Pages

‘Ben lafa değil icraata bakarım’



Pazartesi akşam annem ve babamla birlikte evde oturmuş televizyon izliyorduk. Reklamlar başladı ve yine bir “ben lafa değil, icraata bakarım” reklamı.
Kars’ta çekilmiş. Yoğun kar var. Yollar kapalı. Abi’nin biri reklamda eşinin doğum sancılarının başladığını ve ambulansı çağırdıklarını ve aldıkları sağlık hizmetini öve öve bitiremiyor.
Bu sırada önce babam ardından da annem içlerinden geldiği gibi öfkelerini dile getirdi. Babam “tüh Allah belanızı versin, aşağılık insanlar” dedi.
Annem ise o meşhur lafını söyledi, “dümbükler, pezevenkler” dedi. Annemi tanıyanlar bu lafı birçok kez duymuştur ondan.


O an benin aklıma minik Muharrem geldi. Muharrem henüz üç yaşında bir çocuktu daha. Dünyada olup bitenlerden habersiz kendi dünyasında yaşıyordu o.
Tam bir ay önce, takvimler 5 Şubat 2014’ü gösterdiğinde minik Muharrem’in ölüm haberi gelmişti.
Ateşi çıkmıştı ve öksürük başlamıştı aniden rahatsızlanmıştı. Ailesi ilgililerden yardım istemişti. Fakat yollar kardan kapalı olduğu için yardım gelmedi.
Ailesi onun cesedini bir çuvala koyup sırtlarında taşıyarak otopsi için şehir merkezine götürmek zorunda kalmışlardı.
Bu reklam filminde oynayan kişi öve öve bitiremediği sağlık hizmetinden kar ambulansından minik Muharrem neden yararlanamadı peki?
Muharrem “terörist” miydi? Yoksa “paralel yapı üyesi” falan mıydı acaba?
* * *
Ya Marmaray reklamı yapan teyzeye ne demeli. Marmaray henüz hazır değilken sırf 29 Ekim’de gündemi belirlemek için alelacele açılışı yapılmış tartışmalı bir proje.
Daha açılışının yapıldığı ilk günden yolda kalmıştı. TCDD telaşa kapılarak saçma sapan bir açıklama yapmış ve yolculara seslenerek “sürekli git-gel yapmamalarını” söylemişti. Sanki onu süs olarak kullanacaklardı.
Marmaray makinistlerinden Yusuf Adalı ağır çalışma şartları sonucu yaşamını yitirmişti. Vagonlar 4. gününde yeniden arızalandı. İnsanlar denizin altından yürüyerek çıktılar. Test sürüşleri insanları bindirerek yapılmıştı.*
Tüm bunları ne çabuk unuttun teyzeciğim…
* * *
Tabii bu reklamda konuşanlar içinde doğruyu anlatanlar da var. Mesela halı fabrikasının sahibi rolünü oynayan adam.
Diyor ki, “Devlet bankaları artık zarar etmekten kurtuldu kar ediyorlar.”
Elbette ki doğru söylüyor. Halk bankası eski genel müdürü yeni yöneticisi olan Süleyman Aslan bankanın 4,5 milyon dolarlık karını bankada koyacak yer bulamadığı evindeki ayakkabı kutusuna koymuştu zaten.
* * *
Biz minik Muharrem’i de, yolsuzlukları da, hırsızlıkları da unutmadık. Sorumluları affetmeyeceğiz. Hepsinin hesabını mutlaka soracağız.
Yalana, dolana değil, gerçeklere bakacağız…

Dipnot:
* Adana’daki, adına metro denen tuhaf araçtan hatırlıyorum. Açılışını yapmadan önce halka “ücretsiz olarak tanıtımını yapıyoruz” demişti belediye. Sonradan öğrendik ki, normalde önce koltuklarına kum torbaları gibi ağırlıklar koyarak test sürüşleri yapmaları, ondan sonra halkın hizmetine sunulması gerekiyormuş. Ve o halkı kum torbası yerine koydukları test sürüşlerinden birinde metro dedikleri tuhaf cisim raydan çıkmıştı.

Mert Kaya / sendika.org

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder