Site içi arama

Vaatleri tükenmiş bir iktidar, çocukların hayallerinin bile hırsızıdır


Basit soruların basit cevapları gerçekleri net biçimde ortaya koyar. Bugün dünya görüşüne bakılmaksızın kime sorarsanız eğitim sisteminden memnun olmadığını söyler. Yani artık bütün veliler, öğrenciler, eğitimciler eğitim sisteminin bu biçimiyle sürdürülmesinden rahatsız. 72 aydan küçük çocukların yaşadıkları, okul bölünmelerinin yarattığı öğrenci ve öğretmen sürgünleri, taşımalı eğitimin yarattığı sorunlar, kalabalık sınıflar, kötü fiziki koşullar, yapboz sınav sitemi, her gün başka bir örneğini yaşadığımız gerici adımlar…
Bunun yanında birçoğu herhangi bir liseye yerleşememiş, zorla meslek lisesi, imam hatip ya da özel okula mecbur bırakılmış yarım milyonu aşkın genç. Bir kenara not edin; yarım milyonluk bu gençlik kitlesi gelecek hırsızlarına duydukları öfkeyi aklının bir köşesine yazdı. Bu bir anlamda yönetilenlerin şimdiki gibi yönetilmek istemediğinin eğitim alanındaki yansıması.
İktidar açısından baktığımızda ise durum bir yönetememe hali. 10 yıl, 5 bakan, onlarca müsteşar değişimi, istikrarsızlık, tek sabit fikri piyasalaştırma ve gericileştirme olan bir model. “Sınavlar fazla, sınavları kaldıracağız, dershaneye talebi azaltacağız” denilen ama yerine onlarca merkezi sınav koyulan bir karmaşa.
AKP “davasını” kaybetmiş bir iktidar. Bugün atılan onca nutkun, “dava adamlığının”, kefen giydik edebiyatının sonlarına gelindiğini ve artık baygınlık verdiğini görüyoruz. AKP’nin sermaye iktidarı olduğu ve dininin imanın da bu sermaye iktidarına uyumlu bir toplumsal model kurma olduğu gerçeği artık daha fazla insan tarafından görülüyor. “Biz tinerci bir nesil yetiştirmek istemiyoruz” diyen bir başbakana sormazlar mı:“Yahu 10 yılı geçti iktidardasın, sokaklara düşen bu gençlerin çoğu daha otuzuna varmamış, sen iktidar olduğunda bu insanlar daha çocuktu, senin zamanında tinerci oldular” diye.
Özü neoliberalizm olan ama vatan, millet, Sakarya, din iman edebiyatıyla sıvanmış bu çürümüşlük artık meydanda. AKP bu ülkenin çocuklarına, gençlerine ne vaat ediyor? Ne diyor Erdoğan Bayraktar “Bu ülke Müslüman bir ülke.. Şimdi Türkiye’nin konumu itibariyle biz icat yapamıyoruz, buluş yapamıyoruz. Tarım ülkesiyiz biz. Ne yapacağız biz? Ara teknik eleman ülkesiyiz biz…” İnsan bari yüzüne söylemez derler misali. Sayısının çok olmasından övündükleri genç nüfusun hayalini bile çalıyorlar. AKP’nin yönettiği ülkede bilim insanı olmanın hayalini bile kuramayacak çocuklar. Diyorlar ki “Çok çalışarak ancak ucuza çalışacak nitelikli ara eleman olursunuz, yoksa ‘niteliksiz’ işsiz yedek ucuz işçi ordusu.” Vaat bu!
Başbakan, velileri okullardaki Kuran’ı Kerim ve siyer derslerini seçtirmeleri konusunda “özel olarak” uyarıyor. Çünkü en sıkıştığı zamanlarda din en güzel araçları. Eğitime dair başbakanın uzun süredir tek lafı bu “siz istediniz biz yaptık”. AKP’ye oy verenler illa da seçmeli din dersi olsun, her yer imam hatibe dönüşsün, çocuklarımız imam olsun mu istemiş? Başbakan her şeyin en iyisini bildiğini düşünüyor. Ama yanlış biliyor. Bu istismarın elbet sonu var.
Bakanların en beşincisi Nabi Avcı eğitimdeki yıkımı sempatik görünerek perdelemeye çalışıyor. Ancak eğitim meselesi espriyle, şakayla halledilebilecek bir konu değil. Hem zaten bakanın kendisi de gerçekte sempatik değil. Nasıl olsun? Çocuklara savaş propagandası yapan bir bakan istese de sempatik olamaz. Bundan da öte esas mesele artık iktidar artık yalan da olsa barıştan konuşmuyor “savaş” diyor, bunu hem de 8 yaşında çocuklara aşılıyor.
Kısacası bir iktidar düşünün ki çocuklarına, gençlerine yani bir ülkenin geleceğine ara eleman, ucuz işçilik, kula kulluk, savaşlar vaat ediyor.
Tüm bu yaşananlar bir yanıyla kocaman bir karanlığı anlatıyor. Ama diğer yanıyla da karanlıktan aydınlığa çıkışın yollarının daha fazla açıldığını gösteriyor. Sosyalistleri ütopyacılıkla, olmayacak hayallerin peşinde koşan insanlar olarak nitelerler ya. Artık zaman o zaman değil. Deli olan, hayalperest olan onlar. Ortadoğu lideriymiş, Suriye’de Esad’ı devirmek ona kalmış, savaşmış, bütün toplumu kalıba sokup yüce başbakanın her dediğine itaat eden bir toplummuş, yememizden içmemize, kaç çocuğumuz olacağına onlar karar verecekmiş…Kim hayalperest? Kim makul ve mantıklı?
Biz bu kadar saçmalığa karşı ne mi istiyoruz? Eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim. Parasız nasıl olacak, mümkün mü? Böyle bir sistem olur mu diyenler olabilir. Çok kolay olur ve güzel olur. Yeter ki herkes duruma bir el atsın.

Nuri Günay / sendika.org

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder