Pages

Devlet terörünün pençesindeki büyük çocuklara

Kürt Yönetmen Garip Çelik, “Hoşçakal Kardeşim” belgeselinden sonra bu kez çektiği “Zarokê Mezîn” (Büyük Çocuklar) isimli kısa film ile tekrar seyirciyle buluşmaya hazırlanıyor. 



Gösterim öncesi ANF’ye konuşan Çelik, “Zarokê Mezîn” filmini Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol ve Berkin Elvan gibi devlet tarafından katledilen tüm çocuklara adadığını söyledi. Devlet terörünün yoğun hissedildiği bölgelerde çocukların çocukluklarını yaşayamadan büyümek zorunda bırakıldığına dikkat çeken Çelik, “Onlar küçük öldüler ama büyük yaşadılar” şeklinde konuştu.

-Bu film projesi nasıl başladı?
Uzun zamandır kafamda, savaş gölgesinde büyümeye mahkum edilen çocukların öyküsünü anlatan bir film çekme projesi vardı. Özellikle Türkiye ve Ortadoğu gibi demokrasiden yoksun ülkelerde savaşların ilk mağduru hep çocuklar, kadınlar ve doğa oluyor. Devlet terörünün adres sormadığı, Kürdistan’da Uğur Kaymaz’ları Ceylan Önkol‘ları katlettiği gibi, Türkiye Batısında da Berkin Elvan‘ları hedef seçtiğini hepimiz tanık olduk. Nedense hegemonik güçler Filistin ve Kürdistan örneğinde olduğu gibi en çok çocuklardan korkuyor.

ONLAR KÜÇÜK ÖLDÜLER AMA BÜYÜK YAŞADILAR
-Sizce bunun özel bir nedeni var mı?
Tabii ki var. Çocuklar bir ulusun, bir toplumun geleceğidir. Çocuklar sisteme entegre değildir. Onların başka bir dünyası vardır. Her şey bir oyundur. Onlar yetişkinlerden daha aktif ve daha içgüdüsel hareket eder ve bana ne olacak kaysı taşımadan korkusuzca haksızlığa karşı gelirler. Çünkü çocuklar sistemin eğitimi ve iş hayatıyla dayattığı korku imparatorluğu işlemez. Bunun en somut örneği Ortadoğu’da büyüyen çocuklarda görülür. Onlar korkusuca bir ordunun karşısına dikilir. Ancak maalesef tüm savaşlarda önce onlar hedef olurlar. Bu egemen güçlerin bir nevi direnen tarafı sindirme yöntemidir. Bu durum Kürdistan ve en son Gezi parkı direnişi esnasında yaşandı.

-Neden Zarokê Mezîn (Büyük Çocuklar) ?
Çünkü savaş bölgesindeki çocuklar çocukluklarını yaşayamadan çok hızlı büyüyor. Çok küçük yaşta tanık oldukları vahşetler karşısında olgunlaşmak zorunda kalıyor. Onlara silah doğrultan zihniyet onların çocuk olduğunu dahi hesaba katmıyor. Onlar küçük öldüler ama büyük yaşadılar. O nedenle filmin ismini Zarokê Mezîn koymayı tercih ettim.

SÖZÜN BİTTİĞİ YER !
-Filmde diyalog kullanmamanızın nedeni nedir?
Çocukların öldürüldüğü bir dünya sözün bittiği yerdir. Dramlar özetlenmek için bazen tek bir mimik yeterlidir. Bunun için bir roman yazmaya gerek yok. Bunu bir fotoğrafın karesi gibi düşünün gerisi teferruattır. Sessizlik bazen çok şey anlatır.

-Aynı zamanda filmde en çok dikkat çeken nokta çocukların misket ve gaz bombaların kapsülüyle oynamaları. Bu bilinçli bir seçim mi?
Devler terörünün yoğun olduğu ülkelerde çocuklar top veya bebek ile değil, mayın bombaları, gaz kapsülleri, taş ve silah gibi nesnelerle oynamaya mahkum bırakılıyor. Doğal hallerinden uzaklaşıyorlar. Çevreleri hep devletin otoriterini simgeleyen aygıtlarla dolu. Kimi zaman bu aygıtlar tel örgüler, hendek, kalekol ve tarla mayınları olurken, kimi zaman TOMA ve çevik kuvvet ablukası olabiliyor. Böyle bir ortamda büyüyen bir çocuk mutlaka bu sistemi sorgular ve şiddete şiddet ile cevap verir.

-Bunun çıkış yolu var mı?
Çocuklarımıza daha iyi bir dünya ve gelecek yaratmamız için mücadele etmemiz gerek. Şiddeti normalleştiren zihniyeti reddetmemiz şart. Boyun eğmeyip faşizmi gördüğümüz her alanda teşhir etmemiz lazım. Çocuklarımızı vahşi kapitalizmin tuzağından kurtarıp onlara çocukluklarını özgürce yaşayabilecekleri alanlar yaratmalıyız.

Zeynep Kuray / anf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder