Site içi arama

Şakran Cezaevi’nde cezaevi müdüründen çocuklara tehdit: Sizi cinsel koğuşa göndereceğim

İzmir Şubesi, İzmir Aliğa Şakran Ceza ve İnfaz Kurumları Kampusu’nde bulunan Çocuk ve Gençlik Cezaevi’nde çocuk mahkumların maruz kaldığı cinsel şiddet,  şiddet ve  tecavüz iddialarını rapor etti.
Gündem Çocuk Derneği- Çocuk Hakları Merkezi’nin raporuna göre,  Şakran Cezaevi’nde çocuklara 60 güne varan hücre cezaları veriliyor. Cezaevi müdürü, “Sizi cinsel koğuşa göndereceğim”  diyerek çocuklara gözdağı veriyor. Cezaevi’nde Pozantı rezaletin ortaya çıkmasından sonra kapatılan Pozantı Cezaevi’nden gelen Mersinli çocuklara özellikle işkence ve kötü muamele var.  Gündem Çocuk, cezaevlerinde kaygı uyandıran  ‘etnik köken’  baskısına dikkat çekiyor ve “Cezaevi’ndeki çocuklar ırkçı şiddetten korunmalıdır” diyor.





‘Kameranın görmediği noktada her şey yapılıyor’


Çocukların aktarımları ve konuyla ilgili yapılan raporlama çalışmaları doğrultusunda Çakıl Derneği ile Şakran Cezaevi’ndeki çocukların maruz kaldığı cinsel şiddet,  şiddet ve  tecavüz iddiaları  rapora şöyle yansıdı:
“Şakran Cezaevi'nde özellikle Mersinli çocuklara (çoğu Pozantı Cezaevi kapatıldıktan sonra gönderilmiş) yönelik işkence ve kötü muamele var. Özellikle cezaevi müdürü…”
“Sadullah Ergin benim arkadaşım” diyerek çocuklara bizzat kötü muamelede bulunup şiddet uyguluyor. Bunun dışında cezaevinde bulunan İzmirli çocuklara yönelik kötü muamale yok. Fakat bu çocuklar özellikle de ideolojik farklılıklar ön plana çıkartılarak Mersinli çocuklara şiddet ve baskı uygulamaları yönünde teşvik ediliyor. İzmirli çocuklardan bazılarının elinde 3 hilal dövmeleri var ve Mersinli çocuklar onların koğuşlarının önünden geçerken onları tehdit ediyorlar.”

“Şakran Cezaevi dışardan görünüşü itibarıyla 5 yıldızlı otel gibi. İçerde her yerde kameralar var ama kameranın görmediği noktalarda her şey yapılıyor.”

‘ Arkadaşlarımız  başka bir koğuşta tecavüz olduğunu söyledi’

 

“Çocukların kaldığı toplam 36 koğuş var. Bunlardan birisi cinsel suçlardan hüküm giyen çocukların kaldığı koğuş... Mersinli çocuklar sık sık buraya atılmakla tehdit ediliyor. Burada kalan çocuklar ise elleriyle yuvarlak işareti yaparak “siz teröristsiniz, biz sizi ne yapacağımızı iyi biliyoruz” diyorlar.”
“Arkadaşlarımız başka bir koğuşta tecavüz olduğunu söyledi. Onların koğuşunda birkaç çocuğa yapmışlar. Cezaevi müdürü bizi “sizi cinsel koğuşa göndereceğim” diyerek tehdit ediyordu.”
“Çocuklara 60 güne varan hücre cezaları veriliyor. Çocuğa hücre cezası verilebilir mi?”
“Ailelerimiz ile telefon görüşmelerimiz dinleniyor. İçerde yaşadıklarımızı anlatmaya başlayınca telefon hemen kesiliyor. Bir seferinde “Baba İHD” dedim, hemen telefon kesildi. Ertesi hafta telefonla görüşmeme cezası aldım.”

Jandarma’nın kafasını kanattı. Postalla yüzüne bastılar


“I.Z. isimli arkadaşımız cezaevi müdürünün önünde jandarmalarca dövüldü. Yediği dayak sonucu kollarında şişlikler oluştu. Kendi ihtiyaçlarını göremez hale geldiği için diğer çocuklar ona yardımcı oluyordu. Kolunun kırık olduğunu ve doktora gitmesi gerektiğini bildirdiğimizde gardiyanlar tarafından dikkate alınmadık. Müdüre “Sizi şikayet etmeyeceğim beni hastaneye götürün” dedi fakat yine de tedavisi sağlanamadı. Birkaç gün sonra kapıya çok sert biçimde vuran I.Z. koğuştan alınarak hücreye konuldu. Tedavi görmeden 50 gün hücrede tutuldu. I.Z.'ın ruh sağlığı iyi değil. Hastalanıp cezaevinden kurtulmak için yüzünü buradan buraya kadar (eliyle şakaktan çenesine kadar olan bölümü işaret ederek) camla kesti. Ama hala orada tutulmaya devam ediyor. Jandarma I.Z.'ı döverken kafası kanadı. En çok ağırımıza giden de yüzüne postalla bastılar.
“İçerde bir akrabasının şah damarını kestiği için bulunan 9 yaşında bir çocuk vardı. Sadullah Ergin cezaevini ziyaret ettiğinde ona oyun parkı yaptırdı.”
“Cezaevi müdürü masasının arkasındaki Atatürk resmini göstererek arkasının sağlam olduğunu, onu kimsenin oradan atamayacağını söylüyordu. Mahalledeki TEM’ciler de “sizi bir daha eylemlerde görürsek tekrar Şakran'a yollarız” diyorlar.”

Çocuklara 'süngerli oda' işkencesi


BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, “ikinci Pozantı” olarak nitelendirdiği Şakran Çocuk cezaevinde, çocuklara “müdahale odası” olarak kullanılan “süngerli odalarda” ağır işkence ve hortumla kaba dayak atıldığını belirterek, cezaevinin “işkence ve tecavüz evine” dönüştüğünü söyledi. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi de olan Kürkçü, önceden haber verilmesi nedeniyle, cezaevi yönetimlerinin “önceden tedbir aldığı” için, cezaevlerinin “5 yıldızlı otel konforunda” gösterildiğine dikkat çekti.
BDP’li Kürkçü, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesi’nden avukat  Serdar Gültekin tarafından 22 ve 23 Mayıs tarihinde Şakran Çocuk Cezaevi’nde yaptığı inceleme raporu ile Çakıl Derneği ve Gündem Çocuk derneğinin hazırladığı “Şakran Cezaevi” raporunu açıkladı. Kürkçü, çocuklara ağır işkence, dayak, cinsel taciz ve tecavüze kadar her türlü kötü muamelenin yapıldığını belirterek, Antalya Çocuk Cezaevi’nde de benzer olayların yaşandığını ifade etti. Kürkçü’nün açıkladığı Şakran Cezaevi raporu, cezaevindeki “dehşeti” de ortaya koydu. Raporda 15 ve 16. yaşlarındaki S.B, G.D. ve İ.A. adlı çocuklarla yapılan görüşmelerle ilgili yer alan tepsitler şöyle:
Süngerli odada işkence: 1. Müdür Emrullah ve  2. Müdür Ercan ile bunların ve bunları gözetiminde bulunan gardiyanlar tarafından kendisi ve cezaevinde kalan diğer kişilere ağır işkence yapıldığını belirtilyor. Gardiyanlar tarafından “süngerli oda”ya alındıklarını, burada kameralar kapatıldıktan sonra şiddetli ve yoğun şekilde dövüldüklerini beyan etmiştir. Süngerli odaya götürülen çocukların elleri ve ayakları plastik kelepçeyle kelepçelendikten sonra gardiyanlar tarafından dövülüyor, çoğu kez bu şekilde saatlerce bekletiliyorlar. 5 aylık tutukluluk süresinin 2.5 ayını hücrede geçirmiştir.
Hortumla dövülüyorlar: Kurum 2. müdürü olan Ercan çocukları hortum ile dövmektedir.  Görüşmeci hortumla dövüldükten sonra kollarındaki morluk ve kızarıklıkları “ortada ince beyaz, yanlarda iki şerit şeklinde morluklar” şeklinde (ray tanımına uygun) tanımlamıştır.  Görüşmeci cezaevinde yaşadığı sürekli işkence ile ilgili olarak adalet bakanlığı ve cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunmuş ancak hiçbir dilekçesine yanıt gelmemiştir.
Çamaşır deterjanıyla intihar: Görüşmeci cezaevinde yaşadığı işkenceler nedeniyle yaklaşık 1 ay önce çamaşır deterjanı içerek intihar etmek istemiş. Kaldırıldığı Aliağa devlet hastanesinde 4 gün kaldıktan sonra cezaevine geri gönderilmiştir.
Herkese uyku hapı: Cezaevindeki neredeyse tüm çocuklara uyku hapı verildiğini beyan etmektedir. SErgoger isimli bu hapı kullanmadan uyuyamadığını, cezaevindeki çocukların neredeyse tamamının bu hapı kullandığını beyan etmektedir.
Cinsel koğuş tehditi: Şakran Cezaevi, dışardan görünüşü itibariyle 5 yıldızlı otel gibi. İçerde her yerde kameralar var ama kameranın görmediği  noktalarda her şey yapılıyor. Çocukların kaldığı toplam 36 koğuş var. Bunlardan birisi cinsel suçlardan hüküm giyen çocukların kaldığı koğuş. Çocuklar, “Arkadaşlarımız başka bir koğuşta tecavüz  olduğunu söyledi. Onların koğuşunda birkaç çocuğa yapmışlar. Cezaevi müdürü bizi, ‘sizi cinsel koğuşa göndereceğim’ diyerek tehdit ediyordu” diyor.

Şakran Cezaevi ve Çocuk Raporu şöyle:
Çocuk Adalet Sistemi Kurumlarında Çocuklara Yönelik İşkence ve İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Muameleler
Bu rapor, Mayıs 2013 itibariyle Türkiye’de çocuk adalet sistemi içerisindeki çocukların halen işkenceye ve insanlık dışı veya onur kırıcı muameleye uğradıklarına dikkat çekerek, çocukların insan haklarının korunması konusunda sorumluların harekete geçmesi amacıyla hazırlanmıştır.
Türkiye onayladığı ve gerekliliklerini yerine getirmeyi taahhüt ettiği ulusal ve uluslararası insan hakları belgeleri ışığında, özellikle son 20 yıldır çocuk adalet sistemini güçlendirme konusunda çalışmalar yürütmektedir. Ancak bu raporda görüleceği üzere çocuk adalet sistemi özelinde Türkiye’de çocukların ayrımcılığa uğramaması, yüksek yararları, yaşama ve gelişmelerinin korunması ve kendini ilgilendiren karar süreçlerine katılımları konusunda insan haklarıyla bağdaşmayan uygulamaların sürdüğü anlaşılmaktadır.
Kapalı kurumlarda insanlık dışı ve onur kırıcı deneyimler, birbirinden çok farklı özellikleri olan çocuklar tarafından dile getirilebilmektedir. Ancak bu raporun hazırlığında özellikle çocuğun etnik kökeninin ve yaşadığı ilin siyasi eylemlere sahne olmasının çocuğa karşı daha çok ayrımcı muameleler uygulanmasına neden olduğu görülmüştür. Dolayısıyla çocuğa özgü yargılamanın gerekliliklerinin yerine getirilmesi, çocukların maruz kaldığı insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve işkence konusunda biran önce harekete geçilmesi ve bugüne kadar oluşan hak ihlallerinin cezasız bırakılmaması konusunda harekete geçilmesi talep edilmektedir.
Bu rapor, çocuk adalet sistemi içerisinde insan hakları bağlamında kabul edilemez deneyimleri olan çocukların aktarımları ve konuyla ilgili yapılan raporlama çalışmaları doğrultusunda Çakıl Derneği ve Gündem Çocuk Derneği tarafından kaleme alınmıştır. Raporun konuyla ilgili ihlaller konusunda gerekli müdahalelerin ivedilikle yerine getirilmesine ve sorumluların cezasız kalmamasına katkı vermesi ümit edilmektedir.
ARKA PLAN
Hatırlanacağı gibi 28-30 Mart 2006 tarihinde ve ardından 2008 Ekim ayı başta olmak üzere farklı tarihlerde Diyarbakır, Adana, Mersin, Batman vb. illerde yaşanan eylem ve protestolar sonucu, yasadışı örgüt üyesi ‘adayı’ olmak, kamu malına zarar vermek, infaal yaratmak, memura mukavemet vb. iddialarla çocuklar tutuklanmıştır.
Söz konusu süreçte olaylarda tutuklanan çocukların adil yargılanma süreci konusunda yaşanan hak ihlalleri başta insan hakları ve çocuk hakları savunucuları tarafından kamuoyunun gündemine ve uluslararası platformlara taşınmıştır . Yaşanan hak ihlalleri 2010 yılında mevzuattaki ufak değişiklikler sonucu kamuoyunun gündeminden düşmüşse de ilgili çocukların adalet sisteminde yaşadıkları sorunlar sürmüştür. Özellikle 2011 Haziran ayında Pozantı M Tipi cezaevinde çocukların cinsel şiddet maruz kaldıkları ve kurumda yaşadıkları, medya aracılığıyla tekrar gündeme gelmiştir. Buna rağmen Pozantı’da yaşananlar ilgililer tarafından “istisna ve münferit olay” olarak tanımlanmıştır. Ancak 2013 Şubat ayında Diyarbakır Barosu Cezaevi Komisyonu’nun Şakran Cezaevinde gerçekleştirmiş olduğu hak ihlalleri raporlaması ve İzmir Şakran Cezaevi’nde bulunan çocukların kurum deneyimlerine dair 2013 Mayıs ayında yapılan görüşmeler, kapalı kurumlarda çocuklara yönelik insanlık dışı ve onur kırıcı muamelenin sürdüğünü göstermektedir.
ÇOCUKLARIN YAŞADIKLARI HAK İHLALLERİ
İzmir Şakran Cezaevinde bulundukları süre içerisinde insanlık dışı ve onur kırıcı muameleye uğradıkları açıkça anlaşılan çocukların ifadelerinden bazı alıntılar aşağıda sunulmuştur. İfadeler değerlendirilirken dikkatle ele alınması gereken husus çocukların kuruma girmeden önce siyasi eylem ve protestoların yaşandığı bir ilde yaşıyor olmalarının gördükleri muamele için gerekçe oluşturmuş olmasıdır. Dolayısıyla her şekilde kabul edilemez ihlallerin sadece yaşanan il ile ilişkilendirilerek bile açığa çıkabildiği ve toplumdaki kutuplaşmanın infaz kurumlarına doğrudan yansıdığı göz önünde tutulmalıdır.
İlgili çocukların kimlikleri, yargı sistemiyle tekrar karşılaşmamaları, özellikle kendilerinin ve ailelerinin talebi doğrultusunda onları bu bağlamda korumak adına gizli tutulmuş, isimleri değiştirilmiş ve kurumda bulundukları tarih belirtilmemiştir. Söz konusu alıntılar çocukların karşılaştığı hak ihlallerinden haberdar olan kişiler ve bazı çocuklarla görüşmeler yapan uzman bir ekip (hekim ve  psikolog) tarafından belgelenmiştir.
İfadeler çocuklara karşı etiketleme- damgalama, sindirme, korkutma, tehdit gibi ayrımcı, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele eylemlerinin gerçekleştiğini, çocukların aileleriyle iletişimlerinin sınırlandırıldığını ve en vahimi çocukların doğrudan veya akranları aracılığıyla fiziksel, duygusal ve cinsel şiddete açık hale getirilerek her birinin şiddet mağduru olduğunu göstermektedir.
“Şakran Cezaevi'nde özellikle Mersinli çocuklara (çoğu Pozantı Cezaevi kapatıldıktan sonra gönderilmiş) yönelik işkence ve kötü muamele var. Özellikle cezaevi müdürü…”
“Sadullah Ergin benim arkadaşım” diyerek çocuklara bizzat kötü muamelede bulunup şiddet uyguluyor. Bunun dışında cezaevinde bulunan İzmirli çocuklara yönelik kötü muamale yok. Fakat bu çocuklar özellikle de ideolojik farklılıklar ön plana çıkartılarak Mersinli çocuklara şiddet ve baskı uygulamaları yönünde teşvik ediliyor. İzmirli çocuklardan bazılarının elinde 3 hilal dövmeleri var ve Mersinli çocuklar onların koğuşlarının önünden geçerken onları tehdit ediyorlar.”
“Şakran Cezaevi dışardan görünüşü itibarıyla 5 yıldızlı otel gibi. İçerde her yerde kameralar var ama kameranın görmediği noktalarda her şey yapılıyor.”
“Çocukların kaldığı toplam 36 koğuş var. Bunlardan birisi cinsel suçlardan hüküm giyen çocukların kaldığı koğuş... Mersinli çocuklar sık sık buraya atılmakla tehdit ediliyor. Burada kalan çocuklar ise elleriyle yuvarlak işareti yaparak “siz teröristsiniz, biz sizi ne yapacağımızı iyi biliyoruz” diyorlar.”
“Arkadaşlarımız başka bir koğuşta tecavüz olduğunu söyledi. Onların koğuşunda birkaç çocuğa yapmışlar. Cezaevi müdürü bizi “sizi cinsel koğuşa göndereceğim” diyerek tehdit ediyordu.”
“Çocuklara 60 güne varan hücre cezaları veriliyor. Çocuğa hücre cezası verilebilir mi?”
“Ailelerimiz ile telefon görüşmelerimiz dinleniyor. İçerde yaşadıklarımızı anlatmaya başlayınca telefon hemen kesiliyor. Bir seferinde “Baba İHD” dedim, hemen telefon kesildi. Ertesi hafta telefonla görüşmeme cezası aldım.”
“I.Z. isimli arkadaşımız cezaevi müdürünün önünde jandarmalarca dövüldü. Yediği dayak sonucu kollarında şişlikler oluştu. Kendi ihtiyaçlarını göremez hale geldiği için diğer çocuklar ona yardımcı oluyordu. Kolunun kırık olduğunu ve doktora gitmesi gerektiğini bildirdiğimizde gardiyanlar tarafından dikkate alınmadık. Müdüre “Sizi şikayet etmeyeceğim beni hastaneye götürün” dedi fakat yine de tedavisi sağlanamadı. Birkaç gün sonra kapıya çok sert biçimde vuran I.Z. koğuştan alınarak hücreye konuldu. Tedavi görmeden 50 gün hücrede tutuldu. I.Z.'ın ruh sağlığı iyi değil. Hastalanıp cezaevinden kurtulmak için yüzünü buradan buraya kadar (eliyle şakaktan çenesine kadar olan bölümü işaret ederek) camla kesti. Ama hala orada tutulmaya devam ediyor. Jandarma I.Z.'ı döverken kafası kanadı. En çok ağırımıza giden de yüzüne postalla bastılar.
“İçerde bir akrabasının şah damarını kestiği için bulunan 9 yaşında bir çocuk vardı. Sadullah Ergin cezaevini ziyaret ettiğinde ona oyun parkı yaptırdı.”
“Cezaevi müdürü masasının arkasındaki Atatürk resmini göstererek arkasının sağlam olduğunu, onu kimsenin oradan atamayacağını söylüyordu. Mahalledeki TEM’ciler de “sizi bir daha eylemlerde görürsek tekrar Şakran'a yollarız” diyorlar.”
Görüşmeye dair Ek Gözlem ve Bilgiler:
G.D. yaşadıklarını basınla paylaşmayı düşündüğü için babasından şiddet görmüş ve tehdit edilmiştir. Her üç çocuk da cezaevinde yaşanan şiddetin (özellikle arkadaşları I.Z.’a karşı uygulanan şiddetin) durmasıyla ilgili girişimde bulunmayı çok istediklerini, ama ailelerinin izin vermediğini, kendilerinin de tekrar aynı cezaevine dönme ihtimali nedeniyle çok korktuklarını ifade etmişlerdir.
Çocuklar bir hekim ve psikolog tarafından ziyaret edildikleri için memnun, ancak görüşme boyunca anlattıkları olaylar nedeniyle tedirgin olmuşlardır. Başlangıçta ve görüşme boyunca korku duygularını ifade etmişlerdir. Her olayla ilgili anlatılarının ardından susmuşlar, başlarını öne eğmişler, el parmaklarını birbirine kenetleyerek ve sıkıştırarak anxiyete davranışları göstermişlerdir.
Her üç çocuk da Post Travmatik Stres Bozukluğu belirtilerini herhangi bir tıbbi sorgulama yapmaya gerek kalmadan (çok yoğun korku duygusu, cezaevinde yaşadıkları olayların tekrar tekrar ve zorlantılı bir şekilde akıllarına gelmesi, cezaevi deneyimi hakkında konuştuktan sonra tedirginlik, korku ve huzursuzluğun artması, uyku bozukluğu, moral bozukluğu, kaçınma davranışları) ifade etmişlerdir.
Her üç çocuk da ortak PTSD belirtileri göstermişlerdir. G.N. adlı çocuk travmatik cezaevi yaşantısıyla bağlantısı sorgulanamayan kekemelik davranışı göstermektedir. G.N. adlı çocuğun işlevselliğinin diğerlerine göre daha iyi olduğu gözlemlense de çalıştığı fabrikada ve iki gün önce bir iş kazası geçirmiştir.
Çocuklarla yapılan görüşmenin süresi ve yapısı derin bir psikolojik değerlendirmeye olanak sağlayamamış olsa da her birinin aktarmış olduğu travmatik deneyimlere tutarlı bir psikolojik tablo çizdiği kolayca gözlenmiştir.
Çocuklarda travmatik deneyimlerin aktarımına yönelik bir kaçınma gözlenmiştir. Bunu kendileri de “her anlattıklarında daha kötü oldukları” şeklinde dile getirmişlerdir. Anlatımlarının içeriği de buna paralel olarak kendi deneyimlerinden çok diğerlerinin yaşantılarına odaklanmıştır.
Çocuklar travmatik örüntüye uygun olarak yaşadıklarının istemleri dışında akıllarına geldiğini ifade etmişlerdir.
G.N. adlı çocuk kekemelik davranışı göstermektedir. Bunun travmatik olayın ardından gelişmiş olması veya travmatik yaşantıları aktarırken ortaya çıkması olasılığı bulunmaktadır.
G.D. adlı çocuk babasından “kurumda yaşadıklarını paylaşmama” konusunda şiddet gördüğünü dile getirmiştir. Bu durum ailelerin de büyük bir korku içerisinde olduğu şeklinde yorumlanabileceği gibi şiddetin boyutları ve bu duruma müdahale olanakları araştırılmalıdır.
İlgili çocukların ve ailelerinin, içinde bulundukları korku ve güvensizlik ortamından çıkarılarak psiko-sosyal yönden izlenmesi ve tıbbi-ruhsal destek almaları sağlanmalıdır.
Sonuç ve Talepler:
Çocukların ifadeleri ve uzman değerlendirmeleri, çocukların Şakran Cezaevinde işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele gördüklerini ve çocukların travma geçirdiklerini göstermektedir. Bu raporla talep edilen, hızlı bir şekilde, özgürlüklerinden yoksun bırakılmış çocukların nasıl bir muameleye tabi tutulduklarını değerlendirmek üzere başta Şakran Cezaevi olmak üzere çocukların bulunduğu tüm infaz kurumları ivedilikle, bütüncül bir inceleme ve soruşturmaya tabi tutulmalıdır. Söz konusu inceleme, soruşturma ve ziyaretler Avrupa İşkencenin ve İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Ceza veya Muamelenin Önlenmesi Komitesi (CPT) standartlarına uygun bir şekilde yapılmalıdır.
Ayrıca süreçte çocuklara özgü bir adalet sisteminin gerekliliği olarak aşağıdaki konuların özellikle ve önemle göz önünde tutulması talep edilmektedir:
Öncelikle çocukların “çocuk” olduğunun ve bu tür hak ihlallerinin çocukların yaşamında kalıcı ve telafisi çok zor izler bıraktığının unutulmaması,
Kapalı kurumlarda bulunan çocukların yaşadıkları il, etnik köken, siyasi olaylarla ilişkilendirme vb. nedenlerden dolayı hak ihlallerine açık hale geliyor olmalarının dikkate alınması,
Hak ihlallerinin incelenmesi, araştırılması ve cezalandırılması ile ilgili süreçte çocukların daha da örselenmesini ve etiketlenmesini önleyecek bir yaklaşım sergilenmesi,
Çocukların infaz kurumlarında karşılaşmış oldukları hak ihlallerinin önlenmesi, tespiti ve sorumluların cezasız kalmaması için etkin hak arama ve bağımsız izleme mekanizmalarının geliştirilmesi.

Hülya Karabağlı / T24

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder