Bir daha hiçbir 23 Nisan’ı
göremeyecek Ahmet Yıldız için…
Muhtemelen 10 yıl sonra 23 Nisan Çocuk Bayramı da dünya tarihinde bir ilk olarak “Çocuk İşçilerin Çocuk Bayramı kutladığı milli bir güne” dönüşecekti….
Çocuklara o gün için çalıştıkları ”imalathane” yarım vardiya izin verip, pres makinesi sıktıkları yüksek ayaklı sandalyelerinden indirip bayramlarını kutlardık…
Eti de kemiği de erimiş çıraklar, küçük çaycılar, oto tamir atölyelerinin “ıssız gözlü” çocuklarına Organize Sanayi Bölgelerinden katılacak milyonlarca ”yüzleri yaşlılık yontusu çocukların” karşısına geçip “bugün bayram çocuklar” derdik…
Sonra bu körpe “neferlerinin emek girdisi” üzerine hamasi ekonomik büyüme edebiyatı parçalanır…
Ve “milli vatan” kavramının artık doğrudan ”sermaye birikimini” işaret ettiği ezber belagatler hiç değişmeden çın çın ortalığı çınlatırdı…
Taşeron işsiz babalarından kat be kat az maliyetli çocuk işçiler, 17 yaşına kadar “istihdam edillip” ve sonra yeni gelen 12-13 yaşındaki çocuklara terk edecekleri sanayi sitelerine yakın resmi meydanlarda törenler için toplatılıp yine saatlerce bekletilirlerdi…
Uzak Asya çocuk emek modelini anca tesis etmiş Türkiye de büyüyen “çocuk işçi ordusunu” gördükçe küresel güç kimliğiyle daha bir kibirlenir, gurulanırdı…
Ve nihayet o gün aramızda olmayan “çıktılar” yani tedarikçi imalat sektörümüzün “elim kayıpları” çocuklarımızı anmadan tören programını sona erdirirdik…
Öte yandan o gün için Meclis kürsüsünden seslenecek gürbüz çocuk “temsili başkan” altı yatırım bölgesine ayrılmış Türkiye’de 2023 yılı itibarıyla “teşviklerin” yine artırıldığı müjdesini verirken özel okul logolu ceketini gözümüze sokuverir…
Ve Türkiye’nin büyümesine kastı olan nifak odaklarının neslimizi “ideolojik” zehirlerle milli iradeye karşı gelmeye “örgütlediğini” uyarmayı ihmal etmezdi…
göremeyecek Ahmet Yıldız için…
Muhtemelen 10 yıl sonra 23 Nisan Çocuk Bayramı da dünya tarihinde bir ilk olarak “Çocuk İşçilerin Çocuk Bayramı kutladığı milli bir güne” dönüşecekti….
Çocuklara o gün için çalıştıkları ”imalathane” yarım vardiya izin verip, pres makinesi sıktıkları yüksek ayaklı sandalyelerinden indirip bayramlarını kutlardık…
Eti de kemiği de erimiş çıraklar, küçük çaycılar, oto tamir atölyelerinin “ıssız gözlü” çocuklarına Organize Sanayi Bölgelerinden katılacak milyonlarca ”yüzleri yaşlılık yontusu çocukların” karşısına geçip “bugün bayram çocuklar” derdik…
Sonra bu körpe “neferlerinin emek girdisi” üzerine hamasi ekonomik büyüme edebiyatı parçalanır…
Ve “milli vatan” kavramının artık doğrudan ”sermaye birikimini” işaret ettiği ezber belagatler hiç değişmeden çın çın ortalığı çınlatırdı…
Taşeron işsiz babalarından kat be kat az maliyetli çocuk işçiler, 17 yaşına kadar “istihdam edillip” ve sonra yeni gelen 12-13 yaşındaki çocuklara terk edecekleri sanayi sitelerine yakın resmi meydanlarda törenler için toplatılıp yine saatlerce bekletilirlerdi…
Uzak Asya çocuk emek modelini anca tesis etmiş Türkiye de büyüyen “çocuk işçi ordusunu” gördükçe küresel güç kimliğiyle daha bir kibirlenir, gurulanırdı…
Ve nihayet o gün aramızda olmayan “çıktılar” yani tedarikçi imalat sektörümüzün “elim kayıpları” çocuklarımızı anmadan tören programını sona erdirirdik…
Öte yandan o gün için Meclis kürsüsünden seslenecek gürbüz çocuk “temsili başkan” altı yatırım bölgesine ayrılmış Türkiye’de 2023 yılı itibarıyla “teşviklerin” yine artırıldığı müjdesini verirken özel okul logolu ceketini gözümüze sokuverir…
Ve Türkiye’nin büyümesine kastı olan nifak odaklarının neslimizi “ideolojik” zehirlerle milli iradeye karşı gelmeye “örgütlediğini” uyarmayı ihmal etmezdi…
Çocuk emek piyasamız kurulunca…
Çocuk işçi piyasamız palazlanınca küresel sermaye de sessiz kalmaz, Samsung Türkiye’ye yatırıma gelir FoxConn bile Çin’deki “hapishane-fabrikalarını” terk eder “yaa burası Kamboçya’dan bile ucuz” der ve Güneydoğu’ya taşınırdı.
Sosyal Politikalar ve Aile Bakanlığı ise 2013 yılına ait sokakta yaşayan çocuk sayısının 24′ten“1″e düştüğünü bildirir!
Biz ise gece vakti sokakların izbesine sığınan çocukları görünce hep o “1″ çocuk olduğunu zannederdik…
4+4+4 eğitim “reformu” topluma verdiği “formla” bütün özel okullar tıka basa doldurmuş, aileler yine gebelik döneminde “doğmamış çocuğa” 30 milyar TL’ye peşin para kayıt yaptırırken, devlet okullarında ilk dört yıldan sonra 70-80 kişilik sınıflardan çıkan yoksulluğun çocuklarının nereye gideceği herkesin ”malumu” olurdu.
OECD raporlarında Türkiye en az eğitim veren ülke sıralamasında aynı sırayı paylaştığı Suudi Arabistan ve Endonezya’nın altına yerleşir, bugün nüfusun yarısına denk gelen 25-34 yaş arası lise eğitimi almışlar oranı nufusun dörtte birine inerdi…
Gelinen tarih itibarıyla yönetenlerin ve yönetilenlerin sınıfsal ayrımı kesin ve geriye dönüşsüz belirlenmiş Türkiye’de 10 yıl sonra 23 Nisan’ın ”Çocuk İşçi Bayramı” olarak kutlanmasının önünde hiçbir engel görünmüyordu!
Çalışma Bakanımızın çocuk işçilerle ilgili dediği gibi “çocuklarda sorumluluk bilincinin erken yaşlarda oluşturulması gerekiyordu” ve “bu konuyla ilgili yasal mevzuatta sorun yok ama zihniyet değişimi çok önemli” diyordu…
Sosyal Politikalar ve Aile Bakanlığı ise 2013 yılına ait sokakta yaşayan çocuk sayısının 24′ten“1″e düştüğünü bildirir!
Biz ise gece vakti sokakların izbesine sığınan çocukları görünce hep o “1″ çocuk olduğunu zannederdik…
4+4+4 eğitim “reformu” topluma verdiği “formla” bütün özel okullar tıka basa doldurmuş, aileler yine gebelik döneminde “doğmamış çocuğa” 30 milyar TL’ye peşin para kayıt yaptırırken, devlet okullarında ilk dört yıldan sonra 70-80 kişilik sınıflardan çıkan yoksulluğun çocuklarının nereye gideceği herkesin ”malumu” olurdu.
OECD raporlarında Türkiye en az eğitim veren ülke sıralamasında aynı sırayı paylaştığı Suudi Arabistan ve Endonezya’nın altına yerleşir, bugün nüfusun yarısına denk gelen 25-34 yaş arası lise eğitimi almışlar oranı nufusun dörtte birine inerdi…
Gelinen tarih itibarıyla yönetenlerin ve yönetilenlerin sınıfsal ayrımı kesin ve geriye dönüşsüz belirlenmiş Türkiye’de 10 yıl sonra 23 Nisan’ın ”Çocuk İşçi Bayramı” olarak kutlanmasının önünde hiçbir engel görünmüyordu!
Çalışma Bakanımızın çocuk işçilerle ilgili dediği gibi “çocuklarda sorumluluk bilincinin erken yaşlarda oluşturulması gerekiyordu” ve “bu konuyla ilgili yasal mevzuatta sorun yok ama zihniyet değişimi çok önemli” diyordu…
Nihal Kemaloğlu / akşam
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder