Kürtlerin en yoğun yaşadığı metropol kentlerden olan Mersin'de özellikle çocukların gözaltına alınması ve tutuklanması oldukça yaygın. Devletin Kürt çocuklarına 'potansiyel terörist' gözüyle baktığına dikkat çeken kentte insan hakları ve çocuk hakları konusunda çalışma yürüten hukukçular, "Devletin çocuklara öç alacak düşman gözüyle baktığına" dikkat çekiyor. Mersin 1990'lı yıllarda köyleri boşaltılan Kürtlerin yoğun olarak yerleştiğin metropollerden biri. Nüfusunun üçte birden fazlasının Kürtlerden oluştuğu kentte, özellikle çocuk ve genç nüfusu oldukça fazla. Yıllardır yaşanan çatışmalı ortamın doğrudan mağduru olan çocuklar, hak ihlaline uğrayan kesimlerin başında geliyor. Zorunlu göç sonucu Mersin ve Adana başta olmak üzere Türkiye metropollerine göç etmek zorunda kalan aileler işsizlik, yoksulluk, ayrımcılık olmak üzere çok sayıda uygulamaya maruz kaldı. Bu ortamda büyüyen Mersin'de ki çocuklar hem yaşam alanlarında hem de Pozantı Cezaevi'nde insanlık dışı uygulamalara tanıklık ederek büyüdü.
'Çocuklar dışlanıyor ve başarısız oluyor'
Çocuklara yönelik gözaltı, tutuklama, cezalandırma ve baskıların en yoğun yaşandığı iller arasında olan Mersin'de çocuk davalarına bakan avukatlardan Sebahat Gençtarih Cebe, Mersin'de yaşayan çoğu çocuğun dışlanma, dil sorunu, okullarda horlanma, derslerde başarısız olma, çocuklardan beklenilen çocukluk hissini yaşayamama gibi sorunlarını yaşadığını ifade etti. Cebe, "Mersin'deki çocuklar tamamen bir yabancılaşma içerisindeler. Mersin'e göç ile gelen Kürt çocuklar bence çok özgür değil, büyük bir hapishane zinciri içerisinde yaşamaktadırlar. Bu onların psikolojisini daha çok bozmaktadır. Bir akademisyenin dediği 'bu çocuklar gelecekte toplumdan öcünü olan çocuklar olacaktır'" diye aktardı.
'Çocuklardan öç alınır gibi bir ceza sistemi uygulanıyor'
Çocukların diğer kesimlere göre daha fazla hak ihlaline maruz kaldığını ifade eden Cebe, " 2004 yılından beri avukatlık yapan bir insan olarak çocukların karakolda, mahkemede, hapishanede yaşadıklarını gördüğümüzde elimizin kolumuzun bağlandığını görüyoruz. Çocukların en fazla tutuklandığı ve acımasız kararların verildiği yerlerin Mersin ve Adana olmasının nedeni yoğun Kürt göçü alan yerler olmasıyla bağlantılıdır. Bu nedenle daha fazla sindirme politikası uygulanmaya çalışılıyor. Çocuklardan öç alınır gibi bir ceza sistemi uygulanıyor" dedi.
'Psikolojilerinin kaldıramayacağı işkencelere maruz kalıyor'
Gösterilere katıldıkları gerekçesiyle Mersin'de yargılanan ve gözaltına alınan çocuklara direkt "terörist" gözüyle bakıldığına dikkat çeken Cebe, "Çocuklar karakolda işkenceye maruz kalıyor. Çocuklar karakolda gece uyutulmamak, ışığın kapatılması, korkutulmak başta olmak üzere çocuk psikolojisinin kaldıramayacağı her türlü işkenceye maruz kalıyor. Bir kaba dayak eksikti, çocuklar buna da gözaltı aşamasında maruz kalıyor. Devamında çocuklar ihbarcılığa, gizli tanıklığa itiliyor. Şu an Adana'daki özel yetkili mahkemelerde girdiğim dosyaların tümünde meze misali delil gizli tanıktır. Gizli tanıkların çoğu çocuktur. Karakolda çocuklardan kendilerinin, ailelerinin zarar görmemesi, uzun yıllar hapis yatmaması, tutuksuz yargılanması ve karakoldan direkt serbest bırakılması için birilerinin ismini vermesi ya da önüne konulan listeye imza atması isteniyor. Ardından 'savcı amca' dedikleri kişiye 'bizim anlattığımız şekliyle konuşursan sen buradan serbest kalırsın' şeklinde ifade vermeye zorlanan birçok çocuk, hiç tanımadığı insanlar hakkında yorum yapmakta, bununla şunlarla eylem yaptım diyerekten başka insanları özgürlüklerinden mahrum bırakılmasına sebep olmaktadır" diye aktardı.
'Çocuklar dört duvar arasında karanlık hapishanelere konuluyor'
Gösterilere katıldıkları gerekçesiyle gözaltına alınan çoğu çocuğun direkt tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edilerek tutuklandığına dikkat çeken Cebe, adli kontrol hükmü büyükler için uygulanırken çocuklar için uygulanmamasını algılayamadıklarını dile getirdi. Cebe, "Çocuklar dört duvar arasında karanlık hapishanelere konuluyor. Pozantı gerçeği, Pozantı hapishanesinde yaşananlar ne yazık ki bitmedi. Pozantı hapishanesinden çıkıp Mersin'e gelen çocukların psikolojisi hala düzelmedi. Mersin gerçeği Mersin'de bitmiyor. Mersin'den başka cezaevlerine sevk edilen çocuklar bu sorunları orada da yaşıyor" diye belirtti. Cebe, tutuklanma istemiyle çocuk nöbetçi ağır ceza mahkemelerine sevk edilen çocuklar hakkında çocuk mahkemesi hâkimlerinin değil, yetişkinleri yargılayan mahkemelerin hakimlerinin karar verdiğine dikkat çekti.
'Çocuğun gençliğini bırakın yaşlılığını bitirecek cezalar veriliyor'
Mersin Defterdarlığı'nın gösterilere katıldığı ileri sürülen çocuklar hakkında açtığı davalar devam ederken çocukların ailelerinden binlerce TL para istendiğini aktaran Cebe, "Daha çocuğun yargılaması bile başlamamış, çocuğun suçlu olup olmadığı bile belli değil. Sadece bir iddia var ama bunun üzerinden çocukların kamu malına zarar verdiği iddiasıyla ailelerden para tahsil ediliyor. Usulde ve hakkaniyette uygun olamayan şeyler uygulanmakta" ifadesini kullandı.
'Filistin'de taş atan çocuklardan övgü ile söz ederler ama…'
Mahkemelerin çocukların ceza ehliyeti olup olmadığına ilişkin Adli Tıp Kurumu'ndan istediği raporların yetersiz ve sağlıksız olduğunu vurgulayan Cebe, "Biz cezaevinde çocuklarla görüştüğümüzde kendilerini ifade edecek cümleler kuramazken bir rapor geliyor, 'bu çocuklar cin gibi her şeyi anlayabilir, yapabilir' raporu üzerinden çocuklara öyle ağır cezalar veriliyor ki. Çocuğun gençliğini bırakın yaşlılığını bitirecek kadar. Bir defada 44 yıl hapis cezası veriliyor. Adalet sisteminde insaf, vicdan ve hakkaniyet gerekiyor. Bu ülkede oturup da Filistin'de taş atan çocukların kendilerini savunduğu ne kadar övünülecek bir durum olduğunu anlatılıyorsa, sen kendi ülkendeki çocuğun çocuk olduğunu unutup 40- 50 yıl hapis cezası veriyorsan burada çok adil adalet sisteminin var olduğunu söyleyemeyiz" dedi. 'Mersin çocuklar için cezaevine dönüştürülmeye çalışılıyor' Avukat Eyüp Sabri Öncel ise, Mersin ilinde çocuklara özgü özel yargılamalar yapıldığına dikkat çekerek, "Mersin'deki çocuk yargılamaları diğer illere oranla çok yüksek. Çocuklar halen örgüt üyeliğinden yargılanıyor veya cezalandırılıyor. Bazı yargılamalarda sadece gizli tanık ifadesine dayanılarak çocuklara ceza verilebiliyor. Bu yargılamalarla Mersin ili çocuklar cezaevine dönüştürülmek isteniyor. Yasa uygulayıcılarına baktığımızda çocukları caydırmanın tek yolunun cezaevi olduğunu düşünüyor. Ancak çocuk, çocuklara özgü adalet sisteminde yargılanmalıdır" diye kaydetti.
'Çocuklara kin ve nefret duygularıyla bakılmaktadır'
İHD Mersin Şube Başkanı Ali Tanrıverdi de, Mersin'de geçmişten beri Kürtlere uygulanan şiddet ve baskı politikasının son dönemde çocuklar üzerinde uygulandığına işaret ederek, "İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin yayınlanışının 65. yılına girerken çocuklara uygulanan bu çok yönlü ve vahşet sayılabilecek olaylar hiç bir insanın ve hiç bir insan vicdanının kabul edeceği bir durum değildir. Polis bu çocuklara esir alınması gereken bir düşman gözüyle bakmaktadır. Mersin'de çocukların yararı düşünülmemektedir. Çocuklara kin ve nefret duygularıyla bakılmaktadır. Okullara baskın yapılarak öğrenciler gözaltına alınmakta, sokak ortalarından polisler tarafından dövülmektedir. Bu uygulamalar Mersin'de olağan hale getirilmeye çalışılıyor. Bu uygulamalar hakkında suç duyurusunda bulunmamıza rağmen sorumlular hakkında hiç bir yasal işlem yapılmamaktadır. Artık çocuklar üzerinde ellerinizi çekin" dedi.
Deniz Tekin / diha
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder