Site içi arama

Yunus’un gözleri üzerimizde

İstiklal Caddesi ve çevresinde “Sokak Müziği” yapan  müzik gruplarından biri olan Kara Güneş,  2011 de Van’da meydana gelen deprem sonucu mağdur olan halka moral amaçlı bir ziyarette bulunmuşlar. Türküler söylemişler oradaki depremzedeler de gözleri yaşlı dinlemişler.
O konteynerlerde yaşayan insanlarla dertleşmişler ve ve daha sonra altta yer  alan videoyu orada 3 Eylül 2013 tarihinde kaydetmişler, yani  on gün öncesine dair görüntüler ve  hiç iç açıcı değiller.



Videoda konuşan Özlem Çiçek, aslında orada yaşanan dramı oldukça iyi anlatıyor. Konteyner Kent’te sıcak su yok, elektrikler yok, insanların yaşaması için sağlıklı bir çevre, ortam yok.  Çocuklar için gene hijyenik olmayan koşullar olası bir salgın için tehlike oluşturuyor.  Elektrikler olmadığı için de çeşitli kazalar, sağlık problemleri de yaşanıyor.
TOKİ’nin bağışlarla ve deprem vergileriyle yapmış olduğu onlarca konut var Van’da. Ancak onları da gene depremzedelere  80 bin TL ye geri satıyor.  Satın alabilecek durumu olmayanlar ise konteyner kentlerde yaşamaya devam ediyor. Geride konteynerlerde yaşamak zorunda kalan insanlara ise şantaj yaparcasına zorla ev aldırmak, konteyner kentleri boşaltmak için elektrik ve su kesintisi uygulanıyor. Akıl alır bir şey değil.
Suriye’den Türkiye’ye kaçan mültecilere anında bir haftada kamplar kurulurken Van’daki depremzedelerin konteynerleri harap olmuş durumda. Elbette Suriye’den gelen mülteciler için kamplar kurulmalı, genel ihtiyaçları karşılanmalıdır. Ancak aynı hassasiyet Van’da gösterilmiyorsa orada sıkıntı var demektir. Ki görünen tablo da aynı o şekilde ve üçüncü kış gelirken insanlar gene kötü koşullar altında öylece  çaresizce bekliyorlar. İki kıştır yaşanan hatırlamadığım sayıda çıkan çadır yangınlarının gene çıkmayacağının garantisini kim verecek.  Ancak bırakın garanti vermelerinden bu durumdan hükümetin ve de kamuoyunun gram haberi olduğundan bile şüphelerim var. Niye böyle diye sorulduğunda cevap ise ” Çünkü orası Van”.
Müge Anlı depremden hemen sonra  ”Canımız istediği zaman polise, askere taş atıyoruz, bir şeyler olunca da ‘hadi polis, hadi mehmetçik’ diyoruz. Biraz da hadlerini bilsinler” demişti. Galiba hükümet de kamuoyu da Van’a hadlerini bildiriyor. İyi niyetli ve vicdan sahibi insanların yardımlarıyla beraber Van’a depremzedelere art niyetli insanların “Bayrak” gönderdiklerini de hatırlıyoruz. Aslında tüm problem oranın Van olmasıydı. Bir batı şehrinde bunlar olacak ve hükümet buna göz yumacak; olacak iş değil.
Depremin simgesi olan 13 yaşındaki Yunus’un gözlerini hükümet de unuttu anlaşılan. Gerçi AKP Van İl Başkanı, Başbakan Van’a geldiğinde hayatını kaybetmiş, depremin en acı resmini çerçevelettirip Erdoğan’a gülerek ve fotoğraf makinalarına poz vererek hediye etmemişler miydi? Başbakan da ufaktan sırıtarak almamış mıydı o resmi ? İşte aslında o an Van’ı ve Yunus’u unutmuşlardı. Biz buradan nasıl kar sağlarız onun peşine düşmüşlerdi. Yoksa insanları neden karanlıkta, susuz, sağlıksız bir ortamda bıraksınlar ki ? Yoksa neden onca konut boş iken bu insanlar en kötü koşullarda kışı beklesinler ki ?
Van depremi 3. Yılına girdi ve hiçbir yara sarılmadı, yaralar büyüdü.  Ve insanlar artık orada bu ülkenin vatandaşları olmaktan utanır duruma geldiler.  Yoksa biz birkaç bin kişiye konut yapamayacak kadar aciz bir ülke miyiz ? Oysa her tarafa kalekol ve karakol inşa etmekte, HES’ler inşa etmekte üzerlerimize yok.
Dolayısıyla Van için şuan hiçbir kamuoyu gündemi de yok maalesef. Ne gazeteler ne televizyonlar ne yazarlar. Sadece depremin olduğu gün 23 Ekim günü televizyon kanallarının haber bültenlerinde bir buçuk dakikalık yoğun demogoji soslu haberler verilecek ve biz üzüleceğiz bir buçuk dakikalığına. Ondan sonrası yok. Ama biline ki Yunus’un gözleri hala üzerimizde hesap sorarcasına. Artık yeter, insanlar kendi ülkesinde mülteci olmasın. Çok mu şey istiyorlar ?

Serhat Baş / radikal blog

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder