Pages

Umursamazlığınıza yürek dayanmıyor!


1 Haziran günü başıma biber gazı fişeğinin isabet ettiğini ancak iki ay sonra, başımın sağındaki şişlik indiğinde, yanlarına giderek söyleyebildim aileme. Çünkü bu durum, belki benim değil ama annemin yüreğini durdurabilirdi

Bu yazıya başladığım an itibariyle saatler 03.16’yı gösteriyor. Normal şartlar altında şu an uyuyor olmam gerekirdi ama sayenizde bana rahat yok. Bana ve benim gibi evlatlara uyku haram sayenizde. Çünkü tedirgin ediyorsunuz beni. Ya anneme bir şey yaparsanız…
Siz çok kötüsünüz. Örneğin, bizim yüreğimizin olduğu yerde siz taş taşıyorsunuz. Bizim gözyaşlarımızın depolandığı yerlerin benzerlerini, siz timsahlardan ödünç almışsınız. Biz cüzdanlarımızda paraların dışında ana-babalarımızın, sevdiklerimizin fotoğraflarını taşırız; siz paralarınızın yanına müştereklerinizin-paydaşlarınızın kartvizitlerini tıkıştırırsınız. Biz sizin öldürdüklerinizin arkasından ağlarız mesela; ama siz bir bit yeniği ararsınız, bir kulp takarsınız pişkince… Zaten ne olduysa bu yüzden oldu. Kaçırdınız uykumu!
Mehmet Ayvalıtaş’ın annesi Fadime Anne* sizin yüzünüzden öldü. Bunun için otopsiye gerek yok. Çünkü vicdanları açıp inceleyebilecek bir neşter henüz icat edilmedi. Vicdanların otopsisini yine vicdanlar gerçekleştirir, o da sizde yok. Fadime Ana’nın oğlunu öldürenleri cezalandırmak yerine, umarsızca küfrettiniz oğluna, bizlere. Umursamazlığınıza, pişkinliğinize yüreği dayanmadı! Şimdi siz Fadime Anne’nin arkasından ne söylerseniz söyleyin, ne kadar karalamaya çalışırsanız çalışın; her sözünüz bumerang gibi dönüp sizin yüreğinize saplanacak bir gün…
28 Aralık’ta birini daha katlettiniz umursamazlığınızla. Bu kez Roboski’de Miran Ana’nın yüreğini durdurdunuz. İki yıldır Roboski’de akmayan zamana uymuş oldu Miran Ana’nın yüreği. Roboski iki yıldır yaşamıyordu ki zaten. İşinize gelince bir gecede bütün emniyet amirlerinin yerini değiştirebilen siz, Roboski’nin faillerini bulamadınız. İstihbarat eksikliğinden değil, umursamazlığından. Sizin için kaza, bizim için katliamdı. Umursamazlığınıza yüreği dayanmadı Miran Ana’nın!
Bir de geçen hafta, İstanbul’daki mitingde yine sahneye çıktınız. Gaza boğdunuz insanları umarsızca. Yaşlılar, çocuklar, hastalar var mıdır diye düşünmediniz. Ve Elif Teyze’nin kalbi durdu gazdan etkilenip. Elif Teyze 64 yaşında, yaşam mücadelesi veriyor umursamazlığınıza karşı!
Rastlantı mı bilemiyorum ama bu ara benim için gayet çok (sizin için münferit sayıda) yürek durdu ve hepsi de sizin umursamazlığınıza dayanamadığı için. Hepsi de anne… İşte ben de bu yüzden tedirginim. 1 Haziran günü başıma biber gazı fişeğinin isabet ettiğini ancak iki ay sonra, başımın sağındaki şişlik indiğinde, yanlarına giderek söyleyebildim aileme. Çünkü bu durum, belki benim değil ama annemin yüreğini durdurabilirdi. Destan yazdı dediğiniz polis, beni vurduktan yarım saat sonra da Ethem’i öldürdü. Bu yüzden empati dozu yüksek geceler yaşıyorum uzun zamandır. Bu yüzden Fadime Ayvalıtaş ve Miran Encü’nün ölümleri uykumu kaçırıyor. Uykumu kaçırıyor çirkinliğiniz.
Şu an saat 05.48 ve sizin kıçınızda pireler, benim kafamda öfkeli kelimeler uçuşuyor. Şu kadar bile uykum yok! Bu gece çok paragraf yazıp sildim. Ama yazıya başlamama sebep olan ana fikir ve son paragrafım sabitti:

Sokaklarda “Katillerden hesabı gençlik soracak!” diye haykıranlara kulak verin! Kendini analarımızın yüreklerinin dahi sahibi sananlar, bir şekilde analarımızın (veyahut sevdiklerimizin) yüreğini de durdurmaya kalkışmışsa; evlatların öfkesini kendilerine yargıç tayin etmişler demektir!

*Fadime Ayvalıtaş: “İlk önce anaları öldürsünler ki, evlatlarımızın öldüğünü görüp ağlamayalım…”

Egemen Budak / sendika.org

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder