Site içi arama

4. Koğuşun çocuklarından Yılmaz Güney'e

Yılmaz Güney ismini tarihe, mücadeleye ve sanata yazdırırken, sayısız makale yazılır, belgesel çekilirken yıllar geçti fakat ne konu edindiği filmler ne de cezaevleri, sürgünler, yoksulluk, yoksunluk, acılar, katliamlar, ve her şeye rağmen direnişler değişmedi. Değişmeyenlerin içinde çocuklar, çocuk mahkumlar, cezaevi koşulları, dört duvar içinde büyüyen bedenler, Gardiyan Caferler, 4. Koğuşlar, isyanlar...



Duvar'ın Etrafındaki Çocuklar


2 bin 309 çocuk halen cezaevlerinde 'büyürken', demokrasiden, barıştan, özgürlükten bahsetmek sinmedi içimize. 'Duvar' belki de yalnızca içerideki değil dışarıdaki duvarları da hatırlattığı için kazındı belleğimize. Daha iyi bir cezaevi hasretiyle yaşayan çocuklarda mı gördük kendimizi yoksa 4. Koğuşun soğuk gecelerindeki güvensiz hallerde mi bilinmez fakat görünen o ki 'içeri'dekilerin sesi 'duvar'ları aştı ve 'dışarı'dan duyuldu. Yılmaz Güney çocuklarla, çocuk mahkumlarla Fransa'da buluşurken, çocuk mahkumların ellerini yukarıya kaldırıp dua ettiklerinde "Allah'ım beni daha iyi bir hapishaneye yolla, -beni de Allah'ım" sözlerini duyarız, 4. koğuşun kırık camlarından esen rüzgarla üşürüz ve şiir yüzünden sürgün edilen en küçük şair 'Zapata' ile tanışırız ve Gardiyan Cafer ile: 




Ne diyeceğinizi biliyorum ben, zahmet etmeyin. Her yerde aynı plak, palavralar hep aynı. Hamam yanmıyor, yemekler kokuyor, iki kişi yatıyoruz bir ranzada vesaire vesaire… Başka diyeceğiniz var mı?”






Burası 4.koğuştur benim abim

Bak camları yoktur, kırıktır
Ne bacası tüter, ne de sobası 
Her neyse benim abim
Ver bir cigara zuladan yanalım

Burası 4.koğuştur benim abim
İkinci adresimiz
Allahımızı sorarsan adı gardiyan Cafer
Lakabı kel onbaşı
Peygamberimiz dersen oda ekip başı
Her neyse benim abim 
Ver bir cigarada zuladan yanalım

Burası 4. koğuştur benim abim
Kader de ikinci adresimiz...


Duvar Örülüyor


5 Mart 1976'da Yılmaz Güney'in de bulunduğu Ankara Merkez Ceza ve Tutukevi'nde çocuk koğuşlarında başlayan bir isyandan ilham alan Güney, yıllar sonra çocuk mahkumların taleplerini beyaz perdeye taşır: "Soba, Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz". Yılmaz Güney'in romanının adını aldığı 'isyankar' çocukların sloganı "Soba, Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz", Duvar Filmi'ndeki çocukların da taleplerini oluşturur. Ankara'daki isyanda çocukların taleplerinin gerçekleştirilmesi için çaba sarfeden Yılmaz Güney, taleplerin kabul edilmesinde rol oynar fakat cezaevi yönetimi iki gün sonra isyana öncülük eden çocukları koğuşlarından alarak işkence odalarına sokar, bunun üzerine tekrar isyan girişiminde bulunan çocuklara müdahale edilir ve çocuklar kaba dayağın ardından Aksaray, Konya ve Çankırı cezaevlerine gönderilir.


Bugünün 'içeri'de büyüyen çocuklarının taleplerini duyarız ya bazen iki satır arasında işte orada saklıdır 'duvar'



Çekirdek Çocuk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder