‘İSTİSMARI YARATAN KOŞULLAR ARAŞTIRILMALI’
İstanbul Barosu Çocuk Koruma Merkezi Avukatı Seda Akço: Çocuk istismarına cezaların arttırılmasını öngören çalışmayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Son bir kaç yıldır, çocuk istismarı ile ilgili haberler sıklaştığında hemen bir komisyon toplandı yasa hazırlıyor, haberi çıkıyor. Bu, artık konunun yeterince ciddiye alınmadığı algısını oluşturacak hale vardı. Her şeyden önce hükümetin konuyu ciddiye aldığını gösterecek bir tutuma ihtiyaç var. Bu komisyonlar konusunda bir diğer önemli sorun da, kimlerden oluştuğunun bilinmemesi. Bunlar şeffaf olmalı. Konunun uzmanları da, halk da bilmeli ki, bir görüşü veya önerisi varsa iletebilsin. Cezaların arttırılmasını yanlış bir politika olarak görüyorum. Şu anda asıl sorun, var olan cezaların etkili biçimde uygulanmaması. Cezayı arttırmak, etkili uygulama sağlamaz. Aksine daha fazla cezasızlık sonucu doğurabilir. Bu nedenle ceza kanununda yapılacak değişiklik için öncelikle araştırma yapılmalı. Hem neden cezaların etkili biçimde uygulanmadığı araştırılmalı, hem de istismarı ortaya çıkaran koşullar...
Peki çocuğa yönelik cinsel istismarın önlenmesi için esas olarak yapılması gerekiyor? Şu anda çocuğa yönelik cinsel istismarı önlemeye yönelik ciddi hiç bir çalışma yok. Öncelikle çocukla çalışan meslek elemanlarının eğitilmesi, çocukların kendilerini koruma becerileri konusunda eğitilmesi, riski fark edecek bir erken uyarı sisteminin kurulması, danışma ve yardım hattı, sığınma evi gibi çocukların kendilerini tehlike altında hissettiklerinde sığınabilecekleri yerlerin oluşturulması gerekiyor.
Çocuğa Erken Tanıma ve Uyarı Sisteminden bahsediliyor...Nasıl bir sistem bu? Basına yansıyan şekli ile ÇETUS erken uyarı sistemi değildir. Belirlenmiş risk gruplarını kaydetmek ve izlemek ancak koruyucu müdahale kapsamında yapılabilecek tekrarları önleyebilecek bir hizmettir. Erken uyarı ise bütün topluma yönelik bir hizmettir. Amacı hakların kullanılmasını sağlamak ve riski gerçekleşmeden fark etmek ve önlemektir. Bu sosyal hizmet ve sosyal refah anlayışına dayalı bir hizmettir. Burada mesele asayiş değildir, dolayısıyla kullanılacak yöntemler de güvenlik ile ilgili değildir. Erken uyarı için en önemli konu çocukla çalışanların ihmal ve istismar konusunda bilgili olmaları, kendilerini sorumlu ve yetkili görmeleri, risk gördüklerinde destek alabilecekleri sosyal hizmet birimlerine ulaşabilir olmalarını sağlamaktır. Bir de çocuğun ailesi yanında korunması için ailenin desteklenmesini talep etme hakkına dayalı olarak eğitim, sağlık, beslenme, bakım vb. tüm ihtiyaçları konusunda ailenin desteklenmesine yönelik hizmetlerin yaygın biçimde (her çocuğa ulaşacak) şekilde sunulması gerekir.
YENİ DÜZENLEME NELER GETİRİYOR?
Cinsel suç cezalarının arttırılmasına ilişkin düzenlemeye göre; Basit taciz suçuna verilen 3 aydan 2 yıla kadar olan ceza, 4.5 aydan 3 yıla kadar artırılıyor. 2 ila 7 yıl aralığında olan cinsel saldırı suçunun cezası ise, 4 yıldan 10 yıla kadar çıkarılıyor. Nitelikli cinsel saldırı suçlarında 7 ile 12 yıl arasında hapis cezası da, 10 ila 20 yıl aralığına yükseltilirken, çocuklara yönelik cinsel saldırı suçu ise, 3-8 yıl aralığından 6- 10 yıla çekiliyor. Tasarı ile yapılması planlanan diğer düzenlemeler ise şöyle: Çocuklarını zorla evlendiren anne ve babaya 1 ila 3 yıl arasında hapis cezası geliyor Cezaların infaz oranlarında da değişiklik yapılıyor. Cinsel suç işleyenler aldıkları cezanın 4’te 3’nü yatacak. Cinsel tacizin posta, elektronik posta, İnternet ortamlarında teşhiri ve ya cep telefonu mesajları yoluyla işlenmesi durumunda verilecek ceza yarı oranında artırılacak.
ÖRNEKLER FARKLI SONUÇ İSE AYNI...
Dünyada taciz, tecavüz ve cinsel istismara oldukça farklı cezalar uygulanıyor. Örneğin İran, Suudi Arabistan ve Mısır gibi islam ülkelerinde, cinsel suçların cezası idamla sonuçlanıyor. Alman Ceza Kanunu’na göre, hapis cezaları azami 15 yıla kadar verilebiliyor. Cinsel taciz ve tecavüz ölümle sonuçlandığı taktirde, ömür boyu hapis cezası veriliyor. Şiddet, zorlama, tehdit ya da saldırı durumunda yapılan tüm eylemler “tecavüz” olarak tanımlanan Fransa’da, uygulanan ceza 15 yıl. Ağırlaştırıcı sebepler tespit edildiğinde ceza, 20 yıla kadar çıkabiliyor. Tecavüz, mağdurun ölümüne neden olursa 30 yıl hapis cezası verilebiliyor. İtalya’da ise, çocuklara yönelik cinsel istismar 1 ila 5 yıl arasında hapisle cezalandırılıyor. Ağırlaştırıcı sebeplerin varolması halinde ceza, yarı oranında arttırılıyor. Avrupa Birliği, Adalet Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının hazırladığı ortak raporda İngiltere, İsveç, Yunanistan ve İspanya modelleri de inceleniyor.
ENSEST TANIMI İLK KEZ TCK’DE
Tasarı ile evlenme yasağı bulunan kişilere verilecek cezalar da Türk Ceza Kanunu’nda tanımlandı. Böylece, “ensest” tanımı ilk kez TCK’ye girecek ve enseste verilecek cezalar artırılacak. Cinsel saldırıya maruz kalan mağdurun ruh sağlığının bozulup bozulmadığına ilişkin rapor da istenmeyerek, mağdurun her seferinde olayı anlatmasından kaynaklanan travmanın sona ermesi öngörülüyor.
BAKAN ŞAHİN 128 DAVAYLA ÖVÜNÜYOR!
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, “Çocuk istismarı konusunda cezaların arttırılmasıyla güçlü bir caydırıcılık sistemi getirildiğini, ekim ayında Meclis açılır açılmaz bunun ilk çıkarılacak yasalardan biri olacağını” ifade etmişti. Balıkesir ve Siirt’te yaşanan çocuk istismarı olaylarına ilişkin ise, “Bugüne kadar 128 davaya müdahil olduk.” diyen Şahin, “Türkiye’de hak ve hukuk her geçen gün artıyor. Bunlar çok hayırlı gelişmeler. Bu farkındalığın artması, bu sayıların ‘Eskisine göre çok daha fazla arttı’ algısının oluşmasını da yönetmemiz gerekiyor. Toplum açık bir toplum ve biz de hassasiyetle takip ediyoruz” demişti.
CEZAİ YAPTIRIM ÇÖZÜM DEĞİL
Gündem Çocuk Derneği Genel Sekreteri Ezgi Koman: Böyle bir düzenleme genel olarak olumlu elbette. Özellikle de ruh sağlığının bozulması şartının artık aranmayacak olması. Bugüne kadar insan hakları, çocuk ve kadın örgütleri, cinsel şiddetin zaten ruh sağlığını bozduğunu ve buna ilişkin rapora gerek kalmadan, bu yönde karar verilmesi gerekliliğini sık sık dile getirmişti. Cinsel istismarın sadece cezai önlemlerle sona ermesi ne yazık ki mümkün değil. Önleyici politikalara, uygulamalara ve en önemlisi “erkek” zihniyetinin devletin ve toplumun her kesiminde yok olmasına gereksinim var. Devletin milli eğitimcileri, kızlarla erkeklerin aynı merdivenden inmesinden “rahatsız” olduğunu belirttiği yerde, bu tür cezai önlemlerle çok da yol alınabileceğini düşünmüyorum. Çocuğa yönelik cinsel şiddet, toplumsal cinsiyet algısıyla, iktidar-güç ilişkileriyle doğrudan ilgili. Bu temelde çocuk özgürlükleri ve hakları olarak bir birey yerine, yetişkinlerin ya da devletin sahip olduğu bir nesne olarak görüldükçe, cinsel şiddetin sonlanması da ne yazık ki mümkün olmayacaktır. Bu yüzden cezai yaptırımın olması önemli ama, önleyici uygulamalar ve genel bir algı değişikliği olmadan her zaman eksik kalacaktır.
