Pages

Jîn silah bırakınca


17 yaşındaki gerilla Jîn’in örgütten ayrılıp dağdan inmeye çalışmasının masal-filmini yapmış Reha Erdem. Örgütün silah bırakması konuşulurken Jîn yolunu nasıl bulacak?
“Jin, jiyan, azadi”, Kürt kadın hareketinin önemli sloganlarından biri. Tınısı kadar anlamıyla da birbirine yakışıyor, birbirini tamamlıyor bu üçlü; “kadın, yaşam, özgürlük”



“Jin”, “kadın” demek ama “î” ile yazdığınızda da “yaşam” anlamına geliyor. Jîn, şimdi de Reha Erdem’in “müzakere süreci”ne denk gelen son filminin adı. 17 yaşındaki gerilla Jîn’in örgütten ayrılarak dağdan inmeye çalışmasının masal filmi. Masalsı güzellikte bir ormanda başlayan filmde Jîn, başında kırmızı eşarbıyla hasta nenesine gideceği yalanıyla yolunu bulmaya çalışan bir kırmızı başlıklı kız. Yoluna çıkan kurtlar ise çoban, kahya, otobüs yazıhanesindeki adam kılığında kişilik bulmuş erkek egemen iktidar. Dağdan inmek o kadar da kolay değil Jîn için.
Jîn’in neden örgütten ayrılmak istediği belli değil ama bunu bilmek önemli de değil. Neden dağa çıktığı ise öfkeyle haykırdığı iki cümlesinde gayet açık: “Ben iki yaşımdayken götürdüler babamı, silahı bile yoktu. Mezarı bile yok şimdi!”
Silahsız bir babanın ardından kızının dağa çıkması, yaş almış Kürtlerin “Bizim kuşak hayattayken barışı tesis edelim, yeni kuşağın hatırası sadece acı ve zulümden ibarettir” ısrarının yalın hali.
Dağa giden kadın, kalanı özgürleştirdi
Jîn’i dağa çıkaran diğer şeyler nelerdi bilinmez. Ama biliyoruz ki Kürt kadını sadece ulusal mücadele için değil, kadın olduğu, bu yüzden ezildiği için, dağda kadın-erkek ilişkisinin daha eşitlikçi olduğunu düşündüğü için de dağa gitti. 2000 yılında Pazartesi dergisinde yayımlanan röportajında hasta tutuklu Hediye Aksoy, gerillaya katılma sebebi olarak bunu anlatır: “Köydeki yaşam tarzı, aile ilişkileri, kadına yaklaşımları bana uzak geliyordu. … Mücadele içindeki bayan arkadaşları gördüm. Baktım o insanlar çok rahat, kendilerini ifade ediyor, konuşuyorlar. Davranışları, ilişki tarzları, her şeyleri bana o kadar çekici geldi. Benim gidebileceğim tek yol budur diye orada karar verdim.”
Dağa giden kadınlar, sadece kendi hayatlarını değiştirmedi, kalanları da etkiledi. İşte, bir katılımcının Amargi’nin 2012 Feminizm Tartışmaları sırasındaki sözleri: “Ergenlik çağında, bunalımdayken ailem bana bir şey dediğinde ‘Üzerime gelmeyin, dağa giderim’ derdim ve bu inanılmaz özgürleştirici bir alan sağlardı. Silahlı mücadele bizim için özgürleştirici oldu.”
Bugün 30 yılı aşkın süren bir silahlı hareketin bitmesini, en azından bitebilme ihtimalini konuşuyoruz. Peki silahlar susunca Kürt kadınına ne olacak? Reuters haber ajansının yakın zamanda Kandil’de konuştuğu kadınlar kaygılı. 13 yaşındayken örgüte katıldığını ve 15 yıldır Kandil’de olduğunu söyleyen bir kadın “Bizim toplumumuzda kadının değeri yok. Burada kendi yerimin ne olduğunu ve değerimi daha çok hissediyorum”diyor. Bir diğeri de “Bazen kendi kendime ‘barış ve özgürlüğe kavuştuğumuz zaman, alıştığım bu hayatı geride bırakıp ailemle nasıl yaşarım’ diyorum” sözleriyle dile getiriyor çekincelerini. 1999 ateşkesinden sonra başladığı söylenen Batman’daki kadın intiharları akla geliyor. Dağa çıkmayı bir çare olarak gören kadınlar için tekrar başlayacak mı?
“Benim adım Jîn”
Peki Jîn ne yaptı? Örgütten kaçıp ovaya inmeye çalışan Jîn’e ormandaki yolu boyunca ormanın cümle hayvanı yoldaşlık yaptı. Üzerlerine yağan bombalardan beraber saklandılar mağaralarda, yiyeceklerini paylaştılar. Jîn, ormandaki hayatla bütünleşti. Uyurken ağacın gövdesinin, dev yaprağının, saklanırken mağaraların, oyukların şeklini aldı. Dolunayın altında uyudu, ormanın sularında yaralarını sağalttı.
Gerilla kıyafetini çıkarıp çaldığı sivilleri üzerine geçirince asıl “vahşi hayat” başladı. Gerillayken “bacı”sı olduğu çoban taciz etti onu. Tecavüze direnirken “Bırak bu terörist ağızlarını” dedi bir başka Kürt erkek, “Türk iktidar” ağzıyla. Yol parası bulabilmek için mevsimlik tarım işçisi olarak bir kamyonet kasasında diğer Kürtlerle beraber gitti bütün gün çapa sallamaya.
Ovaya inemeyip dağına dönerken kısa süren sivilliğinden kalma, ayağında beyaz spor ayakkabı, üzerinde mavi yeleği vardı. Kaçak girdiği evden çaldığı coğrafya kitabı, Jîn’den yaşadığı yeri enlem boylam dereceleri ile tarif etmesini istiyordu kafasının üstüne bombalar yağarken. Jin’in jiyan’la azad olacağı bir coğrafya olmayınca, “silahlarını bırakıp gitmek” söylendiği kadar kolay değildi.

Özen Taçyıldız / sendika.org

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder