23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarihinde yaşanan Van-Erciş depremlerinin üzerinden neredeyse 2 yıl geçti. Depremler sonrasında Van ve Erciş'te depremzedelerin geçici barınmaları için 34 konteyner kent kurulmuş TOKİ tarafından yapılan kalıcı konutların tamamlanmasının ardından depremzedelerin büyük bölümü bu evlere geçmişti. Ancak başka barınma olanağı sağlanmadığı için yaklaşık 250 aile konteynerlerde kalmaya devam ediyor.
Aileleri konteynerleri boşaltılmaya zorlamak için 44 gün önce elektriklerinin kesilmesinin ardından depremzedeler; zor yaşam koşullarının iyileştirilmesi, yeni bir barınma ve iş olanağının sağlanması talebiyle açlık grevine başladılar. Açlık grevinin genel koşulları, elektrik kesintisi ve diğer zor koşullar nedeniyle başta çocuklar olmak üzere tüm konteynerlerde yaşayanların hakları ihlal edilmekte ve devlet yetkilileri bu durumu görmezden gelmekte, üzerlerine düşen sorumluluktan kaçmaktadır.
Her zaman olduğu gibi yine ne yazık ki tüm bu yaşanılanlardan çocuklar öncelikle ve daha fazla zarar görüyor. Depremin etkisinin giderilmesi için yürütülen psikososyal destek çalışmalarının[1] sistemsiz ve yetersiz kaldığı Van’da yaklaşık 500 çocuk pek çok hak ihlali ile karşı karşıya. Van’da Anadolu, Tahirpaşa ve Kayaçelebi konteyner kentlerinde yaptığımız görüşmeler ve gözlemlerimiz sonucunda elde ettiğimiz bazı tespitler şöyle:
GENEL DURUM ● 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarihinde yaşanan Van- Erciş Depremi sonrasında; Van’da kurulan konteyner kentlerden son 3’ü olan Anadolu, Tahirpaşa ve Kayaçelebi Konteyner Kentlerinde toplamda 250 aile barınmaya devam etmektedir. Bu konteyner kentlerde kalanların tamamı maddi durumu kötü olan ve depremden önce de kötü ve zor koşullarda yaşayıp, kirada kalan insanlardır.● Van Valiliği bu konteyner kentlerini kaldırmak istemektedir. Valilik depremzedelere 6 aylık geçici kira yardımı önermiş ancak depremzedeler bir süre sonra bugünkü durumdan daha da kötü durumda olacaklarını düşündükleri için bunu kabul etmemişlerdir. Bunun ardından herhangi bir planlama ve çözüm öngörülmeden Van Valiliği ve AFAD tarafından 44 gün önce konteyner kentlerin elektrikleri kesilmiştir.● Bunun üzerine Anadolu konteyner kentinde yaşayanlar 26 Ağustos tarihinde; zor yaşam koşullarının iyileştirilmesi, yeni bir barınma ve iş olanağının sağlanması talebiyle açlık grevine başlamışlardır. Açlık grevi 11 Eylül’de ölüm orucuna dönüştürülmüştür. Şu anda dönüşümlü olarak her gün 15-20 kişi açlık grevine devam etmektedir. Açlık grevine 18 yaş altında çocuklar da katılmak istemiş, ancak yetişkinler çocukları ikna ederek bunu engellemişlerdir.● Depremzedeler, konteynerlerin boşaltılması için resmi bir tebligat yapılmadığını belirtmektedir.● Konteyner kentlerde yaşayanlar; deprem öncesinde gecekondularda yaşadıklarını, deprem sonrası oluşan olumsuz koşullar nedeniyle işsizliğin arttığını, kiraların çok yükseldiğini ve bunu karşılama olanaklarının olmadığını depremle birlikte yaşam koşullarının daha da zorlaştığını belirtmektedirler.● TOKİ konutlarını alabilecek ve taksitlerini ödeyebilecek maddi olanakları olmadığını belirten depremzedeler; yaşadıkları sorunlar sebebi ile aile içi geçimsizlik dahil pek psikolojik sorunlar karşı karşıya olduklarını belirtmektedir.● Yaşadıkları sıkıntıyı Van Valiliğine, siyasi partilere ve sivil toplum örgütlerine anlatmaya çalışan depremzedeler ne yazık ki hiçbir şekilde geri dönüş alamadıklarını söylemektedirler. Bugüne kadar onların durumunu öğrenmek için konteyner kente yetkililer tarafından herhangi bir ziyaretin yapılmadığını belirtmektedir.● Konteyner kentlerde oluşturulan camii, oyun parkı gibi sosyal yaşam alanları kaldırılmıştır.● Elektrik kesintisi sebebiyle yemekler dışarıda taşlarla kurulan ocaklarda yapılmaktadır. Bu durum hijyen açısından sıkıntı yaratırken aynı zamanda yangın riskini de oraya çıkarmaktadır.● Tuvalet ve banyo ihtiyacı; elektriklerin kesilmesiyle birlikte çok daha zor ve sağlıksız koşullarda karşılanmaktadır. Çocuklar yapılan görüşmelerde çok uzun süre banyo yapmadıklarını belirtmişlerdir.
ÇOCUKLARIN DURUMU● Verilen bilgiye göre Anadolu konteyner kentte hijyen koşulları nedeniyle 5 çocuk enfeksiyon sebebiyle ciddi tedavi görmek durumunda kalmıştır. Hijyen sebebiyle bulaşıcı hastalık riski devam etmektedir.● Çocuklarla yapılan görüşmelerde elektrik kesintisinden dolayı çocukların 12 günden beri banyo yapamadıklarını belirtilmişlerdir.● Havaların soğumaya başlaması ile çocuklarda yaygın bir şekilde soğuk algınlığı ve solunum yolu enfeksiyonları görülmeye başlanmıştır.● Bazı konteynerlerde fare görüldüğü ve bunun çocuklarda korkuya neden olduğu gözlenmiştir.● Yaşanan bu zor koşullar ve geçim sıkıntısı; aile içinde şiddete yol açmaktadır. Bu durum depremin yarattığı etkilerden kurtulamayan çocuklar ve diğer bireyler açısından başka travmalara sebep olmaktadır.● Çocuklar yaşanan tüm bu durumlardan olumsuz olarak etkilenmektedirler. Açlık grevi sebebiyle sağlık sorunlarının oluşması, ambulansların yaşam alanlarına sık sık gelişi, bu kişilerin hastaneye götürülmeleri çocuklarda psikolojik olarak olumsuz yaşantılar oluştururken; depremin ardından bir kere daha travmatik yaşantıya sebep olmaktadır.● Yüz yüze yapılan görüşmelerde çocuklar; depremin etkilerini henüz atlatamadıklarını, korku yaşadıklarını, bazen geceleri deprem olduğu korkusuyla uyanıp ağladıklarını belirtmişlerdir. Çocuklara yönelik herhangi bir psikososyal destek hizmeti verilmemektedir.● Okulların başlamış olmasına karşın çocukların hiçbiri okula devam edememektedir. Bunun sebebinin yerel basında yer alan “depremzedeler ortak karar alarak çocuklarını okula göndermeyecekler” bilgisinin aksine çevredeki okulların kaldıkları konteyner kenti kalıcı ikametgah olarak görmemesi ve bundan dolayı kayıt yapmaması olduğu belirtilmektedir.● Çocuklar görüşmeler sırasında okula gitmek istediklerini ama zaten elektriklerin kesik olduğu için ders çalışmayacaklarını belirtmişler ve özellikle “mum ışığında mı çalışacağız?” diye sormuşlardır.● Elektrik kesintisinden dolayı akşam su içmeye kalkan bir çocuğun önünü görememesinden dolayı düştüğü ve kolunu kırdığı, başka bir çocuğun kafasını dolaba çarparak yaraladığı çocuklar tarafından ifade edilmektedir.● Çocukların depremden önce kaldıkları adrese yakın okullara kayıt yapmaları istenmekte ancak ekonomik durumları zaten kötü ailelerin şu anda kalmakta oldukları yere çok uzakta olan bu okullara çocukları gönderememektedirler (servis parası vs.) Çocuklar okula gitmek istediklerini ancak okula kayıtlarının yapılmadığını belirtmişlerdir.● Tüm yaşanılanlar çocuklarda sosyal devlete ve yetişkinlere ilişkin güvensizlik yaratmaktadır. Bu durum onların adalet duygularını zedelemektedir.
ÇOCUKLARIN SESLERİYapılan yüz yüze görüşmelerde ortaya çıkan vahim duruma ilişkin çocukların bazı görüşleri ve ifadeleri şöyle:"Bir konteynırda 4 kişi kalıyoruz. Babam ikinci evliliğini yaptı, bize bakmıyor, bizim yanımızda değil. Biz 2 senedir burada kalıyoruz. Ailelerimiz dışarıda taş ocak kurarak bize yemek yapıyorlar. Biz bundan rahatsız oluyoruz. Çünkü böyle yemek yapıldığında çocuklar hasta oluyor. Elektrik kesildiğinden beri 5 çocuk hastaneye kaldırıldı. Hepsi enfeksiyon kaptığı için hastanelik oldu. Biri komşumuzdu 9 gün hastanede kaldı. Okula gitmiyoruz. Gitsek bile mum ışığında nasıl ders çalışacağız diye düşünüyoruz. Hem önümüz kış. Mont üst üste giydiğimizde elimiz kalem tutmaz. Ders çalışmak için bana sıcak bir yuva lazım. Bana değil, bu konteynır kentte kalan bütün çocuklara, ailelere gerekiyor. Biz çocuklarla toplanıp konuştuğumuzda, hayal kuruyoruz. Zaten bu dünya hayali bir dünya. Evimiz olduğunda oraya gittiğimizde ne yapacağımızı hayal ediyoruz. Ama onlar böyle yaparsa, yetkililer duyarsızlığa böyle devam ederse hiçbir şey elde edemeyeceğiz. O yüzden yetkililerin duyarlı olmasını istiyorum”. M.T (12 yaş)“Anne babalarımız hepsi grevde olduğu için her gün ambulanslar gelip onları hastaneye götürüyor. Geç saatlere kadar gelmiyorlar biz de üzülüyoruz, perişan durumdayız. Yetkililerin duyarlı olmasını istiyoruz. Okula gitmiyoruz. Çünkü ailelerimiz okul masraflarımızı karşılayamıyor. Biz sadece başımızı sokabileceğimiz sıcak, aydınlık bir yuva istiyoruz. Ben okulu seviyorum. Okula da gitmek istiyorum. Ama biz nasıl mum ışında ders çalışacağız? Biz kışın bu durumda ders çalışamayız, burada kalamayız. O yüzden yetkililerin bize ev vermelerini istiyoruz”. M.T (12 yaş)“Ben akşam korkular içinde yatıyorum. Akşam kalkıp bağırıyorum. Deprem olacak diye içimde bir korku oluyor. O yüzden psikolojim iyi değil”. Z.T (8 yaş)“Akşam uykudan kalkıyorum, korkuyorum. Abim elektrik olmadığı için kolunu kırdı. Akşam su içmek için kalktı, karanlık olduğu için önünü göremeyip kolunu kırdı. Bir arkadaşım kafasını sehpaya vurdu, kafası şişti. Ev istiyoruz. Evimiz yok” Z.T (8 yaş)“Evimiz olmadığı için elektriklerimiz yok. Burada perişan olduk. Anne ve babalarımız burada bizim için bir yuva istiyorlar o yüzden açlık grevine girdiler. Bir haftadır benim ve arkadaşlarımın saçlarına su değmedi. Bidonları güneşe bırakıp, su ısıtmaya çalışıyoruz. Yemeği dışarda kurulan taş ocaklarda yapıyoruz. Bir ev vermelerini çok istiyoruz. Her çocuk gibi biz de okumak istiyoruz. Parkımız vardı ama 2 aydır kaldırdılar. Lütfen bize acısınlar biz bir yuva istiyoruz” . B.Ç (11 yaş)“Okula gittim, beni kaydetmelerini istedim. Almadılar beni. Biz de her çocuk gibi okumak istiyoruz. 5 kardeşiz. Günlerimiz çok kötü geçiyor. Okula gitsek ve öğretmen ödev verse nasıl çalışacağız? Sadece bir ev istiyoruz. Tayyip Erdoğan telefonda bir kıza acıdı. Umarım bize de acır. Bize bir ev verir.” S. (9 yaş)“Burada bağırıyorlar. Annem bayıldı. Bu kadın (oradaki bir kadını işaret ediyor) kötüleştiğinde ambulans gelip almadı. Biz okul isteriz, ev isteriz. Okula gitmeyi çok seviyorum ben. Bu kötülüktür. Bu açlık grevidir. Herkes bayılıyor burada. Biz okula gittik. Dedik hocam bizi alabilir misiniz okula? Dedi hayır almıyoruz”. E. (7 yaş)“Akşamları çok soğuk oluyor, üşüyoruz. Ben üşüdüm, üşüdüm hasta oldum. Annem beni hastaneye götüremiyor. Annemiz, babamız üç gündür burada yatıyorlar. Biz korku içindeyiz. Karda kışta ne yapacaz biz buralarda. Bu farelerle idare edemeyiz. Bizim evimizde bir fare çıktı az daha bizi ısıracaktı. Buradaki insanlar da günahtır. Biz sadece ev istiyoruz. Mum alamıyoruz, karanlıkta kalıyoruz”. E. (7 yaş)“Başka çocuklar ‘bizim evimiz var ama siz konteynırda kalıyorsunuz’ diyor. Bu çok zorumuza gidiyor. Geçenlerde bir kadın bayıldı sonra kocası da bayıldı” F. (9 yaş)
Depremin ardından koordinasyondan uzak, dağınık, işlevsiz, mağduriyeti arttıran çalışmalar ve göstermelik önlemlerin ile uygulamaların sonucu olan bu yaşanılanlar; kentin ortasından bir grup insanı yüzyıl geri koşullara sürüklemiştir.
Devlet; yaşam hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı başta olmak üzere pek çok insan hakkı ihlalinin yaşandığı bu durumun ciddiyetinin farkın varmalı, daha fazla gecikmeden çocuğun yüksek yararı temelinden çocuklara yönelik acil koruyucu önlemler geliştirilmeli ve konteyner kentlerde yaşayanların taleplerini karşılamalıdır.
Gündem Çocuk