Site içi arama

Bozuk sütler okullarda dağıtılıyor

Marmaris'teki ilköğretim okullarında dağıtılmak üzere ilçeye getirilen binlerce okul sütünün Kemeraltı Mahallesi'ndeki boş bir arazide depolandığı şikayeti üzerine Marmaris Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ve İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ekipleri bölgeye gitti. Üzeri naylonla örtülmüş vaziyette güneş altında bekletilen sütlere, ''Sağlıksız koşullarda muhafaza edildiği'' gerekçesiyle el konuldu.

Milli Eğitim: Önce Milletvekili olun


Sarıyer Mehmet İpgin İlköğretim Okulu’nun 4+4+4 yasası kapsamında kendilerinden habersiz ortaöğretime dönüşeceğini öğrenen veliler, topladıkları imzalarla İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gitti
Geçtiğimiz hafta İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde yapılan toplantının ardından okullarda dönüşümler hızla başladı. Eğitim öğretim döneminin ikinci yarısında okullarının ortaöğretim olacağını öğrenen Sarıyer Büyükdere Mahallesi Mehmet İpgin İlköğretim Okulu velileri de topladıkları imzalarla birlikte, 27 Şubat’ta Sarıyer İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gitti.  Veliler İlçe Milli Eğitim Müdürü olmadığı için Şube Müdürü ile görüştü.

Afrika'nın çocuk askerleri beyazperdede

Savaşlarda hayatını kaybeden çocuk sayısı ölen asker sayısından fazla olduğu bir dünyanın bir ucundaki Afrika'da çocukların hem hedef seçildiği hem de çocuk asker olarak kullanıldığı savaş dönemini anlatan film gösterime giriyor. İnternet ortamından da ulaşılabilen film hakkındaki tanıtım yazısı ve fragmanı:

Eğitim Sitemi Yap-boz oldu: SBS kalkıyor



Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı TRT Haber Yayın Yönetmeni Ahmet Böken’in sunduğu "Neler Oluyor" programına katılarak eğitim konusunda açıklamalarda bulundu.

Avcı, "10 yıldan beri özellikle eğitimde pek çok şeye birden başlandı. Yürümekte olan sürecin devamında olacağız" dedi. Eğitimin hızla değişen bir alan olduğunu belirten Avcı, özellikle son dönemde sürekli değişen sorunlara çare bulacak alt yapılarının bulunduğunu ve bununla ilgili 17 alt birimlerini nbulunduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama sınırsız kaynağımız da yok. Bir yandan mevcut olanı hazırlamak, bir yandan da sorunları çözmek zor bir iş. Sistem yürümeye devam ederken sorunlar da çözülecek. 4+4+4’te sistemin bütün elemanları yeni düzene geçmek için çok çalıştı. Kısa zamanda geçiş süreci başarıyla tamamlandı. ODTÜ’de öğretmenlerin istihdamıyla ilgili uzun vadeli bir çalışma yapılıyor."

Ben yaralandım, namusum değil


Bundan 32 yıl önce, 17 yaşında olduğum ve Bombay’da yaşadığım sıralarda bir grup adamın tecavüzüne uğradım ve ölümden döndüm. Üç yıl sonra tecavüz konusundaki sessizlik ve yanlış kanılara öfkelenip Hindistan’daki bir kadın dergisine, kendi ismimle, yaşadığım tecavüzü anlatan bir yazı yazdım. Yazı kadın hareketinde çok ses getirdi -tabii benim ailemde de- ve sonra sessizce unutuldu.
Nitekim, geçtiğimiz hafta mail kutumu kontrol ettiğimde makalem karşımda duruyordu. Genç bir kadının Yeni Delhi’de tecavüz edilip öldürülmesinin ardından halkın sokaklara taşan öfkesinin etkisiyle biri makaleyi online olarak dolaşıma sokmuş ve devamı gelmiş. Sonrasında ise desteklerini açıklayan insanlardan bir dolu mesaj aldım.

Çocuk pornosuyla mücadele etmek


Çocuk pornosunun üstünü kapatmak çocuklara yapılabilecek en büyük kötülüktür. Çünkü Türkiye’de çocuk dünyasının maruz kaldığı bir yığın geri gelenek, antidemokratik yasa, otoriter yetişkin uygulaması, insanlık dışı çalışma piyasası, çarpık medya programları var. Bunlarla hesaplaşmalıyız

Doğu Ve Güneydoğu'da Geçen Yıl, 41 Çocuk Öldü, 9'u Tecavüze Uğradı



 İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi'nin geçen yıl, Doğu ve Güneydoğu'da çocukların yaşam haklarına yönelik meydana gelen ihlallerin yer aldığı raporu açıkladı. Buna göre 661 ihlal olayının gerçekleştiği geçen yıl, 41 çocuk öldürüldüğü ya da ihmal sonucu yaşamını yitirdi. 71 çocuk yaralanırken, 9 çocuğun tecavüz, 5 çocuğun da tacize uğradığı belirtildi.

'Çocuktan arındırılmış bölge'

Asyalı havayolu şirketleri, çocuk gürültüsünden rahatsız olan yolculara, ek ücret karşılığında 'çocuktan arındırılmış bölgede' seyahat etme imkânı sunuyor. Çocuklu aileler zorunlu olarak arka koltuklara yerleştiriliyor.

Asyalı havayolu şirketleri arasında giderek yaygınlaşan uygulamaya göre, belirli bir ücret karşılığında ön koltuklar, sadece çocuksuz yolculara ayırılıyor. 12 yaşın altındaki çocuklarıyla birlikte yolculuk yapan aileler ise arka bölümlere oturtuluyor. Havayolu şirketleri, böylece müşterilerine daha huzurlu bir uçuş ortamı sağlamayı hedefliyor.

Tablet bilgisayar sınıfta kaldı


Tabletli eğitim ‘Fatih Projesi’ne ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’nce gerçekleştirilen ‘E-İçerik İhtiyaç Analizleri’nde, projeyi sorgulatan sonuçlar ortaya çıktı. Hedeflenen öncelikli becerilerden sadece ‘teknoloji okuryazarlığı’nda sorun yok; ‘problem çözme’, ‘dili etkili kullanma’, ‘sorgulama’, ‘yaratıcılık’, ‘eleştirel düşünme’, ‘hayat boyu öğrenme’, ‘bilgi okuryazarlığı’, ‘sosyal sorumluluk’ ve ‘takımla çalışma’ becerilerinde ise sonuçlar olumsuz. Projenin esas unsurlarından tabletlere yüklenen ders içerikleri hem öğrenci hem de öğretmenler tarafından yetersiz bulunuyor. 

Süt bankası geliyor: haremlik selamlık süt!


Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, süt bankası konusundaki tartışmalara yanıt vererek, “Kamuoyundan gelen bütün tereddütleri de değerlendirerek, tedbir kısmını güçlendirmeyi ve tereddüt kalmayacak noktaya taşımayı hedefliyoruz. Annenin yalnız bir süt çocuğunun olmalı, cinsiyetler arasında fark olmamalı” dedi.
Bakan Müezzinoğlu, Hekimevi'nde düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Anne sütünün yerini tutabilecek herhangi bir besin olmadığını söyleyen Müezzinoğlu, hiçbir tereddüdün kalmayacağı önlemler almayı düşündüklerini dile getirdi. Kamuoyundan gelen bütün eleştirileri ve bu konudaki tereddütleri değerlendirerek, önlem kısmını güçlendirmeyi hedeflediklerini vurgulayan Müezzinoğlu, şöyle konuştu:

Çocuklarda cinsel istismar ve gizlenen hasar

“Divandaki Britanya” (Britain on the Couch) ve “Ailenize Karşı Nasıl Ayakta Kalabilirsiniz” (How to Survive Family Life) adlı kitapların yazarı Britanyalı psikolog Oliver James‘in 23 Mayıs 2004 Pazar günü Observer‘da yayımlanan “Untold Damage” başlıklı  yazısı sosyal psikolog Üstün Öngel tarafından çevrildi. 
Çocukluk dönemi cinsel istismar kurbanları daha yüksek oranda psikolojik rahatsızlık riski altındalar.
Çocuklukta yaşanan cinsel veya fiziksel istismarın, psikolojik rahatsızlıkların en önde gelen sebebi olduğu yönünde çok kuvvetli kanıtlar mevcut -ve muhtemelen istismar, genlerden çok daha önemli bir etkiye sahip. Bu konuda yapılmış 13 araştırma incelendiğinde, manik-depresif rahatsızlık veya şizofreni teşhisi konmuş kadınların fiziksel veya cinsel istismara maruz kalmış olma oranları, en düşük yüzde 51, en yüksek yüzde 97 olarak görülüyor.

Okul yemeği zehirledi


Zonguldak İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün, taşımalı eğitim yapılan okullar için gerçekleştirdiği sıcak yemek ihalesini alan yemek fabrikasının öğlen okulda dağıttığı taze fasulye ve makarnadan yiyen öğrenciler rahatsızlandı. Mide bulantısı ve kusma şikayeti bulunan öğrencilerden bazıları ambulans, bazıları da minibüs ile Ereğli Devlet Hastanesi ile diğer özel hastanelere kaldırıldı. Hastanelerde toplam 36 öğrencinin gıda zehirlenmesi şüphesiyle tedaviye alındığı belirtildi.

Anne Çocuk İlişkisi Üzerine Milli Politika Üretmek

'Handan Çağlayan'ın Kürt Kadınlarının Penceresinden/ Resmi Kimlik Politikaları, Milliyetçilik, Barış Mücadelesi''  adlı kitabından 'Anne Çocuk İlişkisi Üzerinden Milli Politika Üretmek'' isimli makale.

Anne Çocuk İlişkisi Üzerinden Milli Politika Üretmek

Kadınlar sadece doğurganlıklarıyla değil, başka bir ifadeyle "milletin biyolojik yeniden üretimi" rolleri nedeniyle değil, kültürel yeniden üretimindeki rolleri nedeniyle de milliyetçi politikaların ilgi alanında bulunurlar. İlginin kaynağı, başta dil olmak üzere bir topluluğun kültürel özelliklerinin bir kısmının, çocuğun doğumundan itibaren, evde, anne ile çocuk arasındaki ilişki içinde aktarılıyor olması.

Milli Eğitim’in kitabında öpücüğe yer yok


Cahit Külebi’nin  ”Hikaye” isimli şiirinde “öp beni” ifadesinin geçtiği dörtlük silinerek, yerine üç nokta kondu
Milli Eğitim’deki sansür skandallarına bir yenisi eklendi. bilgicagi.com Onur Caymaz imzasıyla yayımlanan habere göre, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayımlanmış dokuzuncu sınıf Türk Edebiyatı kitabında,  Cahit Külebi’nin bilinen şiiri ‘Hikâye’nin makaslandığı belirtildi. Editörlüğünü Dr. Sakin Öner‘in yaptığı kitabın 71. sayfasında bulunan Hikâye adlı şiirde Külebi’nin “Benim doğduğum köylerde / kuzey rüzgârları eserdi / ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır / öp biraz!” dizeleri silinerek, yerine (…) üç nokta konuldu.

"Savaştan Kaçan Çocuklar Eğitim Alamıyor"

Akdeniz Belediyesi Çocuk ve Gençlik Merkezi'nden Dr. Didem Gelegen Mersin'e kaçan Suriyeli ailelerin yardım alamadıklarını, çocukların eğitim gibi haklarından yoksun kaldığını bildirdi.
"Suriye'deki savaştan kaçan, Kilis'teki kampa gitmeyip kendi olanaklarıyla Mersin'e gelen çok sayıda kişi ve onların çocukları var.
"Çocuklar hiçbir eğitim alamıyor."
Gelegen'in verdiği bilgilere göre, Suriye'den kaçan bu aileler Mersin'de daha çok Kürtçe konuşulan mahallelere yerleşmiş durumda, ki bu iletişim sorununu büyük ölçüde çözüyor.
Barınma da büyük bir sorun oluşturmuyor. Ancak Gelegen birden fazla ailenin bir arada kaldığını da ekliyor.
"Aynı evde 20 kişi kalanlar var."

Hindistan'ın "fare deliğinde" çalışan çocuk madencileri

Hindistan'ın kuzeydoğusundaki tepeleri, farklı milletlerden binlerce çocuk her gün yerin metrelerce derinliklerinde tünel kazarak kömür çıkarmaya çalışıyor. Yetişkinler için bile son derece riskli olan madenler, bu çocukların her gün alın teri döktüğü yer olmuş. Fare deliğini andıran küçük ve dar çukurlarda saatlerce çalışan çocuklar, büyük kârların söz konusu olduğu maden sanayinin kaybedenleri olarak adlandırılıyor.

Çocuk madencilerden biri olan Surya Limu (Nepalli) yaşadığı durumu, "Tabii ki, korkuyorum ama elimden ne gelir? Paraya ihtiyacım var. Başka türlü nasıl hayatta kalabilirim? Korksam bile, her gün kalkıp işe gelmek zorundayım. Ancak böyle para kazanabilirim." diye anlatıyor. 

Surya her gün güneş doğmadan önce, yanına aldığı iki kazma ve bir el feneriyle toprağın 50 metre altına iniyor. Dar tünellerde çömelerek, "fare deliği madenciliği" diye tabir edilen tehlikeli işini yapmaya koyuluyor; tozlu tünellerden kömür çıkarıyor. Meghalaya eyaleti bu tür madenciliğin en yaygın olarak yapıldığı yer olarak biliniyor.

''Çocuk ve genç işçiler yönetmeliği'' değişti

Yönetmeliğin ''çocuk ve genç işçilerin çalıştırılamayacağı işler''i belirleyen eki, ''16 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını bitirmemiş genç işçilerin çalıştırılabilecekleri işler'' olarak değiştirildi.

Yönetmeliğin 5'inci maddesinin 4'üncü fıkrasında yapılan değişiklikle, çocuk işçilerin çalışmasına izin verilen hafif işler Ek-1'de, genç işçilerin çalışmasına izin verilen işler Ek-2'de ve 16 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını bitirmemiş genç işçilerin çalıştırılabileceği işler Ek-3'te belirtildi. Böylece, yönetmeliğin ''çocuk ve genç işçilerin çalıştırılamayacağı işler''i belirleyen Ek-3, ''16 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını bitirmemiş genç işçilerin çalıştırılabilecekleri işler'' olarak güncellendi.

Elinizdeki 'akıllı' cihazlarda çocuk kanı var!

Elinizdeki akıllı telefonları üreten kişilere bazen oturmanın da yasaklandığını biliyor muydunuz? O "akıllı" teknoloji, hangi yollardan geçerek size ulaşıyor; bir garip maceradır... Uygar dünyamızda çalıştırılan 215 milyon çocuğun da elleri ulaşır size "son teknoloji"mizle birlikte...
Dünyada 215 milyondan fazla çocuk işçi çalıştırılıyor. Çocuk işçilerin zamanları fabrikada, yetersiz beslenme ve sağlıksız koşullarda geçiyor.
Eğitim olanağından yoksun bırakılan bu çocukları çalıştıran fabrikaları, dünyanın en büyük firmaları bile kullanabiliyor. Malum, dünyamızın ekonomik işleyiş düzenikâr etmek üzerine kurulu... Marx'ın klasikleşmiş cümlesini hatırlarsak: "Kapitalizm, gölgesini satamadığı ağacı keser..."

Namlunun ucunda bir çocuk!

Son yıllarda her kurum ve kuruluş sosyal medya araçlarının sunduğu imkânlardan faydalanmaya çalışıyor. Facebook,Twitter ve Instagram gibi sosyal medya araçlarını kullanarak kendi duruşunu, fikrini açıklayan, bir anlamda reklamını yapan kuruluşlardan birisi de İsrail ordusu, yani IDF(Israel Defence Forces, İsrail Savunma Kuvvetleri). Son yıllarda Filistin halkıyla girdiği her çarpışmayı sosyal medya üzerinden, çoğu zaman İsrail destekçilerini dahi şaşkına çeviren saçma bir üslupla paylaşan IDF'in başı bu aralar biraz sıkıntıda. IDF keskin nişancı birliğinde görevli Mor Ostrovkki isimli 20 yaşında bir asker, tüfek dürbününün nişan çaprazı Filistinli bir çocuğun başına sabitlenmişken çektiği fotoğrafı Instagram üzerinden paylaştı. Gelen tepkiler üzerine fotoğrafı apar topar kaldıran askerin insan hayatına saygı göstermediğini belli eden davranışı, sosyal medyada da büyük bir öfkeye yol açtı.

Tarih: Sanayi devriminin çocuk işçileri

Çocuk emeğinin eski çağlardan günümüze kadar kullanılmakta olduğu bilinen bir olgudur. Örneğin Sümerler dönemimde çocukların da kadın işçiler gibi tam gün boyunca çalıştıkları ve karşılığında yarım ücret aldıkları bilinmektedir. Romalılar döneminde de kölelerin yanı sıra çocuk emeğinden faydalanılmış, ustalara çocuk işçileri fiziksel olarak cezalandırabilmelerini de içeren geniş kapsamlı yetkiler tanınmıştır. Çocukları koruyacak bir yasanın geçerlilik kazanmasının tarihi oldukça yeni sayılır. 

133 öğrenciye bir sınıf, 20 imam hatipliye lüks villa

4+4+4 eğitim sistemiyle birlikte aynı derslikte 133 öğrencinin eğitim almaya çalıştığı ve bir sıraya 4 öğrencinin sıkıştırıldığı görüntüler ortaya çıkmışken, Milli Eğitim Bakanlığı Ankara Batıkent’te 20 kayıtlı öğrencinin bulunduğu imam hatip ortaokuluna lüks villa tahsis etti.

Kazakistan'daki Çocuk Hakları Beyaz Perdede

Emir Baigazin'in yönettiği Uyum Dersleri'nde geleneksel değerlerini kaybedip saldırgan bir toplum olma yolundaki Kazak toplumunda insan haklarına saygı göstermeyen güvenlik kuvvetlerinin icraatları da ifşa ediliyor.


13 yaşındaki Aslan büyükannesiyle köyde sade bir yaşam sürdürmektedir; okuldaki tıbbi bir muayene sırasında haylaz arkadaşlarının alay konusu olunca hayatı kararacak, taciz ve şiddet arttıkça kahramanımız izolasyona doğru sürüklenecektir.

4 çocuk 20 gündür açlık grevinde

İzmir Aliağa’daki, Şakran Çocuk ve Gençlik Cezaevi'nde kalan dört çocuğun, cezaevi yönetiminin kendilerine yaklaşımını protesto etmek için 20 gündür açlık grevinde olduğu öğrenildi.

Şakran Çocuk ve Gençlik Cezaevi'nde kalan U.D., S.A., A.S., S.B., isimli siyasi çocuk mahpusların 20 gündür açlık grevinde olduğu öğrenildi.

‘Allah’ın emriyle’ çocuklara gericilik aşılanıyor


Batıkent’teki Ahmet Hamdi Tanpınar ve Mehmet Akif İnan ilkokullarının müdür ve din öğretmenleri gericilikte sınır tanımıyor: Öğrencilere zorunlu cami maketi ödevi, yılbaşı kutlamasını günah ilan etme, cennetin en üst katını AKP’ye ayırma, Allah’ın emirlerini yerine getirme ve kadın düşmanlığı…

Muş'ta kadına yönelik şiddet ve çocuk gelin sayısı arttı!

KAMER Mûş Temsilciliği, kadın şiddetine ilişkin yaptıkları anket çalışmasının sonucunu açıkladı. KAMER tarafından 2 bin 503 kadınla yapılan anket çalışmasında, kadınların yüzde 60’ı aile içi şiddete maruz kaldıklarını belirtirken, bu şiddetin yüzde 70’inin eşlerinden kaynaklandığını söylüyor. Kadınların 4’te biri fiziksel şiddete maruz kalırken, yüzde 25’i ise psikolojik şiddete maruz kaldığını ifade etti.

Kürt çocuklar Tayyip'e Kızıldere şiirini okuttu!


Partisinin il başkanları toplantısında konuşan Tayyip Erdoğan, propaganda niyetine Diyarbakırlı Kürt çocuklarından gelen mektupları okurken, farkında olmadan Grup Yorum’un “Marşlarımız” albümünde Kızıldere türküsünden önce seslendirdiği devrim şiirini okudu. Kürt çocuk şiirde “ufak” değişiklikler yapmıştı.

Çocuğa rağmen çocuk edebiyatı olmaz


Çocuk yayıncılığı son yıllarda ciddi bir gelişme gösterdi. Artık sadece büyük yayınevlerinin bir alt başlığı olmanın ötesinde sadece bu alanda yayıncılık yapan kitapevlerinin sayısında da ciddi artış var. Kitap fuarlarında en çok ilgi gören standlar çocuk yayınlarına ait olanlar.
Ancak pazarın büyümesi niteliğin de aynı oranda arttığı anlamına gelmiyor. Eğitimci Yusuf Çopur’un ifadesiyle “Okutalım kazanalım”dan çok “satalım kazanalım” bakış açısı oluşmaya başladı. Okurlar açısından da durum pek parlak değil. Çocuk okurlar bu çeşitlilik içinde beklentilerini karşılayacak güçlü edebiyat ürünleri bulamamaktan yakınıyor. Biz de çocuk edebiyatında neyin eksik kaldığını yazar ve yayıncılarla konuştuk.   

Küçük Enes'e yakın mesafaden ateş edilmiş

Diyarbakır ’da, 28 Mart 2006’da çıkan olaylarda sekiz yaşındaki İsmail Erkek mermiyle, aynı yaştaki Enes Ata da başına gaz bombası kapsülü vurması sonucu ölmüştü. Ata’nın ölümüne ilişkin soruşturma altı buçuk yıl Diyarbakır Savcılığı’nın raflarında bekledi. 

Turnikede kan var: Güvenlikçiler trene parasız binen çocuğu dövdü, yolculara saldırdı


Parası yoktu, trene parasız binmek istedi. Önce iki güvenlikçi tarafından odaya kapatılıp dövüldü. Dayak faslı perondaki yolcuların müdahalesiyle kesintiye uğrayınca bu kez 20-30 kişilik bir güvenlikçi ordusu gelerek 17 yaşındaki çocuğa ve yolculara saldırdı

Çocuk Gelinler - Pakistan’da evlilik yaşı altıya düştü!


Blue Veins Program Koordinatörü Qamar Naseem, Pakistan’da çocuk yaşta evliliklerde alt sınırın 6 yaş olduğunu söyledi:
Pakistan, çocuk yaşta evliliklerde ne durumda?

Bazı bölgelerde son yıllarda yüzde 24’ten yüzde 75’e çıktı. Yoksulluk arttıkça çocuk yaşta evlilikler de artıyor. Çatışma bölgelerinde bu oran daha yüksek. Silahlı çatışmalardan dolayı yerinden edilen çok sayıda aile var. Bu aileler göç ettiklerinde beraberlerinde genç bir kızın sorumluluğunu taşımaktan kurtulmak için kızlarını çocuk yaşta evlendiriyorlar.

815 sıradan bir sayı değil!

815 sıradan bir sayı değil! 2011 yılında Türkiye’de önlenebilir sebeplerden dolayı ölen çocukların sayısıdır!
İnsanlar doğar, yaşar ve ölürler. Yaşamın doğal döngüsünün bir parçasıdır ölüm. Ama her zaman ve her durumda değil. Özellikle de söz konusu olan yaşamlarının daha başlarındaki çocuklar ise. Çocuk ölümleri yaşamın en zor konularından birisidir. Ölüm ve çocuk yan yana anılması bile zor iki sözcükken 2011 yılında Türkiye’de, 815 çocuk önlenebilir sebeplerden dolayı yaşamını yitirdi.

‘’Başbakanımızı seven süt içsin’’


11 Şubat Pazartesi günü itibariyle ilk ve orta dereceli okullar 2012-2013 eğitim öğretim yılının 2. dönemine başladı. Bu dönem, geçtiğimiz yıl olduğu gibi okul sütü projesi devam edecek. Okul sütü projesine bugün düzenlenen törenlerle yeniden başlandı. Ağrı’da okullarda süt dağıtım törenine katılan Ağrı Valisi Mehmet Tekinarslan öğrencilere ‘’Başbakanımızı seven süt içsin’’ dedi. Ayrıca Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker Ankara’da Harzemşahlar İlkokulu’nda düzenlenen törende yaptığı konuşmasında geçtiğimiz okul sütü projesinden yüzlerce öğrencinin zehirlenmesine ilişkin geçtiğimiz dönem olduğundan farklı şeyler söylemedi. Kesinlikle zehirlenmenin olmadığını söyleyen Eker, yaşanan rahatsızlanmaların süte hassasiyetten kaynaklı olduğunu söyledi.

Küresel silah ticareti çocuk asker sayısını arttırıyor!

Uluslararası Af Örgütü güçlü bir silah ticareti anlaşmasının çocuk askerlerin çatışmalarda kullanılmasının durdurulmasına katkıda bulunacağını bildirdi.

Örgütten yapılan açıklamada, tüm devletlere, insan haklarını korumak adına etkili kuralları olan güçlü bir anlaşmayı kabul etme çağrısı bir kez daha dile getirildi.

Konuyla ilgili bilgi veren Uluslararası Af Örgütü Silahlar Denetlensin Kampanyası ve İnsan Hakları Direktörü Brian Wood,Uluslararası Af Örgütü'nün Mali'de yaptığı son saha araştırmasına atıfta bulunarak çocuk askerlerin karşı karşıya kaldığı dehşetten söz etti.

Yine çadır kent yangını: 1 çocuk yaşamını yitirdi

Suriyeli sığınmacıların barındığı Süleyman Şah Konaklama Tesisleri'nde bulunan bir çadırda çıkan yangında bir çocuk yaşamını yitirdi.

Olay, gece geç saatlerde Suriye sınırındaki Akçakale'de bulunan Suriyeli sığınmacıların barındığı çadır kentte meydana geldi.
Ülkelerindeki iç karışıklıktan kaçarak Türkiye'ye sığınan yaklaşık 35 bin Suriyelinin bulunduğu Süleyman Şah Konaklama Tesisleri'nin 2 No'lu Mahalle'sinde, Hacaddur ailesinin barındığı çadırda elektrikli sobanın devrilmesi sonucu yangın çıktı.

Oğlum kızım değil benim çocuğum

“O zamanlar eşcinselliği normal bir şey değil de hastalık gibi algılıyordum. Aman diyordum olamaz, biz onu iyi yetiştiriyoruz…” Beş anne ve iki baba, yönetmen Can Candan’ın kamerasının karşısında bütün içtenlikleriyle anlatıyorlar: LGBT (lezbiyen, gey, biseksüel, trans) çocuklarıyla ilk yüzleşmelerini, “Acaba hastalık mı?” endişelerini, kabullenme sürecini, zamanla çocuklarıyla birlikte kendilerinin de topluma, ailelerine ‘açılmayı’ nasıl başardıklarını... 

Çocuklar için hergün survivor : Okul


     Okullar, çocukların yasal mecburiyet altında ailelerinden sonraki girdikleri ve çocukluklarının neredeyse tamamını geçirdikleri, otorite ve hiyerarşiyle bezenmiş ilk toplumsal 'mekan'ları. Okullar, sırf bu yüzden bile sayfalarca yazıyı, araştırmayı ve raporu hak ediyor. Her hükümetin yap boza çevirdiği, 'para'ladığı okulların, çocukla kurduğu ilişki – hiyerarşik, disiplinel, nesneleştirici – önemli toplumsal dönüşümlere yol açması ve bir tipoloji oluşturması nedeniyle yazımızın konusu oldu. İstatiksel verilerden çok gözlem ve deneyimler ışığında yazılan yazımızda, iktidarlar tarafından müdaheleye açık haliyle okulların 'öğrettikleri' üzerine birkaç önemli sıçrama noktasını açıklığa kavuşturmamız gerekiyor.

Çocukların sağlığı ile çevre sağlığı aynı şeydir

Dünyada her yıl beş yaşından küçük 11 milyon çocuk ölmekte.  Bu ölümlerin dörtte üçü zatürre, ishal, sıtma ve kızamık gibi önlenebilir veya tedavisi mümkün hastalıklara bağlı.  Yoksulluk, kötü beslenme ve koruyucu tıp hizmetlerinden yeterli ölçüde yararlanamama bu ölümlere yol açan hastalıkların en önemli nedenleri arasında. Beslenme bozuklukları bağışıklık sistemleri henüz yeterince gelişmemiş çocuklar için özellikle enfeksiyon hastalıklarının ağır seyretmesine ve öldürücü olmasına neden olmakta. Konu sadece sağlıkla da sınırlı değil,  yoksulluk çocukların her alanda sömürülmesine neden oluyor. Birleşmiş Milletler ölçütlerine göre 0-14 yaş arasındakiler çocuk olarak sınıflandırılmakta ve dünya genelinde yaklaşık 200 milyon çocuk, ağır ve tehlikeli işler de dâhil çeşitli işlerde çalıştırılıyor.

"Polis İstismar Mağduru Çocukları Ciddiye Almıyor"

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), "Sessizliği Bozmak: Hindistan'da Çocukların Cinsel İstismarı" başlıklı raporunda, çocukların cinsel istismarının önlenmesine yönelik hükümet politikalarını değerlendirdi, daha etkin bir mücadele için çocuklarla ilgilenen yetkililerin tavrının değiştirilmesinin gerekliliğine vurgu yaptı.

Barışı Yakalamak - Çocuklar Yazıyor!


“Şu yeryüzüne sonsuz bir barış ve mutluluk getirmek amacımıza ulaşmak için katliama ve yıkıma zorunlu olan biz zavallı insanlar.” demiş Jack Landon, Demir Ökçe kitabında. Neden demiş? O da barışın mutlak mutluluk olduğunu biliyormuş demek ki. Eleştirdiği, sonsuz ve tek doğru olan barışı elde etme yönteminden başka bir şey değil.

Çocuklar hiç sormazlar mı, tarih derslerinde neden bunca savaş olmuş da bunca ana evladını, bunca çocuk ailesini yitirmiş, o güzelim atlar -hiç canları yokmuşçasına- nasıl da basit kullanılıp savaşın bir simgesi haline gelmiş. Halbuki kaslı bacakları titreyerek, upuzun yeleleri rüzgarda savurarak, tozu dumana katarak koşmaları gerekiyor geniş arazilerde. Çocuklara ne cevap verilebilir ki mantık yadırgamasın, bünye garipsemesin. Çünkü yapılabilecek en akla dayalı zannedilen açıklama bile hayata bağlanılan ipleri aşındırıp tüyleri diken diken edecektir. En mantıksız, en saçma açıklama ise savaşın bir iç güdü, genlere kalıtsal olarak taşınan bir davranışın tohumu olması iddiasıdır. Böyle bir iddia ihtimal dahi olsa gerçekçi gelmiyor. Kanıtı ise barış için barışarak, toplum için barışarak, evren için barışarak yaşayan insanlardır.

Bu çadırda çocuk olmak zor

Suriye'de yaklaşık iki yıldan bu yana süregelen olaylar, son dönemlerde en çok Türkiye sınırındaki kentlerde yaşayanları etkiledi. Uzun süre hava ve karadan yapılan bombardımana maruz kalan, yaşadıkları şehirler, evleri ve iş yerleri yıkılan Suriyeliler, Türkiye'ye sığındı. Suriyelilerden kimisi çadır ve konteyner kentlere yerleştirilirken bazıları bir süre yakınlarının yanında kaldı.
Türkiye'ye gelen bazı Suriyeliler ise ülkelerine dönmeyip Viranşehir ilçesinde boş arazilere kurdukları çadırlarda yaşamaya başladı.

Çocukları Korumak - Ama Kimden?


     
     Çocuk haklarından her bahis açıldığında ilk sıralananlardan olan evrensel bildirgeler, anlaşmalar, 'koruyucu' yasaların, çocuk hakları başlığında özgürleştirici ve özbelirlenimcilik bağlamında ele alınmasını hedefleyen bu yazı, malum 'iyi niyet'in içinde ve ardında barındırdığı bir dizi olguyu ele alacak. Asıl konumuza geçmeden önce kısa bir tarihsel bilgi, günümüz tartışmasına ışık tutabilir. 'Çocuğun yüksek yararı ve maksimum faydası' söyelemiyle şekillenen paternalizmin çocuk özelinde incelenmesine geçmeden önce tarihte çocuk hakları tartışmasının filizlendiği bir dönemden kısa bir kesit almakta fayda var.

4+4+4’te Nabi Avcı semeresi: Bulaşık yıkayan öğrenciler


Osmaniye’de ders saatinde öğretmenlerinin bulaşıklarını yıkayan öğrencilerin görüntüleri yayımlandı. Görüntüler, 4+4+4 ile birlikte AKP’nin eğitimde verileceğini söylediği semerelerin bir örneği
Göreve geldikten sonra 4+4+4 eğitim sistemini “uzun vadede sonuç ve semere verebilecek bir reform” olarak değerlendiren ve bereketli bir dönem yaşayacaklarını iddia eden Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın semerelerinin çarpıcı bir örneği Osmaniye’de yaşandı.
Osmaniye’nin Kadirli ilçesindeki bir ortaokulda, öğrencilerin ders saatinde okul mutfağında bulaşık yıkadığı görüntüler ortaya çıktı. Cep telefonuyla çekilen ve İHA tarafından yayımlanan görüntülerde iki öğrenci okul mutfağında, öğretmenlere ait çay bardaklarını ve tabakları yıkarken görüntülendi.


Haberde öğrencilerin bulaşık yıkamasının okulda sistematik bir biçimde devam ettiği, hatta öğrencilere bulaşık yıkama sırası bile yapıldığı ileri sürüldü.
Kadirli İlçe Milli Eğitim Müdürü Mutlu Canbolat, görüntülerle ilgili soruşturma başlatacaklarını açıkladı.
Sendika.Org

Çocuk ve Çocukluk üzerine...



Çocuk Nedir?

Sorumuzun cevabı, “her tanım bir sınır getirir” sözünün bir kez daha anlam bulacağı bir tanımlama girişiminden çok güncellenmesi gereken bir gerçek olan çocuk ve çocukluk üzerine bir tartışma yaratma ihtiyacıdır. Basit tanımlar bulmak kolay bazılarına göre - 18 yaşına kadar her birey çocuktur – bazılarına göre ise içinden çıkılmaz; cevabı genel geçer olamayacak kadar değişken olan tarihsel bir yapı. Sorumuza bugün verilecek yanıt sanayi devriminin ardından verilecek yanıtla ya da neoliberal çağda verilecek yanıtla aynı olabilir mi? 'Batılı, çağdaş' ülkelerdeki çocukluk tarifleriyle, üretimin kitleselleştiği ve yaygınlaştığı yarı sömürge toplumlardaki çocukluk tanımlamaları karşılaştırıldığında bize güncel ve gerçek bir tanımın gerekli olduğunu görüyoruz.

Bolivya'da çocuk işçilerin de sendikası var


Ağır bir yoksulluğun yaşandığı Bolivya'da her üç çocuktan biri çalışıyor.  Ancak onları da savunan bir sendika var.  Sendika eğitim ve ücretsiz sağlık hizmetlerini teşvik ederken, yetişkinlerle aynı düzeyde ücret talep ediyor.

Masallarla çocuklar nasıl tanıştırılmalı?


Sakıncalı İletileri olan Klasik Masallar Çocuklarla Nasıl Tanıştırılmalı?

İnsanın onu ipek koza gibi sarıp sarmalayacak bir şiir edinememesi, hiç gökyüzüne bakmamış olmak gibidir. Masaldan uzak bir yaşam ise denizle hiç tanışmamış olmaya benzer. Seyredemediğin, dalgaların sesini dinleyemediğin, suları köpük köpük yapıp yüzemediğin ve denizaltının büyülü dünyasını keşfedemediğin bir ömür neye yarar? İnsanın her yaşında hazlarını yeniden keşfedeceği eşsiz bir zenginlikte bir türdür masal. Çocuğun zihinsel, duygusal ve dilsel gelişiminde ise vazgeçilmez bir yer tutar. Öte yandan özellikle klasik masallarda [...] özgür bireylerin yetişmesine darbe vuran ideolojik bir yapıya rastlamak mümkün.

'Özgür Suriye Ordusu' kampında çocuk askerler


Suriye’nin kuzeyinde, çatışmaların uzağında Özgür Suriye Ordusu’nun eğitim kamplarından biri yer alıyor. Ancak bu kampı diğerlerinden ayıran büyük bir özellik var: Burası çocuk asker kampı. 13-18 yaş arası çocuklara silahlı eğitim verilen bu kamp, bugüne kadar 150’den fazla çocuğu mezun ederek cepheye yollamış.

Hindistan’ın ölü doğan kız çocukları

23 yaşındaki Jyoti Sing Pandey’e 16 Aralık’ta Yeni Delhi’de bir otobüste 6 erkek tecavüz etmiş ve öldüresiye dövmüştü. Pandey’in tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmesi Hindistan’da büyük protestolara neden olmuştu.
Son olarak Keşmir eyaletinde Farah Diba, Anika Halid ve Noma Nazir’in  oluşturduğu rock grubu tecavüz ve öldürülmekle tehdit edildi. Cammu ve Keşmir Müftüsü Başiruddin Ahmed, üç liseli kadının kurduğu Pragaaş (İlk Işık) grubuna İslami değerlere ters düşüyor diyerek hakkında fetva verdi. Fetvanın ardından Facebook üzerinden kadınlara gönderilen mesajlarda bir sonraki konserlerinde tecavüz edilip sonra da boğulacakları tehdidi yapıldı. Bunun üzerine genç kadınlar konserlerini iptal etti.

Şuursuz öğretmenlerden açıklama: okullarda kız ve erkekler ayrılsın

Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) Genel Başkanı İsmail Hakkı Akkiraz kız ve erkek öğrencilerin okullarının ayrılmasını isterken, "Tedip için öğretmeni tarafından kulağı çekilen bir öğrencinin velisi okula avukatla gelip öğretmeni tehdit ediyorsa bu kurumda eğitim ve öğretim yapılamaz" dedi.

"Çocuklar tacizden çarşaf giyerek kurtulabilir"

İslamcı yayınlarıyla bilinen El Macid televizyonuna açıklamalarda bulunan Şeyh Abdullah Davud, kız çocukları ve bebeklerin peçeli çarşaflar sayesinde tacizden korunabileceğini iddia etti. 
Şeyh, kimliğini açıklamadığı hastane ve güvenlik kaynaklarına dayanarak ülkede bebeklerin cinsel tacize hedef olduğunu söyledi. 

Gevrekçiii: sokaklarda ve kitaplarda


"Solmuş tişörtü ve tokyo terlikleriyle İzmir sokaklarında gevreklerini satmaya çalışan Mahmut, yağmurlu bir günde, kendisi gibi sokaklarda dolaşan iki arkadaş bulur: Belgesel filmci Frank ve sıska sokak köpeği. Çalışan annesiyle birlikte hasta babasına bakan Mahmut’un zor yaşamı, Frank’ın çalışan çocuklarla ilgili çekmeye başladığı belgesel sayesinde renklenir. Frank’la aralarında kurulan güçlü arkadaşlık, Mahmut’u da, ailesini de etkileyecektir."

3 çocuk için teşvik işsizden alınacak

Doğurganlığı teşvik için tartışılan önerilerin finansmanında gözler bir kez daha İşsizlik Sigortası Fonu’na çevrildi. Çalışanlardan ve işverenlerden yapılan kesinti ile ayakta kalan fon, son yıllarda hükümetin her türlü çalışmasında finansman için akla getirdiği ilk kaynak. İlk aşamada GAP’taki yatırımlar için fondan kaynak kullanmaya dair yasa çıkaran hükümet, 12 milyar TL’lik bu kaynağı geri ödeme konusunda ise oldukça isteksiz.