Pages

T.C'den N.Ç, A.Y, C.Ö'ye ve diğerlerine dair


İsimlerin baş harflerinin oluşturduğu kalıplaşmış anlamlar vardır. Kısaltma genelde 'lafı uzatmamak' ve 'gereksiz gevezelik'ten kaçınmak için kullanılır. Çoğunlukla da özel kurum isimleri ve markalarda kullanılır ki yan yana gelen birkaç harf, zihnimizde bir şeyler belirmesine neden olur ve 'tahayyül' ederiz. Politik tartışmalar esnasında, bir harfin nasıl okunduğu üzerinden girişilen analizler genellikle tartışmanın asıl içeriğinden bile daha çok önemsenir.







Neydi ne oldu?

Kısa sürede tüm 'sosyal' camiayı taraf etmeyi başaran “T.C.” çılgınlığının ortaya çıkması bir süre önce yayılan bir haberden kaynaklandı. Devlet kurumlarının bazılarının tabelalarında bulunan T.C. ibaresinin kaldırılacağına dair yazılan çizilenler 'laik' kesim tarafından tepkiyle karşılandı ve duyulan allerji üzerine facebook kullanıcısı olan 'laik' cenah tapkilerini 'alabildiğine' sergilediler. Yazımızın amacı yaratılan polemiğe katkı sunmaktan çok herkesin taktığı kısaltmaya ve kısaltmalara dair.

Mücadelenin e Hali

Haberleşme, propaganda ve bilişimin dışında bir tavır sergileme mecrası olmasıyla gönülleri 'fetih eden' facebook üzerinden yaratılan ölçüsüz örgütlenme ve tavır beyan etme halleri değil tartışmamız. “T.C.” tartışmalarının kaynağı olan 'sağlık bakanlığına bağlanan sağlık kurumlarının tabelalarında bulunan T.C. yazısı kalkacak' haberi ve buna karşı gösterilen tepkileri görünce insan düşünmeden edemiyor; GSS (Genel Sağlık Sigortası) adı altında sağlık hakkı piyasaya emanet edilirken, sağlık ocakları kapatılır, aile hekimlikleri açılırken, hastaneler birliği yasası geçer ve tüm hastaneler ticarethaneye dönüştürülürken, acil servisler ücretli hale gelir ve insanlar hastane hastane dolaştırılıp hayatını kaybedeken, tam gün yasası çıkarken, doktorlar hastaneleri terk ederken tabelada ne yazıyordu ya da bunlar olurken 'laik' facebook kullanıcılarının yolu hiç hastanelere düşmedi mi? Fakat tarih 'simge'lere daralan her hareketin yok olmaya doğru yol aldığını gösteriyor.

Yazımızın asıl derdi bu yazılanlar da değil. Peki o zaman ne?

Uzun zaman olmuştu baş harflerin oluşturduğu sözcükleri 'olağan'ın dışında duymayalı. Neydi bu 'olağan'?

*“Kamu görevlilerinin tecavüzüne uğrayan N.Ç. hakkında açılan davada adli tıp raporu yayınlandı: N.Ç psikolojik olarak zarar görmemiştir.”

*“Diyarbakır'ın Lice'sinde havan mermisinin katlettiği 12 yaşındaki C.Ö. hakkında açılan davada savcı 'olağan şüphelilere' takipsizlik istedi ve oldu.”

*“Raboski'de üzerlerine bomba yağdırılaran 19'u çocuk 34 kişinin öldürüldüğü katliamın ardından ne sorumlular bulundu ne de hazırlanan rapor gerçekleri yansıttı.”

*“Adana'da okul harçlığını çıkarmak için çalıştığı plastik fabrikasında pres makinesine sıkışarak yaşamını yitiren A.Y. Hakkında açılan davada 'patron', “çocuğu uyardım, suçum yok” dedi.”

*Taksim – Kabataş füniküler hattı istasyonunda mazgallardan birinin eksik olması nedeniyle düşerek yaşamını yitiren M.B.'nin otopsisi yapılırken bir yandan da eksik mazgalın yerine yenisi yapılıyordu.”

Çocukken öl(dürül)enlerin listesi ironik biçimde uzatılabilir fakat ne isimlerinin kısa yazılışları ne de 'ah'lanmalar çözer sorunu. Katledenin, sömürenin adı gibi...

Ç.Ç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder