YAKAD (Yakınlarını Kaybetmiş Aileler Derneği) Başkanı Zafer Özbilici özellikle metropollerde kayıp çocukların sayılarının arttığını dile getirdi. Yasaların ve mevzuatın yetersizliğinin ve devletin sivil toplum kuruluşlarıyla, bu kuruluşların da kendi ararlarında iletişiminin olmamasının kayıpların bulunamamasında etkili olduğunu söyledi.
Özbilici eskiden emniyet bünyesinde içinde uzmanları barındıran kayıpla ilgili bir birim bile olmadığını, ailelerin yalnız bırakıldığını hatırlatarak bugün rakamlardan bahsedebilmemizin çocuklarla ilgili birimlerin, kayıp bürolarının oluşturulmasıyla mümkün olduğunu belirtti.
"Ailelerin başvurabilecekleri alanlar açılınca kayıplar ve sorunun büyüklüğü daha görünür hale geldi."
Özbilici kayıp vakalarının çoğalmasının nedenlerine de değindi.
"Günümüzde internet ya da çeşitli televizyon programları çocuk ya da yetişkin tüm bireyleri olumsuz etkileyebiliyor, evden uzaklaşmalarına yol açabiliyor.
"Ayrıca metropollere göç de bu konuda çok etkili oluyor. İstanbul'da geçen yıldan bu yıla kayıplarda yüzde yüzlük bir artış var.
"Son bir yıl içinde İstanbul'da dokuz bin çocuk kayboldu. TÜİK'in rakamlarında da her sene artış olduğu görülüyor zaten."
Küçük şehirlerde toplumun otokontrolünün daha fazla olduğunu vurgulayan Özbilici büyük şehirlerin yapısının farklı olduğuna dikkat çekti.
"Kapı komşunuzun nasıl bir ruh yapısına sahip olduğunu bile bilemiyorsunuz."
Yasalardaki eksikler
TÜİK'in Güvenlik Birimine Gelen veya Getirilen Çocuklar raporuna göre 2008-2011 arasında 27 bin çocuk kayboldu, yaklaşık altı bini bulundu.
Özbilici kayıplara oranla an sayıda çocuğun bulunabilmesini sistemin yetersizliğiyle ilgili olduğunu vurguladı. Hızlı reaksiyon gösterecek bir sistemin gerekliliğinden söz etti.
"Bir çocuk kaybolduğunda ilk saatler çok önemlidir. Avrupa'da, ABD'de geniş bir ağ devreye girer. Otoyollar bilinçlendirilir, elektronik panolara bilgiler, kaybolanın eşkali girmeye başlar, basın ve emniyet koordineli çalışır, trafik radyoları devreye girer, vs...
"Ama Türkiye'de çocuğunuz kaybolduğunda üzerinde cep telefonu varsa, ilk etapta karakola gidip telefonun sinyalinin takip edilmesini istersiniz.
"Ancak polis bunu bile yapamıyor. Savcıya gidiyor izin için. Bu konuda açık bir madde yer almadığı için savcı da veremiyor bu kararı.
"İnisiyatif kullanıp verirse de polis kanalıyla yazışmayı Türkiye İletişim Başkanlığı'na yapıyorsunuz. Oradan da bir hafta sonra cevap geliyor..."
Yasalardaki eksikliklerin giderilmesinin önemine dikkat çeken Özbilici'ye göre, emniyet birimleri ve kurumların da buna göre şekilleneceğini söyledi, kayıp çocuk konusunun çocuk koruma kanununda da yer alması gerektiğinin altını çizdi.
Hem devletin birimleriyle STK'lar, hem de STK'ların kendi arasında kurulması gereken veri güncellenmesi gibi sistematik bir iletişimin ve koordinasyonun önemini de vurguladı.
Kayıp çocuklar artıyor
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) hazırladığı "Güvenlik Birimine Gelen veya Getirilen Çocuklar" raporuna göre 2008-2011 yılları arasında kaybolan çocuk sayısı 27 binden fazla.
Güvenlik güçlerinin kayıtları üzerinden hazırlanan raporda, dört yıllık dönemde kaybolan çocukların 16 bin 289'unun kız çocuğu olduğu belirtiliyor.
Bu dönemde kayıp çocuk sayısının yıldan yıla arttığı gözüküyor.
Rapora göre, 2008'de 4517 çocuk, 2009'da 5081, 2010'da 8081, 2011'de ise 10.067 çocuk kayboldu.
Raporda verilen rakamlara göre aynı dönemde bulunan çocuk sayısı 5974.
Suça sürüklenenler
Rapordaki bilgiler dört yılda 676 bin 637 çocuk hakkında işlem yapıldığını gösteriyor.
Çocukların güvenlik birimine geliş nedenine göre yapılan değerlendirmede suça sürüklenen çocuk sayısı her yıl yükseliyor: 2008'de 62.430, 2009'da 68.344, 2010'da 83.393, 2011'de 84.916.
Kaçan çocuklar
TÜİK'in yayımladığı raporda evden kaçan çocuk sayısı 2008'de 2412, 2009'da 3195, 2010'da 3205, 2011'de 3222 olarak gözüküyor.
Bu dönemde koruma kurumlarından kaçan çocuk sayısı ise 1620'si kız çocuğu olmak üzere 3227.
Yüce Yöney
Bianet