EK CEZALAR NEYİ KAPSIYOR?
Söz konusu düzenlemede getirilen bir başka yenilik ise, cezanın kalabalık içinde işlenen suçları da kapsaması. Buna göre, cinsel saldırı ve cinsel taciz suçunun, insanların bir arada toplu bulunmalarının sağladığı kolaylıktan (miting, yılbaşı kutlamaları, konser vs.) yararlanmaya çalışan bir kişi, cinsel saldırı eylemini gerçekleştirmesi halinde, daha çok hapis cezası alacak. TCK’nin 102. maddesine eklenen bu düzenlemeye göre, verilen cezalar yarı oranında artırılacak. Cinsel taciz, posta, elektronik posta, İnternet ortamlarında teşhir veya cep telefonu mesajları yoluyla işlenmesi durumunda verilecek ceza da, yarı oranında artırılacak. Söz konusu değişiklik için, TCK’nin 105’nci maddesine de cezaların arttırılmasına ilişkin hüküm eklenecek.
BAKANLIĞI NE HAREKETE GEÇİRDİ?
Bingöl’de yaklaşık 2 yıl önce 16 yaşındaki E.A.’ya tecavüz eden 8 uzman çavuştan 4’ü tutuklanmış, ancak onlar da bir üst mahkemeye yaptıkları itiraz üzerine serbest bırakılmışlardı. Olayın ardından Cumhuriyet Başavcılığı, yürüttüğü soruşturmada 8 uzman çavuşun cinsel istimara karıştığını belirterek, 1 uzman çavuşun tutuklanmasına karar vermişti. Aradan geçen yaklaşık 1 aylık sürenin ardından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, sosyal paylaşım sitesindeki hesabından yaptığı duyuruda 8 uzman çavuşun, Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişiklerinin kesildiğini duyurmuştu. Mahkemece kabul edilen iddianamede 8 uzman çavuş hakkında “çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve “müstehcenlik” suçlamasıyla 3 yıldan 15 yıla varan hapis cezası istendi. Siirt’te ilköğretim öğrencisi 2’si kız kardeş, 4 kız çocuğunun 35 kişi tarafından 2 yıl boyunca cinsel istismara uğradığı, 2010 yılının nisan ayında ortaya çıkmıştı. 14 yaşındaki H.T. ve 16 yaşındaki ablası S.T.’nin başlarından geçen olayları rehber öğretmenine anlatmasıyla ortaya çıkan skandalda, aralarında o dönem okul müdür yardımcısı olan Fahrettin Kuzu ile bakkal, manav, tuhafiyeci ve iki de kamu görevlisinin de bulunduğu 39 sanık bulunuyordu. Aradan 2 yıl geçtikten sonra yargılamaların başladığı davada Siirt Ağır Ceza Mahkemesi, sanıkların 10-15 yıl hapis istemiyle yargılanmasına karar verdi. Olayın ardından emekliye ayrılarak kayıplara karışan ve daha sonra yakalanan Okul Müdür Yardımcısı Fahrettin Kuzu’nun da yargılanmasına ayrı olarak devam ediliyor. Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde görme ve zihinsel engelli 16 yaşındaki N.K. ile 20 yaşındaki ağabeyi S.K., geçtiğimiz aylarda 5 kişi tarafından tecavüze uğramıştı. Çorlu Adliyesine sevk edilen 5 tecavüzcü, savcılık sorgusunun ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı Altınoluk beldesinde de, bu yıl içerisinde benzer tecavüz vakası yaşanmıştı. 16 yaşındaki engelli kız çocuğunu “zorla alıkoyarak” tecavüz eden 3 şüpheli, önce tutuksuz yargılanmak üzere mahkemece serbest bırakılmıştı. Ardından bir üst mahkemeye başvuran Edremit Cumhuriyet Savcılığı, bu karara itiraz etti. Davalar ise sürüyor.
Duygu Ayber - Gülşah İmrek
/ evrensel
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder