İlk, ninnilerin buruk
ezgileri çınlandı kulaklarımızda. Belki de
ninnilerden duyduk anadilimizi. Ardından tekerleme ve şiirlerle beslendi
dağarcığımız. Çocuklara bir dili kolay ve keyifli öğretebilmenin yolu da bu
edebi türlerden geçmiyor mu? Tekrarları ve dildeki ritmi seven çocuklar şiir
dinlemekten ve okumaktan zevk alıyorlar. Bu durum çocukta özgüven gelişimini
desteklemiyor mu?
Sekiz dokuz yaşlarındayken
hikaye kitapları okumayı pek tercih etmeyen oğlumun, bazı şiirlerin mısralarını
durmaksızın tekrar etmesi, şiirin büyülü olduğuna olan inancımı pekiştirdi.
İşte bu büyülü dünyadan bir
kitapla tanıştırmak istiyorum sizleri.
Kırmızı Kanatlı Kartal
Daha önce Kök Yayınları
tarafından basılan kitap, 2014’te Can Yayınları çocuk serisinden okurlarla
yeniden buluştu. Refik Durbaş’ın yazdığı şiirler, Vagar Agaei tarafından
resimlenmiş. Kitap altı ile on iki yaş arası çocuklara önerilebilir. Ancak
büyüklerin de keyifle okuyabileceğini belirtmek gerek.
Kitapta beş başlıkta toplanan
şiirlerin kahramanları, martı, akbaba, atmaca, serçe ve kartal. Şair Refik
Durbaş olunca, kahramanlar bu kadar yalın adlandırılmıyor elbet, her birinin
bir adı var. Beyaz Potinli Martı, Mavi Yeleli Akbaba, Uykuyu Seven Atmaca,
Sinemaya giden Serçe ve Kırmızı Kanatlı Kartal. Şair, özenle seçtiği kelimeler
ve akıcı mısralarla metne bağlıyor okuru.
“Bu pazar
son hafta tatili çocukluğumun
yarın okullar açılıyor.
Kendi sesiyle yarışan
bir kırlangıç içimde okul
sevgisi.”
dizeleriyle okuru selamlayan
kitapta; çalışan çocuk sorunu öne çıkarılırken,
emek, alınteri ve yalnızlık gizleniyor mısralara. Belki de en önemlisi kendine
kulak verme, kendi sesini bulma…
Uykuyu Seven Atmaca’da
annesinin dizlerinde bir ninniyle günü tamamlayan çocuğun;
Ne kadar söz ederse etsin
Barıştan, emekten, umuttan
Uyutan ninnileri sevmiyorum….
mısralarının ardından yapılan sorgulamalar, aydınlanma ve başkalaşma süreciyle
karşı karşıya bırakıyor bizi.
Kırmızı Kanatlı Kartal
şiiriyle yeni bir kapı açılıyor.
“Okulda ilk öğrendiğim
Her şeyin bir adı olduğu
masanın adı masa
kalemin adı kalem
sevginin adı sevgi.
Adı olan her şeyi seviyorum.”
mısralarıyla başlayıp
“Deniz: anılar imbiğinden
süzülmüş umut demeti
Yıldız: GökkuşaĞı ormanından
esen kelebek
Rüzgar: Düşleri ışıkla
boyayan serinlik
Ama yine de şaşıyorum
Neden böyle adlar koymazlar
da
Denizi deniz diye çağırırlar
Yıldızı yıldız
Rüzgarı rüzgar”
dizeleriyle,
Durbaş kelimeleri kendine göre yeniden tanımlayarak, okurun içindeki sese kulak vermesine kapı aralıyor.
Refik Durbaş’ın imgelerle
bezeli şiirleri, çalışan çocuklara dokunurken, bir köşe yazısında;
Ben de o çocuk
işçilerden biri idim, çocukluğum ve gençliğim çeşitli işlerde çalışarak
geçmişti.
Çocukluklarından önce elleri büyümüş çocuklar.
Umutlarından önce yürekleri çiçek açmış çocuklar.
Oyun saatlerini “iş” saatlerine rehin bırakmış çocuklar...
Oyun saatlerini “iş” saatlerine rehin bırakmış çocuklar...
biçiminde ifade ettiği çocuk işçiliğinin
yanısıra, kendi çocukluğuna da tanık etmiş bizi, kim bilir, belki de bizim
çocukluğumuza…
Şiir okurken akıllara yer
eder bazı mısralar. Şu dizeler yok mu, dedirtir hani. Kırmızı Kanatlı Kartal’ın
çoğu sayfasında bu duyguyu yaşatıyor şair.
Birbirine bu kadar
yakışıyorsa çocuk ve şiir, çocuğun çocukça yaşabildiği bir dünyaya açılsın tüm
kapılar.
Ve şiirin büyüsü sarsın
yürekleri…
Muhterem Polat / Çekirdek Çocuk
Kırmızı Kanatlı Kartal
Yayınevi: Can Yayıncılık
Yazar: Refik Durbaş
Çizer: Vagar Agaei
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder