Site içi arama

Zeynep AKP’nin karanlığında değil, kadınların mücadelesinde büyüyecek


17 Haziran’dan iki görüntü zihnimize kazındı. Biri AKP’nin Kazlıçeşme mitingine ait küçük bir kızın elinde taşıdığı “Ayyaş, çapulcu koca değil, Allah’tan korkan dindar koca istiyoruz” yazılı dövizin yer aldığı Yeni Akit Gazetesi manşetiydi. Diğeri de feministlerin İstiklal Caddesi girişinde yaptıkları oturma eyleminde atılan gazlara rağmen kaçmayan iki kadın. Bu iki görüntüden ilki, “ideal kadınlık rolleri”nin muhafazakârlıkla güçlendirildiği, ideal bir eş/koca tipolojisini de içerisinde barındıran bir ifadeyle kadın düşmanlığının açık bir göstergesiydi. Diğeri de buna karşı eylemin cinsiyetçi dilini de dönüştüren bir kadın direnişinin açık bir simgesi olarak tarihe geçti.



AKP iktidara geldiği günden bu yana kadınlara yönelik söylemlerini ve uyguladığı politikaları özelikle kadın düşmanlığı üzerinden yürütüyor. Bu anlamıyla da kadınların bedenine, doğurganlığına, cinselliğine, yaşamsal etkinliğine ve emek etkinliğine saldırıyor. Kadınları sadece aile içerisinde konumlandırarak, ev içi rollere ve özel olarak da anneliğe hapsediyor. Gerici bir toplum tahayyülü içerisinde aileyi toplumun yapı taşı, evliliği de toplumun kurucu unsuru olarak tanımlıyor. Kadınların sokağa çıkmasını, sözünü engellemeyi muhafazakârlığın kutsallığı olarak addettiği bu yolla meşrulaştırmaya çalışıyor.
feministKoca bekleyen değil, direnen kadınlarız!
16 Haziran 2013 tarihinde AKP’nin Kazlıçeşme mitinginde küçük Zeynep Serra’nın eline tutuşturulan dövizle AKP’nin kadın düşmanı yüzü bir kez daha ortaya çıktı. AKP, küçük Zeynep’in elinde taşıdığı dövizde ifade edildiği gibi, sadece evinde oturup, koca bekleyen kadınlar istiyor. Kadınların özne olmasına, hakkını aramasına tahammül edemiyor. AKP kadını sadece ileride doğuracağı çocuklarla, kutsal addettiği annelikle eş görüyor; hayatını, yaşamını savunan bir özne olarak değerlendirmiyor.
Ancak biz kadınların öfkesi büyük. Öfkemiz küçük Zeynep’e değil,  küçük Zeynep’in taşıdığı dövizin anlamına ve bu zihniyeti temsil eden AKP’ye ve onun politikalarına karşı.
Kadınların emeklerine, bedenlerine göz diken, her türlü yaşamsal etkinliklerini denetim ve kontrol altına almak isteyen AKP’nin politikaları kadın düşmanı olarak zihnimize kazındı. Sokaklarda “karar da bizim yaşam da bizim” diye haykırdık.
HES’lere karşı doğasına ve yaşamına sahip çıkmak için iş makinelerinin önünde direnen kadınlarla; taş ocağına karşı “istemezük” diyen Tonyalı kadınlarla; başbakanın “kız mıdır kadın mıdır” dediği panzere çıkan Dilşat Aktaş ile; barınma hakları için çetelere karşı direnen Dikmenli kadınlarla; Gezi Parkı ve yaşamları için direnen çocukları için zincir kuran annelerle; güvencesizliğe ve yok sayılmaya karşı direnen işçi kadınlarla; sendikal mücadelede en önde duran “aşırı sendikacı” Arzu Çerkezoğlu ile, 27 Mayıs’tan bugüne sokaklarda “her yer Taksim her yer direniş” sloganını hep birlikte haykırıyoruz. Önümüze çıkan TOMA’lara, biber gazlarına, tazyikli sulara rağmen kız kardeşlerimizle birlikte kendi sözümüzü birlikte üretiyor, emeğimizi, bedenimizi savunuyoruz. AKP’nin kadınlara sunduğu kutsal aileyi reddederek çapulcu kadınlar olarak direnmeye devam ediyoruz.
Küçük Zeynep bugün eline tutuşturulmuş o dövizi taşıyor olabilir. Ancak ilerde onunda bir çapulcu kadın olmayacağını kim bilebilir? Zeynep şu anda AKP’nin kendisine biçtiği hayatı farkında olmadan yaşıyor olabilir. Gün gelecek Zeynep büyüyecek ve bir gün büyüdüğünde, onun da kız kardeşleriyle birlikte “yaşam da benim, karar da benim” demeyeceği, kendi hakları için sokakta olmayacağı ne malum?
Çapulcu kadınlar bir kere direnmeyi öğrendi ve bu mücadele erkek egemenliği son bulana kadar devam edecek. Zeynep de AKP’nin karanlığında değil kadınların eşitlik ve özgürlük için yükselttiği direnişiyle büyüyecek.

Fatma Genç / Sendika.org

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder