Çocuk suçluların ruhsal durumlarını inceleyen psikolog Deniz, her ranzada Polat Alemdar posteri olduğunu söyleyerek, “Hepsi onun gibi olmak istiyor. Dizinin yayınlandığı saatte bütün çocuklar TV başında” dedi.
Türkiye’yi sarsan cinayetler işleyen Ogün Samast ve Cem Garipoğlu’nun ruhsal durumlarını inceleyen psikolog Derya Deniz’le çocuk suçlarını konuştuk. İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü’nde doktora yapan Deniz, çarpıcı tespitlerde bulundu. Ergenlik yaşının 25’e kadar uzadığını aktaran Deniz, bu süre esnasında kişilerin engellenmeye toleransının çok düşük olduğuna dikkat çekerek, “Çocuk suçlarında artış var. Yaşam içinde çeşitli nedenlerle zorlanan çocuklar suça karışabiliyor. Bu sebepler göç, ekonomik zorluklar, aile içi çatışmalar ya da şiddet olabildiği gibi boşanan anne ya da babaların çocukların velayetini almaması olabiliyor” dedi.
Ailelerde ortak özellikler
Suç ya da şiddete yönelen kişilerin ailelerinde birçok ortak özellikler bulduğunu belirten Deniz, “Suç işleyen çocukların ailelerinin yüzde 90’ı yapı olarak birbirine benziyor. Zayıf toplumsallaşma, olumlu davranışların çocuklara öğretilememesi, ailenin aşırı disiplin kuralları, çocuk ve ebevyenler arasında sağlıklı bir bağ kurulamaması, aile içi çatışmalar suça karışan çocukların ailelerinin ortak noktaları” diye konuştu.
Şiddet unsurları etkili
Türkiye’deki çocuk suçlarında büyük bir artış olduğunu ve özellikle çocukların cinsel suç mağduru olma risklerinin de gittikçe yükseldiğini kaydeden Deniz, bilgisayar oyunu, internet ve dizi gibi görsel öğelerde yer alan şiddet unsurunun yetişme dönemindeki çocuklarda saldırganlığa neden olduğu görüşünde. Deniz, şunları söyledi:
‘Vadi’ saati
“Çocuk cezaevine yaptığımız bir gezide her ranzada Polat Alemdar posteleri ve fotoğrafları yapıştırılmıştı. Burada görevli olan gardiyan ise Kurtlar Vadisi dizisinin yayınlandığı saatte bütün çocukların televizyon izlemek üzere toplandıklarını söylüyordu. Ergenlik çağındaki çocuklar için seçtikleri rol modeli çok önmelidir. Hepsi büyüyünce birer Polat Alemdar olmak istiyordu. Kendilerince bu biçimde bir düzen, adalet sistemi ve hayat kurmayı amaçlıyorlar. Eğer çocuk kendisini zayıf hissediyorsa güçlü bir karaktere benzeme ihtiyacı hissediyor.”
Ailelerde ortak özellikler
Suç ya da şiddete yönelen kişilerin ailelerinde birçok ortak özellikler bulduğunu belirten Deniz, “Suç işleyen çocukların ailelerinin yüzde 90’ı yapı olarak birbirine benziyor. Zayıf toplumsallaşma, olumlu davranışların çocuklara öğretilememesi, ailenin aşırı disiplin kuralları, çocuk ve ebevyenler arasında sağlıklı bir bağ kurulamaması, aile içi çatışmalar suça karışan çocukların ailelerinin ortak noktaları” diye konuştu.
Şiddet unsurları etkili
Türkiye’deki çocuk suçlarında büyük bir artış olduğunu ve özellikle çocukların cinsel suç mağduru olma risklerinin de gittikçe yükseldiğini kaydeden Deniz, bilgisayar oyunu, internet ve dizi gibi görsel öğelerde yer alan şiddet unsurunun yetişme dönemindeki çocuklarda saldırganlığa neden olduğu görüşünde. Deniz, şunları söyledi:
‘Vadi’ saati
“Çocuk cezaevine yaptığımız bir gezide her ranzada Polat Alemdar posteleri ve fotoğrafları yapıştırılmıştı. Burada görevli olan gardiyan ise Kurtlar Vadisi dizisinin yayınlandığı saatte bütün çocukların televizyon izlemek üzere toplandıklarını söylüyordu. Ergenlik çağındaki çocuklar için seçtikleri rol modeli çok önmelidir. Hepsi büyüyünce birer Polat Alemdar olmak istiyordu. Kendilerince bu biçimde bir düzen, adalet sistemi ve hayat kurmayı amaçlıyorlar. Eğer çocuk kendisini zayıf hissediyorsa güçlü bir karaktere benzeme ihtiyacı hissediyor.”
Lanza tespiti
Deniz, ABD’deki okul katliamını gerçekleştiren Lanza’yla ilgili de şu değerlendirmelerde bulundu: “Lanza ile ilgili olarak basında yer alan bilgilere bakarsak anne ve babasının ayrı olduğunu, Lanza’nın ise otistik semptomlara sahip olduğunu öğreniyoruz. Bu tarz hastalar gelişmiş sosyal becerilerden yoksunlar. Arkadaşlık kuramıyorlar. Yalnız kalmak ise kendi tercihleri değil. Doyurucu bir iletişime ve temasa ihtiyaçları var. Ama bunu karşılayamıyorlar. Bu durum onların toplum ve dış dünyaya karşı öfkelenmesine neden olabilir. Diğer unsurların bir araya gelmesi ve öfkenin de artmasıyla bu tarzda bir eylem meydana gelebilir.”
ERDAL KILINÇ
Milliyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder