kimim gibi basit bir soru farklı soru işaretlerine sebep olup
insanla ilgili ilginç bir keşfe yol açabilir. Gramsci
adlı bir İtalyan herkesin bir tür filozof olduğunu söylemiş.
Öyleyse çevredeki soru işaretlerini görmeye
başlamalı ve teker teker yanıtlamaya çalışmalıyız
hepsini.
Başak Altun (16)