Bülent Ortaçgil, albümünün hikayesini şöyle anlatıyor:
“Aşağı yukarı 20 yıl önce, Çekirdek Sanatevi’nin en hızlı zamanında bize TRT tarafından çocuk şarkıları yapmamız önerildi; Kabul ettik ve bir iki hafta gibi (hafızam beni yanıltmıyorsa!) kısa sürede hepsini yazdık ve kaydettik. O sıralar bize yoldaşlık eden Erkan Oğur ve Fahir Atakoğlu; hatta dev rolünde İ. Hakkı Demircioğlu da kayıtlarda yer aldılar. TRT’de 1 kez çocuk programında yaptıklarımız yayınlandı ve kaldı.
Zaman içinde Çekirdek dağıldı, ben Fikret’le ayrıldım ve ortak yaptığımız, kimin neresinde ne kadar payı olduğunu hatırlamadığım bu güzel çocuk şarkıları da ancak Fikret’i kaybettikten sonra arşivinde oğlu Yağmur tarafından bulundu. Yılların tahrip ettiği 4 kanallı orijinal teyp bantları İhsan Apça tarafından temizlendi, yayına hazırlandı. Tek bir nokta dışında her şey dinlenebilir durumdadır. Birinci parçadaki o nokta tamir edilemedi, üzgünüz. Ancak bu güzel çocuk şarkılarını dinleyicilere sunmak ve kalıcı hale dönüştürmek üstelik bunu Halkevleri desteğiyle gerçekleştirmek beni keyiflendiriyor. Çok iyi tanıdığımı sandığım Fikret de yaşasaydı o da aynı keyfi alırdı eminim”.
ntvmnsbc.com
Küçük ressam
Açık yeşil, kırmızı, mavi, siyah ve sarı
Kahverengi, turuncu al sana bir ipucu
Renklerin hepsi senin
Bir tek beyazı benim
Bir kalem birde fırça başlayalım yavaşça
Masmavi bir gökyüzü
Üç top bulut koyunca
Bir de leylek uçunca
İşte resmimin özü
Yemyeşil bir orman koydum
Çiçeklerden bir halı
Bir kovan birde arı
İşte başlıyor zoru
Şurdan güneş doğarken
Burdan dere akacak
Senin gibi bir çocuk dalgın suya bakacak
Resmin yarısı bitti bir yarısı başlıyor
Bu güzellik içinde insan mutlu oluyor
Bir ev yaptım sıcacık kapısı herkese açık
Kedi köpek tavuklar birbirini kovalar
Annem babam kardeşim komşum yolum okulum
Resmin sonu gelirken birde kendimi koydum
Gözlerimi kapadım birşeyler hatırladım
Aynı resmi görünce sıcacık oldu içim
Anladım ki resimler duygunun bir parçası
Biz kalsak da dışında yaşarlar içimizde
İster misiniz?
İster misiniz bir gün uyansak ve çok şaşırsak
Gökyüzü mavi orman yeşil değil dünyayı baştan boyasak
İşte deniz ister misiniz
Rüzgar pespembe
Kırmızı yelken
Sabah erken
Güneşi sarıya boyasak
Bulutu tutup çöllere koyup yağmur yağdırsak
Güzelleri bırakıp kötüleri beyaza boyasak
Olmadı deseler de
Bir silgi bulup silseler de
Akşam erken yatıp
Sabah erken kalkıp
Yeniden boyasak
Ama babacığım
Bir bakarsın oyuncağın kırılmış
Arkadaşın sana küsmüş darılmış
Kavga etmiş kaşın gözün yarılmış
Sendeki sen sana soru sorunca
Bir masalda kurt kuzuyu kapınca
Uçan balon ellerinden kaçınca
Oyunlarda mızıkçılık olunca
Terli terli soğuk suyu içince
Hastalanıp yataklara düşünce
Yaşadığın gördüklerin dışında
Mutluluğu kuytularda bulunca
Oysa herkes başka başka olunca
Yaşlı gözlerle bana gelip
Sakın üzülme yavrum
Böyle büyür insanlar
Ağlamak çare değil
Zaman değirmenini dururmak kolay değil
Sıfır olmak
Çıktık 2’yle yola yolda 1’e rastladık
3 bize katılınca gidip kapıyı çaldık
8 çıktı kapıya 4 geldi yanımıza
1 onlara geçince dönmek zorunda kaldık
Haber verdik 9’a katılsın aramıza
Biraz daha güçlenip varalım kapısına
Yola düştük erkenden
8 daha uyurken
Tam köşeyi dönerken bölündük sağa sola
1’e otobüs çarptı 7’yi kedi kaptı
Yok olduk birden bire
Adımız sıfır kaldı
Sıfır olmak ne zormuş
Başında biri gerek
Milyon bile olsanda para etmiyor demek
Anlaşıldı bu iş zor
Okula gitmek gerek
Artı eksi eşitlik
Çarpmayı bilmek gerek
Sıfır olmak ne zormuş
Başında biri gerek milyon bile olsanda para etmiyor demek
Bilmece
Tostoparlak bir küçük böcek
Üstünde bir çok siyah benek
Uç deyince uçuyor
Kon deyince konuyor
Bülent size kırmızı bir bilmece soruyor
“Uç uç böceği”
Biraz allı biraz pullu
Gözleri şaşkın Pek telaşlı
Oltamı görünce hemececik kaçıyor
Bülent size masmavi bir bilmece soruyor
“balık”
Biraz ürkek biraz korkak
Kulakları dersen pek çok oynak
Havuçları seviyor çıtırçıtır yiyor
Bülent size bembeyaz bir bilmece soruyor
“tavşan”
Vız vız eder
Cız diye sokar
Her çiçekten bir bal yapar
Elini uzatınca kıyametler kopuyor
Bülent size çalışkan bir bilmece soruyor
“arı”
Gak gak eder peynir sever
Konduğu daldan biraz sarkar
Çok uzun yaşıyor herkes buna şaşıyor
Bülent size kapkara bir bilmece soruyor
“karga”
Çift çift gezer şaşkın uçar
Her çiçekten bir renk kapar
Onu ilk görenler
Bir resimdir sanıyor
Bülent size rengarenk bir bilmece soruyor
“kelebek”