Site içi arama

Erken yaşta evlendirilen Elif Kılıç belediye başkanı oldu

Çocuk yaşta evlendirildiğini ve evliliği boyunca eşinden şiddet gördüğünü söyleyen Elif Kılıç BDP’nin Kocaköy Belediyesi eş başkanı oldu.
Türkiye’de dün gerçekleştirilen yerel seçimlerde, gelen verilere göre Diyarbakır Kocaköy ilçesi belediye başkanlığını BDP’nin kazandığı kesinleşti. BDP’nin Kocaköy eş başkan adayı olarak gösterdiği Berivan Elif Kılıç, çocuk yaşta evlendirildiğini ve evliliği boyunca eşinden şiddet gördüğünü söyledi.
Dicle Haber Ajansı’nda yer alan habere göre, Berivan Elif Kılıç “15 yaşında nişanlandım, 16 yaşında evlendim teyzemin oğluyla, 17 yaşımda anne oldum. 28 yaşında ise boşandım. İki çocuğum var ve 5 yıldır ailemle birlikte yaşıyorum.” dedi.  Çocuk yaşta okuldan alınarak evlendirilmesiyle birlikte hayatının değiştiğini ve eşiyle evli kaldığı süre boyunca şiddet gördüğünü söyleyen Kılıç. “Kendi çocuğum için ağlarken diğer çocuklar için de ağladım. Kendim dayak yerken diğer şiddet gören kadınlar için de savaştım. Bana herkes ‘senin annen de dayak yedi ninen de dayak yedi, sen de yiyeceksin’ diyorlardı. Bunu bir kader olarak kabul ediyorlardı. Kadınlara hakkınızı savunun dedim. İslami olarak da sömürmeye çalıştılar. İslamiyet’te erkek kadının üstünde hak sahibidir, dövebilir, eve kapatabilir dediler. Bir kadın boşayamaz diyorlardı. İslamiyet, merhamet ve vicdan dinidir, baskı dini değil. Benim eşimin bana eziyet etmesini kabul edemezdim. Hep dik başlıyım, bana öyle derler. Hakkımı aldıktan sonra kadınlara örnek olmaya çalıştım” ifadelerini kullandı.
imctv.com.tr

Berkin’i kim vurdu?

Kamu görevlilerinin karıştığı davalarda hep aynı taktiği izleyen devlet, Berkin’in ölümünde de 1065 polisin ismini verdi. Oysa Berkin’in ölümüne neden olan fişeği ateşleyen polisi arkadaşları da gördü



Şimdilerde naif duygularla gezilen bir müzeye dönüştürülen Ulucanlar Cezaevi’nin hamam bölümünden kan kokusu geliyordu o zamanlar.
1999 Eylül’üydü ve iki gün önce yapılan operasyonda 10 mahkum öldürülmüştü.
Ve elbette, büyük devlet adamlarına göre mahkumlar birbirini öldürmüştü.
Ali amca, morga girerken, ölenlerden birinin oğlu olduğunun söylendiğini ancak bir türlü kimseden doğru bilgi alamadıklarını söylüyordu.
Morgun önünde 48 saattir bekleyen onlarca aile gibi.
Kenarda, gözü yaşlı bir başka anne, grup grup morga nihayet alınmaya başlanan aileler arasında adının okunmasıyla kaygılı, bakıyordu etrafa.
Ölüm kurası çekiliyordu sanki, “kazananın” da “kaybedenin” de kaybettiği.
Yanıbaşında günlerdir sarıldığı arkadaşının ya da kendisinin oğlunun öldüğünü öğreneceği saati bekliyordu anneler.
Herkes, “yanıbaşındaki o gözü yaşlı” olmamak için için için dua ediyor, edilen o duadan dolayı utanıyor, başı önde, öfkeli, şaşkın, yorgun, bekliyordu.

Ayağından tanıdım
Farklı kentlerde yaşayanların, şimdilerde A Takımı, teleferiği, şelalesi, Başbakan’ın evi ile bildiği Keçiören’in az kişinin saptığı o karanlık tarafında yükselen Keçiören Adli Tıp Kurumu’nun bahçesine gazeteciler 48 saattir sadece uzaktan bakabiliyordu.
48 saattir polisle dolu olan bahçeden artık yakarışlar geliyordu.
Annelerden biri bağırıyordu; “Yüzünü tanımadım, başı 3 insan başı kadar olmuştu, ayak parmağından tanıdım oğlumu.”
Bir diğeri, “nasıl yaptılar, sadece kurşunla vurdularsa, nasıl bu hale geldin oğlum” diye haykırıyordu.

Fotoğrafa ne hacet
Bir diğeri, sessiz sessiz, gözlerinde derin bir öfkeyle ağlıyordu.
Çocukları ölenleri, ölmeyenler teselli ediyordu, kendi çocuklarının o an nerede ve ne durumda olduğunu bilemeden.
10 mahkumun bedenlerinde ağır işkence ile öldüğü o operasyondan sonra yine sadece mahkumlara dava açıldı.
Savcılara göre güvenlik güçleri, sadece üzerine düşeni yapmıştı.
Ankara Valiliği’nin soruşturmaya izin vermemesine yönelik kararı uzun bir süreden sonra kaldırıldığında ise bir zahmet dava açıldı.
Savcılık, zorunlu olarak dava açmasına rağmen, herhangi bir ceza talebinde ise bulunmamaktaydı.
Buna rağmen avukatlar, fırsat olarak gördü davayı.
Operasyonu kimin yürüttüğü, kimin ateş ettiği, kimin hangi görevi yürüttüğü anlaşılmalıydı.
Günler haftaları, haftalar ayları, aylar yılları kovaladı.
Davada bir adım yol alınamadı.
Onlarca sanık asker terhis oldu, komutanları terfi etti, bazıları Dink cinayetiyle ilgili sanık şimdi.
Terhis olan askerlerin adresini bulamadı mahkeme, komutanların görev yerlerini, operasyon planlarını, talimatları oluşturanları.
Kimseyi ve hiçbir şeyi bulamadı.
Kimse şaşırmadı.
Ve sonra, artık herkesin yeni yerine, görevine alıştığını hissetmiş olacak ki mahkeme, operasyona katılanların isimlerini istedi İçişleri Bakanlığı’ndan.
Binlerce kişilik listeler gönderildi mahkemeye.
O gün, o saatte cezaevinde görevli olanları sordu hâkim.
O gün, operasyon saatinde görevli olanların listesi geldi bu kez de.
Cezaevinin içinde görevli askerleri sordu mahkeme yeniden.
Bakanlık, aktif-pasif görev ayrımı yapmadan yüzlerce kişilik listeyi gönderdi hiç düşünmeden.
Aylar sonra liste iyice daralmaya başlandığında fotoğraf istedi teşhis için mahkeme.
Bakanlık, uzaktan, yandan çekilmiş, flu fotoğrafları gönderdi hemen.
Bir daha istendiğinde bir bölümü geldi, kimselerin teşhis edemediği erlerden seçilen.
Ve bitti dava, kazandı devlet, ceza almadı kimse. AİHM’den bekleniyor hâlâ adalet.

Mahsum’un fişeği
Diyarbakır’da 2006’da gaz fişeği ile öldürülen Mahsum Mızrak, kim tarafından öldürüldüğüne ilişkin kanıtı bedeninde saklıyordu.
Kafasından neredeyse 16’sında yaşamını sonlandıran fişeğin tamamı çıkarılmıştı.
Kimlerin gaz fişeği tüfeği kullandığı sorulduğunda onlarca ismi bildirdi emniyet.
Yıllar sonra sayı 3’e düşüp kimin fişeği ateşlediği bulunacakken, adli emanetten kayboldu fişek.
Aynı eylemde öldürülen Enes Ata’yı vuranların yıllardır gizlendiği gibi.
1 yıl sonra yapılan Hayata Dönüş katliamı davalarında fotoğraflarla, listelerle dosyaların boğulduğu gibi.
Diyarbakır’da mahkumların dövülerek öldürüldüğü davada yıllarca adaletin beklendiği gibi.
Birtan Altınbaş’ın işkenceyle öldürüldüğü davada herkesin o sırada orada olduğunun ve işkence olmadığının yıllarca savunulduğu gibi.

Sözümona arıyorlar
Kamu görevlilerinin “birilerini vurduğu” onlarca davada, belki de “hepimiz birimiz için” şiarıyla hep aynı taktiği izledi devlet.
O asıl ismi vermemek için yıllarca direnildi.
Şimdi de sözümona canhıraş, arıyorlar Berkin’i vuran ismi.
Avukatı Evrim Deniz Karatana’nın dilekçesinde yer alan bilgilere göre, devlet, burada da değiştirmedi taktiğini.
Gayet iyi bilmesine rağmen o isimleri, önce 1065 polisin görevli olduğunu belirterek onların isimlerini verdi.
Hemen ardından 275’inin o gün, o sıralarda Okmeydanı’nda olduğunu bildirdi.
Kask numaraları ise o kadar mühim değildi, göndermedi.
Oysa ki ekmek almaya çıktığında Berkin, O’nu gören arkadaşları gibi, o fişeği ateşleyenin arkadaşları da gördü o tetiği çekeni.
Onlarca kameranın, tanığın bildiği gibi, şu an, şu saatte biliyor aslında birileri gayet iyi faili. Zira, istediğinde buluyor devlet, kendi bulmak istediklerini.
Berkin Elvan için adaleti bekliyor bir ülke.
Ve diğer yanda hazır bekliyor devletin bilindik dili.
İşte bu yüzden asıl mesele şu ki; devlet bozacak mı ezberini yoksa bir kez olsun paylaşacak mı binlerce kişiyle alınamayan, o ekmeği.

Gökçer Tahincioğlu / Milliyet

Okullar da sokaklar da çocuklar için güvenli değil!

Kayseri'de okul bahçesinde top oynarken üstü açık bırakılan foseptik çukurun düşen 9 yaşındaki  ilkokul öğrencisi Yunus Mert Şahin yaşamını yitirdi.


Talas ilçesi Kepez Mahallesi`nde bulunan okulun bahçesinde top oynarken açık bırakılan foseptik çukuruna düşen topu almak için çukura giren Yunus Mert Şahin, içerdi mahsur kalarak yaşımını yitirdi. Olayın ardından köylüler tarafından kurtarılan çocuk, Kayseri Erciyes Üniversitesi Tip Fakültesi Hastanesi'ne götürüldü. Olayı anlatan köylüler okul yönetiminin ve idarecilerin olaydan sorumlu olduklarını ve ilgilenmediklerini söyledi:

"`Çocuk topunu almak için çukura girmiş, ardından balçıktan dolayı içerisinde kalmış. Okul yönetimi küllerini bu çukura döküyor. Bu ihmalden başka bir şey değil. İçerisine bir arkadaş iple girdi ama çocuk kurtarılamadı. Yetkililere başvuruldu ama bir sonuç alınamadı. Yunus 4-5 kişi tarafindan güçlükle çıkarıldı. Buna bir an önce bir şeyler yapılması lazım"

Okullarda can güvenliği yok!
Gerekli tedbirlerin alınmayışı sonucu onlarca çocuk, okudukları okullarda yaşamlarını yitirdi. Gündem Çocuk Derneği tarafından üç yıldır hazırlanan çocuğun yaşam hakkı raporlarında önlenebilir nedenlerden dolayı yaşanan can kayıpları da görülüyor.

Çekirdek Çocuk




Bir Berkin daha olmasın!

Ellerine aldıkları aldıkları biber gazı, plastik mermi tabancalarını birer ölüm makinesi olarak kullanan Başbakanın kahraman polisleri bir çocuğun daha canına kastetti. 
Bugün BDP'nin Diyarbakır Silvan'da düzenlediği mitingin ardından gerçekleşen polis saldırısında daha 10 yaşındaki Mehmet Ezer biber gazı kapsülü ile başından vurularak ağır yaralandı.
Mehmet'in durumu ciddiyetini koruyor
Acil serviste yapılan ilk müdahalenin ardından açıklama yapan beyin cerrahı doktor, Ezer’in hayati tehlikesinin bulunduğu belirterek, Ezer'in sağ kulağının arkasına gaz kapsülünün isabet etmesi sonucu yarıldığını ve kafatasının mikrop ve hava aldığını ifade etti. Havanın beyinde basınç oluşturması sebebiyle Ezer’in ameliyata alınamadığını belirtildi.
Ezer, hastanenin acil servisinde bekletilirken, Ezer'in ailesi, BDP Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkan adayı Gültan Kışanak, BDP'li yöneticiler ile çok sayıda vatandaş hastane önünde bekliyor. 
Çekirdek Çocuk



İstanbul Film Festivali’nde çocuk filmleri…

5-20 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek olan 33. İstanbul Film Festivali, yetişkinler için hazırladığı geniş film seçkisinin yanı sıra küçük sinemaseverler için seçkisine çeşitli film festivallerinde gösterilmiş çocuk filmlerini de ekledi.
Amazonia, 83′
İnsan eline doğmuş, insan elinde büyümüş kapuçin maymunu Sai, içinde olduğu uçak fırtınada düşünce balta girmemiş Amazon ormanlarında kaybolur. Doğadanın tuzaklarına karşı hazırlıksız olsa da, bu yolculukta jaguardan, timsahtan tutun da boğa yılanına, tapire, dev susamuruna kadar her tür hayvanla karşılaşacak ve çok geçmeden, hayatta kalmak için, ille de kendine benzeyen maymunları bulması gerektiğini anlayacak. Venedik Film Festivali’nin kapanış filmi olan Amazonia’nın yönetmen koltuğunda, televizyon için çekilen belgesellerde Jacques Cousteau’nun ekibinde yer alan Thierry Ragobert’i görüyoruz. 10 yaş ve üstü sinemaseverler ile izleyebilirsiniz.
Seanslar:
City’s: 20.04.2014- 13:30
Rexx: 05.04.2014- 13:30
Rexx: 12.04.2014- 13:30
https://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=yzHnkyPOyxc
Annem Amerika’da Buffalo Bill’le tanıştı, 75′
Jean Regnaud ve çizer Emile Bravo’nun ödüllü çizgi romanından sinemaya uyarlanan, 2013 yılında Annecy Özel Mansiyon ödülünü almış bu canlandırma film 1970’lerde Fransa’da küçük bir kasabada oturan küçük bir oğlanın büyüme sancılarını anlatıyor. Jean, zor günler geçirdiği okulunda yeni bir döneme başlamaktadır. Evde de durumlara daha iyi değildir: Babası işkoliktir, abisi de şımarığın tekidir. Neşesini yerine getiren tek şey, tatlı dadısıdır. Jean uzaklardaki annesinden kartpostallar almaya başlayınca annesini o müthiş diyarlarda hayal etmeye başlar ve hayatı aydınlanıverir.
Seanslar:
City’s: 12.04.2014- 11:00
Feriye: 13.04.2014- 13:30
https://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=Iz1joPLIreo

Cesur Tavşanın Sihirli Macerası, 78′
Esben Toft Jacobsen’in prömiyerini Berlin Film Festivali’nde yapan üç boyutlu animasyon filminin ilham kaynağı Yunan mitolojisi ve Kuzey ülkelerinin masalları. Küçük tavşan Johan, babasıyla yaşadığı teknede bir gün yalnız kalır. O sırada, Tüy Kralının Diyarı’nın hayali dünyasında olan annesinden bir yardım çağrısı alır. Cesur küçük tavşan içeri gizli gizli sızarak annesini bulur. Bu hayali dünya, yemyeşil doğası ve çılgın yaratıklarıyla maceralarla dolu, renkli ve büyülü bir yerdir. Filmi, 6 yaş ve üstü sinemaseverlerle izleyebilirsiniz.
Seanslar:
Feriye: 05.04.2014- 13:30
Rexx: 06.04.2014- 13:30
Rexx: 19.04.2014- 13:30
https://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=Y93jJchY4nw
İyi seyirler.
uzunçorap.com

Çocuk ölümlerinin üzerinde yükselen inşaatlar: 16 yaşında 9. katta

Urfa'da 16 yaşındaki Ali Fırat Belder, çalıştığı 14 katlı inşaatın dış cephesinde çalışırken 9. kattan düşerek yaşamını yitirdi.



Çocuk ve genç işçi nüfusunun giderek arttığı Türkiye'de buna bağlı olarak çeşitli işkollarında meydana gelen kazalar sonucu yaralanmalar ve ölümler sürüyor. Son olarak Urfa Selahaddin Eyubi Mahallesi 229. Sokak’ta bulunan 14 katlı inşaat halindeki bir binanın dış cephe yapımında çalışan 16 yaşındaki genç işçi
Ali Fırat Belder dengesini kaybederek 9. kattan aşağı düştü ve yaşamını yitirdi. Olayın ardından soruşturma başlatıldı.



2013'te en az 59 çocuk iş cinayetinde yaşamını yitirdi
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi 2013’e dair yayınladığı raporda, geçen yıl en az 59 çocuk işçinin hayatını kaybettiğini duyurmuştu. Sözü edilen 59 çocuk işçinin 18’i 14 yaş ve altı, 41’i 15-17 yaş arasındaydı. Raporda belirtildiğine göre, yaşamını yitiren çocuk işçilerin 25’i tarım, 8’i metal, 8’i ticaret, 6’sı inşaat, 4’ü tekstil, 2’si gıda, 1’i kimya, 1’i maden, 1’i çimento, 1’i iletişim ve 1’i genel işler işkollarında çalışıyordu. Bir çocuğun çalıştığı işkolu ise belirlenememiş.

'Resmi çocuk işçi sayısı' 1 milyona yaklaşırken
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2012 Çocuk İşgücü Anketi’nde, nüfusun yüzde 20,6'sını oluşturan 6-17 yaş grubundaki 15 milyon 247 bin çocuktan 893 bininin çalıştığı ifade ediliyordu.
Bu veriler detaylandırıldığında 6-14 yaş grubunda 292 bin kişinin, 15-17 yaş grubunda 601 bin kişinin çalıştığı görülüyordu.
TÜİK’e göre çalışan çocukların yarısı okula gitmiyordu.
TÜİK'in bir başka araştırmasına göre 2013'te Türkiye'de son 12 ay içinde bir işte çalışmış olanların yüzde 2,3'ü iş kazası geçirdi.
 
Çekirdek Çocuk

Çocuk Kitabı: "Sadece Mor Rengi Seven Kral"

Evvel zaman içinde,
kalbur saman içinde,
ayakların baş, başların ayak olduğu,
uzak mı uzak ülkenin birinde bir kral yaşarmış.

Astığı astık,
kestiği kestik bir kralmış.
Sevdiğine tutkun,
Farklı gördüğüne acımasızmış.

Böyle bir girizgah normal zamanda okunsa, biz orta yaşlıları çocukluğuna, bütün ev halkının bir arada olduğu zamanlara götürürdü. Anneannelerin, dedelerin dilinden dökülen masallara. Büyüklerin uzun uzun konuştukları, çocuklarında uzun uzun dinlediği zamanlara. 
Sevgiye, birlikteliğe...

Böyle başlıyor öyküsüne İsmail Kaya. Peki bu girizgah hepimize epeydir yaşadığımız, son zamanlarda daha da korkunç boyuta ulaşan durumun yansıması gibi gelmiyor mu? Ekmek almaya giderken vurulan Berkin’in acısı yürekleri kor edip sarmışken, anaların feryatları kulaklarda çınlarken, yaşıtları Bekin için her fırsatta sokaklara dökülüp isyan ederken, Burak Can’ın ile Berkin’in babaları yan yana acılarını paylaşırken yapılan açıklamalar! Elinde sapanı olan fotoğrafı üzerine yapılan yorumlar, acımasızlığı, gaddarlığı, akıllardaki çirkinliği ortaya dökmüyor mu? Hangimiz çocukluğumuzda elimizde sapanla dolaşmadık? Çoğumuz bir kuşu hedef almadık elbet ama hangimiz sapanımızın lastiğine bir taş sıkıştırıp hedef vurma oyununa katılmadık, hangimiz bunu yaparken eğlenmedik. Suriye’de savaşta ölen çocukların masumiyetini dile getirerek sahte gözyaşları akıtan başbakan neden Berkin’in, Ceylan’ın, Uğur’un, Enes’in adını söylemiyor. Gerek yok. Sahte sözlere, gözyaşlarına aklımızda bedenimizde isyanlarda artık.Bırakalım güzel çocuklar güzel insanlar tarafından anılsın. Bu değil beklentimiz. Masum çocuklarla uğraşmayın. Çocuklarımızın üzerinden iğrenç politikanızı çekin. Berkin’in suçsuzluğunu anlatmayacağım. Gerçekler açıklama istemez. Ancak bu gün insanlar çocukların suç işleyemeyeceğini, suçlu sayılamayacağını açıklarken, çocuk cezaevleri kapatılsın diye bas bas bağırırken, bir çocuğu suçlu ilan etmek! Hangi akla sığar. Hani sözün bittiği yer derler ya. İşte o nokta bu olsa gerek.

Öfkemi içimde diri tutarak gezi parkındaymışım gibi Nazım Usta’nın dizelerini fısıldıyorum:
……..
Koşuyor altı yaşında bir oğlan, 
uçurtması geçiyor ağaçlardan,
 
siz de böyle koşmuştunuz bir zaman.
 
Çocuklara kıymayın efendiler.
 
          Bulutlar adam öldürmesin.

 

Sevgili İsmail Kaya,
Ne güzel yazmışsın. SADECE MOR RENGİ SEVEN KRAL
Sevgili dostlar; 1998 yılında Kök Yayınevi'nden basılan bu kitabı çocuklarınıza okumadan önce dilerim kendiniz okursunuz. Kim bilir belki de önce size anneannenizin anlattığı gibi uzun uzun anlatırsınız çocuğunuza. O da sizi uzun uzun dinler. Sonra bakmışsınız çocuğunuzun elinde Sadece Mor Rengi Seven Kral hikayesi . Almış sizi karşısına; siz kocamanlara hırsı, baskıyı, korkuyu anlatıyor. Kralların kaçışını, adil olmanın değerini açıklıyor….
Anlatın dostlar anlatın ki unutulmasın. 

Muhterem Polat / Çekirdek Çocuk

Düşen Donunu Çeke Çeke Dans Eden Güzel Çocuk…

Ardından binlerce insanla yürürken yan yana ne hissettim bilmiyorum. Bir arkadaşım “o binlerce insanın o gün hissettiği o acıyı ben her gün hissediyorum” dedi, çünkü sen ilk değildin. 



Ceylanın fal taşı gibi açılmış o kocaman gözlerine değenler bilir bu acıyı. Uğur’un küçücük bedenindeki her bir kurşunu kalbinin en orta yerine yiyenler bilir. Ve daha nice annenin feryadını, isyanını, çaresizliğini alıp nereye saklayacağını bilemeyenler bilir… Senden önce, son yirmi bir yılda 576 çocuğun devlet tarafından katledildiğini duyduğunda öfkeyle birlikte vicdanı da kabaranlar bilir. Polise copunu, TOMA’sını, plastik mermisini, biber gazı tabancasını ölüm silahı olarak kullanma emrini ben verdim diyenin senden önce 118 çocuğun daha katili olduğunu bilen bilir, acır, öfkelenir, isyana bilenir…

Bugün bilmek istediklerim başka ama… 

Halkevi Yaz okulundaki görüntülerini izledikten sonra ölümden çok yaşama dair bir şeyleri bilmek istedim.  Benim öğretmenlik ettiğim, senin öğrencilik ettiğin o mahalledeki sen gibi daha yüzlerce çocuğun isyana nasıl mailli olduğunu, maytapla, sapanla, kız kaçıranla ve bazen yanı patlak topla ne güzel oyunlar oynadığını hatırlamak istedim. Bizim mahallelerimizde böyle oyunlar oynanır, öyle çok da sevilerek gidilmez okula, sokakta olmak güzeldir ve bizim yoksulluğumuzun doğallığı kadar doğaldır; iktidarları, egemenleri sevmememiz…  16 Haziran sabahı seni evden çıkarken görenlerden biri anlatıyor; polislere dönüp bağırmışsın: “Ekmek almaya gidiyorum, durun, artık yeter” demişsin. Sonra koyulmuşsun yola… Ve sonrasını biliyoruz. Ama asıl bilinsin istediğim şey senin masumluğun, senin çocukluğun değil. Sen bir çatışmanın ortasında ekmek almaya gidebilen çocuklardansın, gazdan nasıl korunduğunu, polisten nasıl kaçıldığını bilen çocuklardansın. Senin ki apaçık cesaret, Berkin. Bu memlekette çok az rastladığımız bir duygu. Bulduğumuzda sarıldığımız, 269 gün bir umut yaşasın diye beklediğimiz…

Bugünlerde seni düşündüğümde yoğun bir merak duyuyorum. Kendime soruyorum: "Acaba senin bundan üç beş sene önce düşen dununu çeke çeke oynadığın o salonda, ben seninin mahallendeki kardeşlerinle oyun oynarken, şöyle bir kafayı uzatıp içeri baktın mı?" “Ben güzel şeyler öğrendim, çok eğlendim, şimdi sıra kardeşlerimde” dedin mi? Halkevinin karşısında dinlenmek için oturduğumuz, sizin rengârenk boyadığınız o duvarın üzerinde yan yana hiç oturduk mu? Dediğim gibi sadece merak. Bunu bugün bilebilmemizin olanağı yok elbette. Ama, inan bana, bugün bilmek istediklerim başka. Sen; parkta, Halkevi'nde oynayan bize baktınsa da bakmadınsa da ben o birlikte oynadığımız çocukları, senin kardeşlerinin gözlerini, düşlerini bilmek istiyorum. 


Ben her gün senin kaldığın yaşlarda bin çocukla yaşıyorum. Sen gittiğinden beri, belki biraz da kendimi iyi hissetmek için, sohbet ediyorum arkadaşlarınla. Onlar da benziyorlar biraz sana. Hayatları zor. Ciddi insanlar. Kimisi çalışmak zorunda. Yücel geliyor bazen aklıma onları sokakta gördüğümde ya da sohbetin bir anında. Yücel’i bilirsin. 6 yaşındaydı. Daha bir iki ay önce ezildi küçücük bedeni. Bence onun hayatını ezen o kamyon değil de her gün altına girmek zorunda kaldığı atık kâğıt arabasıydı. Öyle hissediyorum. Yanıma çağırıyorum son günlerde hiç tanımadığın ama kaderleri sana çok benzeyen arkadaşlarını ve geliyorlar, konuşuyoruz. Çok fazla bir şey değişmedi senden sonra. Okuldan kaçıyorlar sık sık, dersleri kaynatıyorlar. Bir yandan sınavlara girecekler yine bir yığın. "Hangi liseye gitsek çok para kazanırız" diye soruyorlar çoğunlukla. "O iş pek öyle değil" diyemiyorum. Şirket sahibi olmak istiyor mesela büyüyünce, senin Mardin’li bir arkadaşın, adı Hüseyin. "Onun lisesi yok" diyemiyorum. Sermayenin, paranın emeksiz sahip olunan bir şey olduğunu anlatamıyorum. Ama gözlerini görsen nasıl heyecanlı, felfecir bakıyor. Hayallerinden bahsediyor; bir aşçı olmak istiyor, bir denizci, bir sağlıkçı ama hayalleri hep çok parası olduğundan hareketleniyor. “Ne yapacaksın” diye soruyorum "çok paran olsa",  Afrika’ya gidecekmiş. O yoksul insanlara yardım etmeye. "Yetmez" diyemiyorum. "Senin yoksulluğun ne olacak" diye soramıyorum. Sonra senin hayallerin geliyor akılma. Ne olabilirlerdi ki acaba? ben bilsem o hayalleri ne derdim?


O güzel dans edişini düşündüğümde, çeke çeke donunu, diğer çocukların gözlerine bakıyorum, Berkin. Eminim ki; devletlerin, iktidarların, gözünü güç ve para hırsı bürüyenlerin ne Ceylan’ın gözleri umurlarında ne senin kaşların ne de Yücel’in o küçücük bedeni. Ben de senden kalan umuda, isyana ve mücadeleye doğru baktığımda benim Hüseyin’in, Ahmet’in, Jirwa’nın hayallerini bilmek istiyorum. Bizim en çok da belki sizin için mücadele ettiğimiz adamların çocukları hiç sokağa üzerine bol gelen bir pantolonla çıktı mı bilmiyorum, hiç öyle pantolonunu tuta tuta dans etti mi? Ama seni çok iyi biliyorum Berkin. Ve senden öncekileri ve senden sonrakilerin hayallerini… 


Sen rahat ol. 

Onlar da öğrenecekler…



                                                    Zeynep Cansu Elifoğlu / Çekirdek Çocuk

Cumartesi Anneleri'nden Elvan Ailesine Ziyaret

Cumartesi Anneleri Galatasaray Meydanı’ndaki 468. Buluşma sonrası Berkin Elvan’ın ailesini ziyaret etti.
Ziyarete Cumartesi Anneleri’nden Emine Ocak, Hanım Tosun, Hanife Yıldız, Şeker Naz Çakır, Güzel Anne, çocukları, İnsan Hakları Derneği Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyeleri,  ve Cumartesi İnsanları katıldı.
Cumartesi Anneleri Elvan ailesine “Berkin bizim de evladımızdır. Berkin’in faillerinin bulunması ve yargılanması için verilecek mücadele bizim de mücadelemizdir, boynumuzun borcudur” dedi.
Cumartesi Annelerinden Emine Ocak, oğlu ve tüm kayıplar için 19 yıldır mücadele verdiğini anlatırken Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan “Yitirilen sadece benim oğlum değil ki, Roboski'de de çocuklar öldürüldü. Hepsi için ben ayakta kalacağım. Oğlumun katillerinden hesap sorulana kadar yılmayacağım, oğlumun katillerinden hesap soracağım” diye konuştu.
Berkin’in dedesi  “Bu devlet yüzlerce yıldır zulüm etmeye devam ediyor. Benim iki evladımı, bir kardeşimi kaybettiler. Bundan daha fazla ne yapabilirler diyordum, şimdi torunumu öldürdüler” derken Elvan ailesi genel olarak kaybetme ve katletmelerin Alevi veya Kürt olmasının ötesinde, devletin sistematik bir uygulaması olduğunu vurguladı.
Bianet

'Çocuk gelin' meşrulaşıyor

Irak’ta dokuz yaşındaki kız çocuklarının evlendirilmesini meşrulaştıracak Şiilere özgü yasa tasarısı yoğun tartışmalara neden oldu. Şiilik’te altıncı imam olan Cafer Sadık’ın öğretilerini esas alan tasarı, yasalaşması durumunda ülkede çoğunluğu oluşturan Şiiler için geçerli olacak.
Tasarı, evlenme yaşı için bir alt sınır getirmese de boşanmayla ilgili kanun maddesinde Hicrî takvime göre dokuz yaşına ulaşmış kızların boşanma süreciyle ilgili kurallar belirleniyor. Ve bu yaş kız çocuğunun erginliğe ulaştığı yaş olarak kabul ediliyor. Hicrî takvim, miladî takvimden 10-11 gün kısa olduğu için, bu 8 yıl 8 aya denk geliyor. DW'nin haberine göre, Yasa tasarısı babayı, evlilik teklifini kabul ya da ret edebilecek tek kişi konumuna da getiriyor, anneye söz hakkı tanınmıyor.
EVLİLİK İÇİ TECAVÜZE YEŞİL IŞIK
Yeni yasa tasarısı evlilik içinde tecavüzü de meşrulaştırıyor. Kadının rızası olmasa da erkeğin istediği zaman eşiyle cinsel ilişkiye girmesi hak sayılıyor. Yasa tasarısına göre, kadının evden çıkmak için de kocasından izin alması gerekiyor.
Mevcut yasa uyarınca Irak’ta ebeveyn onayı olmadan evlenebilme yaşı 18. Ailenin onayı olması durumunda 15 yaşında da evlenilebiliyor.
Irak Adalet Bakanlığı geçen yılın sonlarında yasa tasarısını Bakanlar Kurulu’na sunmuş, Bakanlar Kurulu yoğun tepkilere rağmen tasarıyı geçen ay onaylamıştı.
EVLENME YAŞI ZATEN DÜŞÜYOR
Irak hükümetinin yaptırdığı istatistikler, evlenme yaşının zaten giderek düştüğünü ortaya koyuyor. İstatistiklere göre Irak’ta 2011’de yapılan evliliklerin yaklaşık yüzde 25’inde eşlerden biri 18 yaşın altında. Bu oran 2001 yılında yüzde 21, 1997 yılında yüzde 15 olarak kaydedilmişti.
Başkent Bağdat’ta iki haftadır Şiilerin de katıldığı çok sayıda protesto gösterisi düzenlendi. Buna tepki olarak cuma günü koyu dinci kadınlar da Nasıriye kentinde tasarı lehine gösteri düzenledi.

Irak’ın Şii Adalet Bakanı Hasan eş-Şemri yasa tasarısına yönelik eleştirileri geri çevirerek yasanın Iraklı kadınların geçen yıllarda karşı karşıya kaldığı adaletsizlikleri sona erdireceğini, yasal sistem dışındaki gayrimeşru çocuk evliliklerini engellemeye yardımcı olacağını savundu.
'İNSANLIĞA KARŞI SUÇ '
İnsan hakları örgütleri ise tasarıya tepkili. İnsan Hakları İzleme Örgütü Irak hükümetine yasa tasarısını geri çekmesi çağrısında bulundu. Iraklı insan hakları aktivisti Hana Edver, reşit olmayan kız çocuklarının evlendirildiklerinde yaşadıkları fiziksel ve psikolojik acıya dikkat çekerek yasa tasarısını ‘insanlık ve çocukluğa karşı işlenmiş bir suç’ olarak nitelendirdi.
Tasarının yasalaşması için parlamentonun onayını alması gerekiyor. Ancak konunun 30 Nisan’daki meclis seçimleri öncesinde parlamento gündemine gelmesi beklenmiyor. Siyasî gözlemciler, üçüncü kez başbakanlığa oynaması beklenen Nuri Maliki’nin bu tasarıyı seçim kampanyası malzemesi olarak kullanıyor olabileceğine dikkat çekiyor.
Irak’ta çoğunluğu oluşturan Şiilere özgü farklı yasa çıkarma amacı taşıyan bu önlem, ülkede Şii ve Sünniler arasındaki uçurumu daha da derinleştirme tehlikesi taşıyor. Sünni kadın milletvekili Likaa Vardi, Caferi yasa tasarısının sadece Şiiler için mahkemeler kurulmasının yolunu açacağını ve diğer mezhepleri de kendi mahkemelerini kurmak zorunda bırakacağını belirterek bunun Irak halkı içindeki bölünmeyi daha da derinleştireceği uyarısında bulundu.
Radikal

‘Gitme Berkin, çok karanlık’

1999’da doğdu, kışın uyandı bir yaz sabahı uykuya daldığı dünyaya… Mühendis mi olur, doktor mu diyorlardı ama aklı denizlerdeydi, kara gözleriyle uzak denizlere bakmaktı niyeti… Olmadı…

Öldüğünde bir çocuk, hayır, öyle yarına dair umutlar beslenemiyor.
16 kilogramın yarattığı boşluğun ağırlığını, hiçbir terazi ölçemiyor.
Gültepe’nin çocuğu
İstanbul Gültepe’de doğdu Berkin Elvan.
Tokat’tan gelip İstanbul’a yerleşen bir ailenin üçüncü çocuğu. İki ablası vardı, sonradan iki koluna isimlerini yazdıracak kadar seveceği. Canından çok sevdiği annesi.
1999’da doğdu, kışın uyandı bir yaz sabahı uykuya daldığı dünyaya. Uyumayı sevmiyordu, sadece babasının dizinde, üstelik boyu babasının bacaklarını aştığında bile.
Mühendis mi olur, doktor mu diyorlardı ama aklı denizlerdeydi, kara gözleriyle uzak denizlere bakmaktı niyeti. Olmadı, futbolcu olmak Galatasaray’da.
Hırsız olsam
Okmeydanı’nda Fuat Soylu İlköğretim Okulu’na verdiler okul yaşı geldiğinde, aklı sokaklardaydı ama öyle güzel ders dinliyordu ki hem öğretmenleri çok seviyordu Berkin’i, hem de sınavlardan yüksek alıyordu sürekli.
Paylaşmadan duramıyordu. Ablalarının kumbaralarını “patlatıp”, ihtiyacı olan arkadaşlarına kıyafet ve yemek almak en büyük mutluluğuydu. Sırf elindekinden fazlasını paylaşabilmek için, okula ilk başladığında öğretmenine, “hırsız olacağım” demişti. Delikanlılığa doğru adım attığında bile aile içinde sürekli gülüştüler o saf niyetine.
Şila da gitti
Köpekler en yakın dostlarıydı. Bir köpek aldı evin bahçesine, komşular bıkana kadar baktı. Belediyeye verirken çok ağlamıştı ki, “Şila”yla tanıştı.
Parkta yaşayan, Berkin’i görünce deli gibi koşuşturan, yemeğini O’nun elinden yiyen Şila, kayıplarda şimdi. Berkin, uykuya daldığından beri, parkta arayan kimse bulamıyor o yalnız köpeği.
Küçücük kalbiyle sevdalandı.
Ablalarına okuldaki o kızı anlatmaya başladı, bir de arkadaşı gibi bildiği öğretmenine. Kız da bakıyordu ama kara gözlerine, utangaçtı.
Sonra sonra öğretmeninden yardım istemeye kadar vardırdı işi. En sonunda tanıştı, okul aşıklarının diliyle, “çıkıyorlardı”.
Sonrası, küçücük bir kalpte, trajik bir sevda masalı.
Kıyafetlerini paylaşıyordu arkadaşlarıyla, evden çıkarken salça sürdüğü ekmeği, cebindeki üç beş lirayı, anılarını, kahkahalarını paylaşıyordu.
O uyuduktan sonra parkasını giyen ablasına mahallenin bütün çocukları, “Bunu ben de giydim” demişti.
Berkin’in eşyaları herkesindi.
Annesiyle ablası, o yaz Galatasaray altyapısına yazdıracaktı. Emindi seçileceğinden. Bir de ablasına, “Beni Denizcilik Lisesi’ne yazdırır mısın?” demişti uyumadan hemen önce, “Yazdırmazsan sıvacı olurum” diye gülerek. Hayallerini, uyanmayacağı büyük bir uyku sonrasına erteledi.
Sonra Gezi başladı.
15 Haziran’dı, Gazi mahallesinden yürüyüş yapanların mahalleye yakın kurduğu barikattaki çatışma sesleri kesilmiyordu. Kimse doğru düzgün uyuyamadı. 16 Haziran’da sabah erkenden, “belki dayıları eve gelir” diye kahvaltı sofrası hazırlanmaya başladı. Ayağı kırık annesi ekmek almaya çıkacaktı ki Berkin atıldı:
“Her yere gaz sıkıyorlar. Şimdi bir şey olur, sen kaçamazsın, ben gidip gelirim.”
Gitti, gelemedi.
Sokağın önünden fırına hemen kıvrılacakken, uzun yolu seçti. Fırının önüne çıkacaktı ki, arkadaşlarına göre, biri, “Berkin” diye seslendi. Başını o yöne çevirdiğinde aksi yönden atılan gaz fişeği kafasının arkasına isabet etti.
Elini başına götürdü, fişek, kafasının içine kadar girmişti.
Eliyle çıkartıp yere attı, kaldırıma çöktü. Başına koşuştu mahalleli. Ağlamaya başladı acıdan; “Babama söylemeyin, babam üzülür, hastaneye bile götürmeyin.”
Tuttukları gibi en yakın müdahale edilebilecek yere götürdüler, basit bir pansuman yapıp ambulans çağırabilmek için. Gelemedi ambulans. Market arabasına konulduğunda kendinde değildi kustu, sonra altına kaçırdı farkında olmadan.
Öyle derin uyudu
Hastaneye vardıklarında kalbi atmıyordu. Zorla çalıştırdılar.
Berkin yerine haberini getiren zille 16 Haziran sabahı yaşamı değişen ailesi koştu hastaneye.
Berkin uykudaydı.
269 gün uyudu.
Bir sabah, Berkin’in yerine ekmek almaya gönüllü binlerce kişi tarafından, buralardan çok daha temiz bir karanlığa gömüldü.
3 mevsimdir, elini her sıktığında, “uyanıyor” sanan annesi haykırdı acıyla.
Karanfiller attı insanlar, kara kaşlı çocuklarına.
Sapanlı Berkin
Sapanlı fotoğrafı çıkınca meydana atıldılar bir hevesle.
Sapanla bir kez taş atarken fotoğraflanan, birkaç gün sonra ekmek almaya gidemezmiş gibi bağırdılar iştahla:
“Gitmeseydi, ölmezdi.”
Sapanlı çocukları öldürmek bir görevmiş gibi.
Ve küçük bir ayrıntı: Sapanı da olsa, çocuk olmasa da o “yüce kanunlara” göre, hedef alıp atmak yasak o fişekleri.
Ve bilinsin ki küçücük bedenleri toprakta üşüyen Enes Ata, Mahsum Mızrak, Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol hiçbir yere gitmemişti.
Şimdi işte Berkin gitti.
Ceylan tuttu önce ellerini, Uğur uzattı sonra elini.
Yanıbaşına koştu hemen küçük Fatma.
Ethem, Ali İsmail, nasıl bu kadar zayıfladın diye paylaştı ekmeklerini.
Yanlarına çekip Berkin’i, kocaman bir karanlıkta yalnız bıraktılar bizi.
Sessizce aldı ellerine Berkin, hiç alamadığı o ekmeği.
O karanlık, her daim polisli Okmeydanı’nın polissiz bir akşamında, Burak Can’ı da toprağa çekti.
Kapatın şimdi ülkenin bütün fırınlarını, toplayın bütün sapanlarını, atın misketleri sokaklara.
Oyunsuz kalmış bir ülkede, hakkımız yok ekmeğe, sevmeye maviyi, kırmızıyı.
Öldürün rahatça elinde taş izi kalmış bütün olağan suçlu çocukları.
Berkin uyusa da yeniden, çağırsak ya.
Bir umudumuz kalsın diye o karanfilleri camlarına atsak ya.
Üzülsek ya çok eskilerde kaldığı gibi birlikte.
Söylesek ya eski bir şarkıyı yeniden:
“Bir karanfil, yağsa yağmur, büyülense yeniden dünya”
 Gökçer Tahincioğlu / Milliyet

Berkin soruşturmasında 4 polis daha ifade verdi: Biz de orada değildik

Berkin Elvan soruşturmasında bugün 4 polis daha ifade verdi. Polislerin tümü Okmeydanı Eren Sokak civarında bulunmadıklarını, ikisi ise gösteriler boyunca gaz tüfeğini hiç kullanmadığını öne sürdü.
 
Berkin Elvan’ın başından biber gazıyla vurularak öldürülmesine ilişkin soruşturmada 14 polisten sonra bugün dört polisin daha ifadesi alındı.

Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Faruk Bildirici'nin olayın meydana geldiği bölgede o gün görev yapan ve gaz silahı kullanma yetkisi olan polisleri ifadeye çağırması üzerine adliyeye gelen 4 çevik kuvvet polisinin de Berkin Elvan'ın başına gaz fişeği isabet ettiği yerde görev yapmadıklarını ileri sürdükleri öğrenildi.

Polislerin tümü de Okmeydanı Eren Sokak civarında bulunmadıklarını, başka noktalarda görev yaptıklarını, ikisi ise gösteriler boyunca gaz tüfeğini hiç kullanmadığını öne sürdü. Daha önce ifadesi alınan 14 polis de ya “o gün Okmeydanı’nda bulunmadıklarını”, ya “gaz tüfeği kullanmadıklarını” ya da “olan biteni hatırlamadıklarını” söylemişti.

Polis memuru Hasan Pekşen, olay günü Okmeydanı’nda değil, Mecidiyeköy’de görevli olduğunu ileri sürerek, “Beni niçin savcılığa gönderdiklerini bilmiyorum. Çevik Kuvvet’te gruplar göreve giderken, resmi yazıyla görevlendirilir. Ben şubeden çıkarken hangi bölgede görev alacağım, görev yazılarımda bellidir. Ancak bulunduğumuz mahallerdeyken, şubenin haber merkezi veya grup şeflerimiz tarafından telefonla aranarak, başka yerlere sözlü olarak gönderildik. Sözlü verilen emirlerin daha sonra yazıya çevrildiğini sanmıyorum. Bu nedenle başka bir mahalde görevlendirilen ekipler başka sevk edilerek görev yapmış olabilirler” dedi. Pekşen, gaz tüfeğinin zorunlu olmadıkça kullanmadığını, belirtilen saatte Okmeydanı’nda değil, Tarlabaşı’nda SDP önünde görevli olduğunu söyledi. Pekşen’in ayrıca, ‘aslında öğretmen olduğunu’ ve gaz tüfeğini kullanmadığını ileri sürdüğü öğrenildi.

Uğur Yan ise gösteriler boyunca kalkancı olarak görev yaptığını, sürekli E-5 üzerinde bulunduğunu öne sürerek, “Niçin gönderildiğimi bilmiyorum” dedi.

Yalçın Şengör de Mecidiyeköy’de bulunduğunu ve gaz tüfeğini kullanmadığını savundu.

Grup Şefi Mehmet Akif Yıldız da Okmeydanı Cemal Kamacı Spor Salonu çevresinde durduklarını ve hiç tüfek kullanmadığını anlattı.  
İsmail Saymaz / Radikal

Anlayamazsınız...



Anlayamazsınız...

Sabah uyandığınızda bir dostunuzun mesajında 'kaybettik' yazısını okuduğunuzda gözlerinizi hemen yumup uyanmak istemiyorsanız...

14'ünde bir çocuğun, başından gaz fişeği ile yaralandığını ilk duyduğunuzda içinizden bir şey kopmadıysa, 'nasılsın' sorusuna artık eskisi kadar kolay cevap veremiyorsanız, çocuğunuz dışarı çıkıp uzun süre dönmediğinde camdan bakıp meraklanmadıysanız, çocuğunuz hastalandığında geceleri başında uyuklamayıp, ilk okula başladığında heyecanlanmadıysanız, onun sesini, gülüşünü, sofradaki yerini, uykusundaki tarifsiz güzelliği yitirmediyseniz ya da her gün aynı okulun sıralarını paylaştığınız arkadaşınızı o yaşınızda kaybetmediyseniz, öğrencilerinizin yoklamasını alırken gelmeyen öğrencinin adını milyonlarca insanın ağzından duymadıysanız, yüzlerce yaşıtınız sizden binlerce kilometre ötede çeşitli nedenlerle katledilmemişse, hiç tanımadığınız bir çocuğun ölümünde boğulurcasına ağlamadıysanız, hiç üzüldüğünüzden fazla öfkelenmediyseniz, bir fotoğrafa bakıp size kim olduğunu soran çocuğunuza cevap verirken tıkanmadıysanız, sonrasında saniyeler de olsa cevabınızla yapayalnız kalmadıysanız, Ceylan Önkol öldürüldüğünde vali olan kişinin yaşadığınız şehrin valisi olduğunu bilmiyorsanız, dayanışma amaçlı gittiğiniz bir yoksul mahalledeki öğrencinizi kaybetmediyseniz, elinizde bir somun ekmekle her gün geçtiğiniz yerlerin birinde saatlerce isyan etmediyseniz, gencecik insanların ölümüne 'emri ben verdim' diyen bir başbakanın, yüzlerce yaşıtının cezaevinde ne işi olduğu sorgulamadan o yaştaki çocuğun sokakta ne işi olduğu sorgulanan bir memlekette yaşadığınızın farkında değilseniz, polislerce öldürülen bir çocukla ilgili soruya döviz kurunun etkilenmeyeceğini söyleyen bir insanı alkışlıyorsanız...
...anlayamazsınız...

Çekirdek Çocuk

Berkin için Türkiye ayakta



Adana’dan İzmir’e, Dersim’den Bursa’ya, Mersin’den Antakya’ya, Antalya’dan Kocaeli ve Samsun’a kadar birçok ilde polis saldırısına karşı binlerce eylemci direndi. “Hükümet istifa”, “Berkin Elvan ölümsüzdür” diyen direnişçiler polis barikatına yüklendi. Polis saldırısına karşı havai fişeklerle, çöp konteynerlerinden kurulan barikatlarla direnildi

Antalya
Antalya
23.08 Mersin’de oturma eylemi yapan grubun karşı kaldırımına polis konuşlandı. Polis ara sokakları kapattı.
23.03 İzmir’de polis geri çekildi. Çatışmalar büyük ölçüde sona erdi.
22.50 Adana’da çatışmalar İnönü Parkı’na kadar sürdü. 4 yol ağzındaki AKP seçim bürosunun pankartları indirildi, yazılama yapıldı. Polis gözaltı yaparken çatışmalar tamamen sona erdi.
22.42 Mersin yerel basınının verdiği bilgiye göre, toplam gözaltı sayısı 12. GMK bulvarının ortasında oturma eylemi yapan kitle, gözaltılar serbest bırakılana kadar eyleme devam edecek.
22.30 İzmir’de polis Kıbrıs Şehitleri Caddesi’ne de saldırdı. Polis caddeye gaz bombası atıyor, ara sokaklarda direnişçilere saldırıyor.
22.32 Bursa’da biri Halkevleri GYK üyesi Emre Battal olmak üzere üç Halkevci ve iki Genç Umutçu gözaltında.
22.29 Bursa’da biri Halkevi üyesi olmak üzere 2 kişi yaralı. Yaralılar hastanede kırmızı alanda bekletiliyor.
22.27 Samsun’da çatışma sona erdi. Gözaltına alınanlar için çevik kuvvet müdürlüğü önünde bekleniyor. Gözaltındakiler için direnişçiler çıkana kadar bekleyecek.
22.26 Bursa’da çatışmalar sona erdi. Kent meydanının ara sokaklarında polis gözaltı yapmaya çalışıyor.
22.17 Kocaeli’nde Cumhuriyet Parkı polis ablukası altına alındı. Gözaltılar var ancak sayısı bilinmiyor. 3 tane üniversitelinin gözaltında olduğu biliniyor. Kentte çatışmalar sona ermiş durumda.
22.15 Antakya Armutlu’da 3 ayrı koldan barikatlar kuruldu. Armutlulular mahallelerine polisin girmesini istemiyor.
22.11 Mersin’de Forum AVM civarında yeniden toplanılıyor. GMK trafiğe kapatıldı ve oturma eylemi yapılıyor.
22.10 Antalya’da 21.00 civarı yaklaşık 1,5-2 saat süren çatışma sona erdi.
22.03 İzmir’de polis onlarca gözaltı yaptı. Polis saldırısından kaçarken Fransız Kültür Merkezi’ne sığınan direnişçilerin etrafı çevrilerek gözaltına alındı. Yine polis saldırısı sonucu 9 Eylül Üniversitesi rektörlüğüne sığınanlar da gözaltına alındı.
Polisin ilk saldırısı anında da onlarca kişiyi gözaltına aldığı bildiriliyor.
21.59 YDG’nin bildirdiğine göre, Dersim’de çatışmalar sürüyor. Dersim halkı bir panzeri etkisiz hale getirdi.
Dersim
Dersim
21.56 Bursa’da çatışma başladı. Polis 3 TOMA’yla saldırıyor. Direnişçiler, AKP binasının camlarını, tabelalarını indirdi.
21.54 Antakya’da karnına plastik mermi gelen bir kişi daha hastaneye kaldırıldı.
21.50 Adana’da polis saldırıları sırasında TOMA geri gelirken bir gazeteciyi yaraladı. Gazetecinin ayağı kırıldı.
21. 47 İzmir’de bir Halkevci ayağına gaz kapsülü gelmesi sonucunda hastaneye kaldırıldı. Polis Sevinç Pastanesi önünde bekleyenlere de gaz fişekleriyle saldırıyor.
21.46 Antakya Armutlu’da polis saldırısı başladı. Bir kadın polisin attığı yoğun gazdan etkilenerek hastaneye kaldırıldı.
21.45 İzmir’de polisin gaz bombalı saldırıları sonucunda İzmirli direnişçiler Sevinç Pastanesi önüne geri geldi. Bir kısım direnişçi ise polisin saldırısından kaçarken Fransız Kültür Merkezi içinde mahsur kaldı.
21.32 Antakya’da dövülerek gözaltına alınan Ahmet Atakan Kütüphanesi gönüllüsü Caner’in kafasına iki dikiş atıldı. Armutlu’da Caner’in polis tarafından darp edilmesi ve Berkin’in darp edilmesi protesto ediliyor.
21.30 Bursa’da AKP binası önünde halkın bekleyişi sürüyor. Polis barikatı önünde, “Tayyip Bilal’i ekmek almaya yolla” sloganları atılıyor. 2 TOMA geri çekildi.
21.25 Adana’da Atatürk Caddesi’ne çok sayıda ambulans geliyor. Polis, direniş alanına TOMA ve akreplerle saldırıyor.
21.24 Adana’da 10′a yakın gözaltı var. Polis Atatürk Parkı’na saldırıyor. Direniş alanına çok sayıda ambulans geldi.
21.15 Antakya Armutlu’da, polis tarafından gözaltına alınan, Ahmet Atakan’ın arkadaşı Caner için Armutlu girişinde bekleyiş sürüyor. Barikatlar yanıyor.
İzmir
İzmir
21.05 Mersin’de 2 kadına TOMA çarptı. Kadınlar hastaneye kaldırıldı.
21.00 Kocaeli’de polis saldırısı devam ediyor. Polis eylemcileri gözaltına alıyor.
20.57 Eskişehir’de Espark önüne barikat kuruldu.
20.50 Bursa’da AKP önünde TOMA ve polis barikatı var.
20.47 Kocaeli’nde polis saldırısı da direniş de sürüyor.
20.45 Mersin’deki polis saldırısı sırasında Öğrenci Kolektifleri’nden bir kişinin gözaltına alındığı söyleniyor.
20.44 İzmir’de polis saldırısında Can Türkyılmaz adındaki Halkevi üyesi yaralandı. Polis, gaz bombası atarak saldırıya devam ediyor.
20.42 Antakya’da Armutlulular BP önünde bekleyişini sürdürüyor. Gözaltında olan Ahmet’in arkadaşı Caner Sönmez için “Caner’i bırakın Bilal’i alın” sloganları atılıyor.
20.47 Mersin’de GMK bulvarındaki polis saldırısı sürüyor. TOMA’lardan kimyasal sular sıkılıyor.
20.37 Adana merkezde ve Akkapı Mahallesi’nde çatışma sürüyor.
Batman
Batman
20.36 Tarsus’ta eylem bitti. Tarsuslular yarın 15.00′a Yarenlik Alanı’nda toplanmak üzere ayrıldı.
20.33 Mersin’de GMK bulvarında direnişçiler yeni barikatlar kuruyor. Polis tekrar tekrar saldırıyor. Direnişçiler ise her seferinde yeni barikatları kuruyor.
20.28 İzmir’de binlerce direnişçi polis saldırısına karşı koyuyor. Direnişçilerin olduğu 2. Kordon’a polis giremiyor.
20.24 Eskişehir’de polisin sert saldırısı sonucunda eylemdekiler çatışarak geri çekildi. Espark önüne dönülüyor.
20.22 Kocaeli’nde AKP önünde bekleyen halka polis saldırdı. Saldırı sürüyor.
20.16 Mersinliler GMK bulvarına geri çekilerek yolu çift yönlü trafiğe kapattı.
20.15 Adana Atatürk Caddesi’nde çatışma sürüyor. Akkapı mahallesinde de direniş olduğu belirtiliyor.
20.12 Antakya Armutlu’da polis köprüye giden yolları 2 TOMa, 2 akreple kapattı. BP önünde bekleyen binlerce Antakyalı gözaltındakiler serbest kalana kadar bekleyecek.
İzmir
İzmir
20.10 Antalya’da yoğun polis saldırısına rağmen halk alanı terk etmiyor.
20.08 Antalya’da Cumhuriyet Meydanı’nda yüzlerce kişi direnişe devam ediyor. Polis Eğitim Sen binasına gaz attı. İçeride toplantı yapanlar gaza maruz kaldı ve dışarıya çıkamıyor.
20.07 Bursa Heykel’den AKP binasına yürünüyor. Binlerce kişi var.
20.07 Çanakkale İskele Meydanı’ndaki eylem sona erdi. Yarın saat 18.00′da İskele Meydanı’nda tekrar toplanılacak. Bu akşam ise Çanakkale’den cenaze için otobüs kalkacak.
20.02 Mersin’de polis, ses bombası, plastik mermi ve 4 TOMA ile saldırdı. Barikat kuran direnişçiler eyleme devam ediyor. Polis biraz geri çekildi.
19.59 İzmir’de TOMA’lar gaz bombası atarak geri çekiliyor. Direnişçiler yol üstünde birçok barikat kurdu.
19.55 Binlerce Antakyalı Armutlu BP önünde Berkin için bekliyor. Gözaltılar var, polis saldırısı başlamadı.
19.55 Antalya Cumhuriyet Meydanı’nda toplanan halka polis saldırdı. Eylemcilere polis saldırısına karşı direniyor.
19.51 Kocaeli’de halk AKP binası önüne ulaştı. Bina polisler tarafından korunuyor.
19.50 Bursa’da eylemciler, Heykel’i trafiğe kapattı.
19.49 Dersim’de çatışmalar sürüyor.
19.45 Eskişehir ve İzmir’de direnişçiler yola barikatlar kuruyor.
19.44 İzmir’de demokrasi güçleri adına bir kişi konuşma yapmak isterken polis saldırısı gerçekleşti. Halk polise havai fişeklerle karşılık verdi. Gaz bombalı saldırı sürüyor.
19.43 Samsun’da polis saldırısı sonucu onlarca kişi gözaltına alındı. Polis saldırısı sonucu eylemdekiler çevredeki binalara dağıldı. Çatışma sürüyor.
19.42 Eskişehir’de çatışmalar devam ediyor. Polis gaz ve ses bombası atıyor.
19.41 Mersin’de polis saldırısı başladı. TOMA ve plastik mermi ile saldırı sürüyor. Halk, AKP önüne gelmeden polis saldırısı gerçekleşti.
19.40 İzmir’de polis saldırısı başladı. Gaz bombası, tazyikli suya karşı eylemciler direniyor.
19.38 Denizli’de polis saldırısıyla başlayan çatışmalar devam ediyor.
19.36 Mersin’de halk AKP ilçe binasına yaklaştı. AKP önüne polis barikatı kurulu.
19.32 Eskişehir’de saldırı başladı. TOMA tazyikli su sıkıyor.
19.31 Adana’da AKP flamaları ve pankartları sökülüyor. Çatışmalar şehir merkezine doğru yayılıyor.
19.29 Çanakkale’de on binlerce kişi İskele Meydanı’nda oturma eylemi yapıyor.
Denizli
Denizli
19.26 Çanakkale’de binlerce kişi İskele Kavşağı’nı trafiğe kapattı, bekliyor.
19.26 Kocaeli’de yürüyüş devam ediyor. Binlerce kişi ana yolu kapattı, AKP binasına yürüyor.
19.24 Antakya’da “Umudun çocuğu #BerkinElvanÖlümsüzdür” sloganlarıyla Armutlu BP çıkışına doğru yürüyüş başladı.
19.23 Samsun’da polis saldırısı başladı. Polis biber gazı ve TOMA’ya saldırıya geçti.
19.22 Tarsus halk, Kleopatra Kapısı’ndan Yarenlik Alanı’na döndü. Alanda dilek fenerleri uçuruluyor.
19.20 İzmir’de binlerce kişi yürüyüşe geçti. AKP flamaları sökülüp yakılıyor. Yürüyenlerle beraber evlerinden tencere tava çalanlar da var.
19.16 Mersin’de halk GMK Bulvarı’nda yürürken yan yoldan yürüyen TMK polisleri ve güvenlik şube ekiplerini kovaladı. Polisler eylemcilerden kaçarak ara sokaklara saklandı.
19.14 Bursa’da Berkin için yaklaşık bin kişi toplandı. Heykel yolu trafiğe kapandı.
19.08 Mersin Forum AVM önünde bekleyen halk, diğer koldan gelenlerle birleşti. GMK Bulvarı’ndan yürüyüş devam ediyor.
19.07 Bolu’da Berkin için toplananlara polis saldırıya hazırlanıyor. Bolulular yürümeye kararlı.
19.05 Eskişehir’de AKP binası önüne kurulan polis barikatına eylemciler havai fişek atıyor.
19.03 Adana’da Atatürk Caddesi boyunca polis saldırısı devam ediyor.
Eskişehir
Eskişehir
19.02 Mersin’de Silifke Caddesi’nden GMK Bulvarı’na kadar yüründü. Şu anda Forum AVM önünde halk bekleyişini sürdürüyor.
18.59 Samsun’da yaklaşık 2 bin kişi polis barikatına yükleniyor.
18.58 Kocaeli’de üniversiteliler Cumhuriyet Parkı’na ulaştı. Binlerce kişi AKP binasına yürüyor. Tüm caddeler trafiğe kapatıldı.
18.54 Samsun’da halk AKP önüne kurulan polis barikatına yürüyor.
18.52 Mersin Tarsus’ta yaklaşık 2 bin kişi Yarenlik’e, ‘Hükümet istifa’ sloganlarıyla yürüyor. Evlerin balkonlarından da sloganlar atılıyor.
18.52 Eskişehir’de AKP binasının 10 metre ilerisine polis barikatı kuruldu. Eskişehirliler barikatın önünde bekliyor.
18.46 Antalyalılar AKP seçim bürosunu protesto etti. Polis gaz bombalarıyla saldırdı. Binlerce direnişçi saldırıya rağmen yürüyor.
18.43 İzmir Berkin için binlerce kişiyle sokakta. Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde adım atacak yer yok.
18.42 Adana’da eyleme saldıran polise havai fişeklerle karşılık veriliyor.
18.35 Adana’da polis saldırısına karşı Atatürk Caddesi’nde barikatlar kuruldu.
18.35 Kocaeli Cumhuriyet Parkı’nda bekleyiş sürüyor. Üniversiteliler kampüslerinden çıktı. Belediye otobüslerine kart basmadan çıktı. Üniversiteliler Cumhuriyet Parkı’na gidiyor.
18.32 Çanakkale’de AKP seçim bürosu önündeki polisler yumurtalanıyor.
18.27 Tarsus’ta halk polis barikatını aştı, Kleopatra Kapısı’na yürüyor.
18.24 Samsun’da AKP seçim bürosu yumurtalandı, taşlandı, boyandı. Samsunlular “Hükümet istifa” diyerek AKP’ye yürüyor.
18.23 Çanakkale’de binlerce kişi yolu kapattı, emniyete yürüyor. Eylemciler AKP seçim bürosu önünde durdu, “Katil polis” sloganları atıyor.
18.20 Adana’da polis Sular Meydanı’nda TOMA ve ses bombalarıyla saldırıya başladı.
18.20 Tarsus’ta Yarenlik Alanı’nda yürüyen halkın önünü polis kesti. Polis barikatı önünde sloganlarla bekleyiş sürüyor.
18.17 Binlerce Eskişehirli “Hükümet istifa” sloganlarıyla AKP’ye yürüyor.
18.15 Adana’da Atatürk Caddesi’nden başladı. Adanalılar AKP binasına yürüyor.
18.12 Tarsus’ta yürüyüş 10 dakika önce başladı. Yüzlerce kişi “Berkin’in katili AKP’nin polisi” sloganlarıyla Yarenlik Alanı içinde yürüyor.
Mersin
Mersin
18.08 Kocaeli Cumhuriyet Meydanı’nda binlerce kişi sloganlarla bekliyor. Üniversiteliler de kampüslerinden geliyor.
18.07 Çanakkale’de yağmura rağmen binlerce kişi Kordon Boyu’nca yürüyüşe başladı. “Katil Tayyip Erdoğan” sloganları atılıyor.
18.06 Trabzon’da eylem sona erdi. Yarın 16.15′te KTÜ’ye eylem çağrısı yapıldı.
18.05 Eskişehir’de halk “Hükümet istifa” diyerek yürüyüşe başladı.
18.04 Adana’da yaklaşık bin 500 kişi Atatürk Parkı’nda toplandı. AKP’ye yürümek için bekliyor.
18.03 Samsun Öğretmenevi önünde binlerce kişi Berkin için toplandı. Yürüyüş sloganlarla başladı.
18.01 İzmir Alsancak’taki oturma eylemi devam ediyor. Karşıyaka İzbank’ta yürüyüş devam ediyor.
17.55 Çanakkale’de üniversitelilerin gelişiyle birlikte binden fazla kişi İskele Meydanı’nda slogan atıyor.
17.53 Mersin’de iki koldan AKP’ye yürünecek. Özgür Çocuk Psrkı’nda toplanan Mersinliler yürüyüşe başladı, Silifke Caddesi’nde yürüyüş devam ediyor.
17.51 Dersim Sanat Sokak’ta eylem başladı.
17.47 Çanakkale İskele Meydanı’nda toplanan yüzlerce kişi slogan atıyor. 18 Mart Üniversitesi öğrencileri yürüyüşlerinden sonra otobüslere binip İskele Meydanı’na geçecekler.
17.38 Antep Üniversitesi önünde “Berkin’in katili AKP’nin” polisi sloganı atılıyor.
17.28 Kocaeli’de halk Cumhuriyet Parkı’nda toplandı. Toplanma yerinde AKP arabasının önü kesildi. Toplanmalar sürüyor.
17.25 Mersin’de Forum AVM önüne yürünüyor. Halk Forum önünde toplanıyor.
Sabahına Berkin’in ölüm haberiyle uyandığımız bugün (11 Mart) ülkenin dört yanında üniversiteler, sokaklar, meydanlar Berkin için eylemlerle doluydu… Onlarca üniversitede öğrenciler boykota giderken, Güvenpark’ta bir Halkevcinin başlattığı oturma eylemi binleri harekete geçirdi, il il yayıldı… Gün boyu tüm ülkede yaşanan gelişmeler için tıklayınız! 
Sendika.Org