Biri daha katledildi bembeyaz bir sayfanın tam ortasında... Gözlerimizi açıp okumaktan korkarak, ürkerek yan gözle şöyle bir bakıverdik... Acımız büyüktü, çaresizdik... Bilinçsiz eller birini daha öldürmüştü! İçimiz cız etti ama nafile...
Sosyal Medya’da paylaşılan o beyaz sayfanın görselinden aldık acı haberi... Limit Yayınları LYS Edebiyat test kitabındaki sorunun ta kendisindeydi haber: Ünlü şair Cemal Süreya’nın Üvercinka’sının katli !
‘’Lâleli’den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız / Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun / Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez / Sevişmek bir kez daha yürürlüğe giriyor / Bütün kara parçalarında / Afrika dahil ‘’
Soru: İçerik ve biçim özellikleri dikkate alındığında yukarıdaki dizelerin aşağıdaki şairlerden hangisi tarafından yazıldığı söylenebilir?
a) Faruk Nafiz Çamlıbel
b) Cemal Süreya
c) Orhan Veli
d) Ahmet Kutsi Tecer
Bu şekilde şiirin orjinalini yazarsanız doğru cevabın tabii ki ’’ b’’ seçeneği, tabii ki Cemal Süreya olduğu aşikârdır. Fakat hangi akla hizmet olduğu kavranamayan bir işgüzarlıkla ‘’sevişmek’’ sözcüğünü ‘’sevmek’’ olarak değiştirirseniz hem şiiri katletmiş hem de öğrenciyi yanıltarak doğru cevabın bulunmasını engellemiş olursunuz.
Neden mi? Cemal Süreya şiirlerinin en önemli özelliklerinden birinin, içerik yönünden edebiyatımızın en cüretkâr şiirleri arasında yer almasından... Bunu bilmeyen öğrencinin, doğru cevabı bulamayacak olmasından ...
Amacımız şairlerimizi öğrencilere tüm gerçek yönleriyle doğru olarak tanıtmak değil mi?
O zaman bu ünlü şairi tanıtırken şiirlerinde ; ‘’sevişmek, öpüşmek, okşamak’’ gibi gayet insani özellikleri doğallıkla dile getirdiğini anlatmış olmamız gerekiyor. Bunu anlatmışsanız zaten ilgili şiir örneklerini de vermişsiniz demektir. O zaman soruyu değiştirip doğru cevabı saklamak niye? Hangi anlayış, hangi zihniyetle, ne vakit geldik biz buralara? Hem de bırakın koskoca lise öğrencilerini, ilköğretim çocuklarının bile kendilerini leyleklerin getirdiği masallarına güldükleri bir çağda... Kimden neyi, niçin, hangi hakla sakınıyoruz?
Bizler, ünlü şairlerin şiirlerine sansür uygulama hakkını nereden alıyoruz?
Şair oturmuş, günlerce, gecelerce uğraşıp her kelimesine ayrı saatler ayırıp özel anlamlar yükleyip özenle seçip yazmış; her kelime ayrı bir ses ve mana taşıyor, her kelime ait olduğu şiirin mihenk taşı! Şiir bilgisinde mutlaka ve mutlaka öğretilir, şiirlerin tek kelimesinin bile değiştirilemeyeceği, değiştirilirse anlamın bozulacağı prensibi...
Madem eliniz varmıyor aslını yazmaya, madem utanıyorsunuz edebiyattan, mecbur musunuz Cemal Süreya sormaya?
Bu hatayı yapan kişi veya kişilerin amaçlarının öğrenciyi yanlış yönlendirmek olmadığına eminim. Fakat bazı yanlış dayatmalar ve ‘’sözde edebin’’ hiç aranmaması gereken yerde, edebiyatta bile aranmaya kalkılması, gelecek nesillerin de elde olmayan nedenlerle bu yanlışlardan nasiplenmesi endişelenerek üzüntü duyulmasına neden oluyor.
Aşalım artık bu tür lüzumsuzlukları; aşalım ki en basitinden şiir zevkinden mahrum etmeyelim gelecek nesli... Ayıbı, edebi, yanlışı edebiyatta, kültür dünyasında aramayalım, esas aranması gereken yerlerde arayalım ki asıl o zaman edepli ve kültür sahibi nesiller yetiştirmeyi başarabiliriz!
Kendi kültürümüzü ve kültürümüzün inceliklerini reddetmeyelim, aksine biz benimseyelim, gençler benimsesin ki dünyaya benimsetelim! Aksi takdirde kendi şairini, kendi sanatçısını, kendi piyanistini reddeden, aşağılayan bir milleti ne gelecek nesil sayacak ne de dünya!
Selva Trak Ulupınar / radikal.blog
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder