Site içi arama

“Katil İlaç Şirketi Pfizer”


Nijerya’da kobay olarak kullanıp katlettiği çocuklar üzerinden kazandığı paralarla “Gençlere Sağlık” projeleri sunan ikiyüzlü: Pfizer
Her büyük şirket gibi Pfizer da sorumluluklarının farkında. Çünkü büyük kârlar elde edebilmenin yolu, bazı sivil toplum kuruluşlarını fonlayarak hayırseverlik reklamları vermekten geçer.
Pfizer, dünyanın en geniş iliş¬ki ağına sahip ilaç şirketi. Viagra, Celebrex, Norvasc, Lipitor gibi çok bilinen ilaçları piyasaya süren şirket, neden olduğu katliamlarla da hiç gündemden uzak kalmadı. Gizlice kobay olarak kullanıp katlettiği çocuklar üzerinden kazandığı paraların bir kısmı ile Gençlere Sağlık projeleri yürüterek şirket imajını da koruyor.
Pfizer’ın başarısının sırrı sadece sivil toplum kuruluşlarını (STK) fonlamakla kalmıyor, rüşvet ve lobicilik çalışmaları ile de devlet kurumlarıyla uzlaşarak skandallarını örtbas ediyor.

Rüşvetçi Pfizer
Pfizer’ın ilaç endüstrisinde savunduklarını kanunlaştırmaya, karşı çıktıklarını yasaklatmaya hazır, iyi yerlerde, güçlü lobicilere nüfuzu vardı.
Senato Sekreterliği’ne göre 1997 yılından bu yana Pfizer ve Pharmacia şirketleri lobicilik işlemleri için toplamda 33.400.000 dolar harcamıştı. Pfizer, lobicilik işlemlerinde kullanacağı kişilere yatırımlarını uzun soluklu planlayan, rüşvetçilikte de uzman bir şirket. Öyle ki 2010 ABD seçimleri öncesinde hem Demokrat adaylara, hem de Cumhuriyetçilere 1′er milyon dolar seçim çalışmaları için destekte bulunmuştu. 2001-2006 yılları arasında Pfizer’ın CEO’su olan Henry McKinnell ise sıkı bir Bush destekçisiydi. 2004 başkanlık seçimlerinde Bush’a 200.000 dolar destekte bulunmuştu.
İlaç Devi Pfizer
Pfizer’ı ilaç devi yapan şey aslın¬da ilaçlarının ününden geliyor. Bu ilaçların ünü ise reklam kampanyalarından; yani yalan ifadelerden, sahte doktorlardan ve ilaçların abartılan sözde etkilerinden ileri geliyor.
Lipitor, Pfizer’ın kalp rahatsızlığı olan hastaların kullanması için piyasaya sürdüğü kolesterol ilacı. Lipitor’un eski reklam yüzü Dr. Robert Jarvik. İsmin önündeki “doktor” ünvanı, Robert Jarvik’in ifadelerini muteber kılmaya yetiyor. Ancak kendisi bir hekim değil, mühendis. Yapay kalp cihazının mucidi. Hasarlı kalbin yerini alan makinenin mucidi olarak kolesterol hakkında atıp tutması ise oldukça manidar.
Bir başka Lipitor reklamları kahramanı ise “John E.”. John, Lipitor reklamlarında oynuyor çünkü ağır bir kalp krizi geçirmesine rağmen hayatta kaldı. Bu hikaye izleyenleri Lipitor’un mucizevi etkisine ikna etse de gerçek durum ima edilenden farklı. John; kalp krizi geçirmeden önce yüksek kolesterolü olmasına karşın Lipitor dahil, hiç kolesterol düşürücü ilaç kullanmamış. Bu Pfizer reklamında da, tıpkı Robert Jarvik’in doktorluğu gibi, John’u kalp krizinde ölümden kurtaran şey de muamma.
Nijerya Skandalları
1996 yılında Nijerya’nın kuzeyindeki Kano Eyaletinde daha önce benzeri görülmemiş büyüklükte bir menenjit salgını meydana geldi. Toplamda 10.000’den fazla çocuğun yaşamını yitirdiği salgın¬da Pfizer’ın doktorları 200 kadar çocuğu tedavi etmek bahanesiyle gözlem altına aldı. Bu çocukların 100’üne o zamanlar ABD’de en iyi menenjit ilacı olarak bilinen Ceftriaxone, diğer 100’üne de yeni ürettiği ancak henüz yararlılığı kanıtlanmadığından piyasaya sürülmemiş Trovafloxacin, yani ilaç ismiyle Trovan vermişti. Ceftriaxone kullanan çocukların 6′sı deneyde yaşamını yitirirken Trovan kullanan çocukların “sadece” 5’i ölmüştü. Bu %1’lik başarı da Pfizer’ın ilacının diğer ilaç şirketininkinden daha iyi olduğunu kanıtlamaya yetti.
Trovan 1998 yılında piyasaya sürüldüğünde Pfizer’ın en çok satan ilaçları arasında yerini aldı ve şirketin kazancını bir önceki yıla göre %15 kadar yükseltti. İlk yıl¬da 160.000.000 dolar kazandıran Trovan’ın Haziran 1999’da USFDA yani ABD Gıda ve İlaç Dairesi ta-rafından kullanımının kısıtlanması önerildi. Trovan kullanımından dolayı gerçekleşen akut karaciğer yetmezliğinden ölümler peşi sıra gelince ilaç tamamen yasaklandı.
Trovan’ın piyasadan kaldırılmasından 11 yıl sonra, 9 Aralık 2010 tarihinde Guardian gazetesinin Wikileaks belgelerine dayanan haberi, Trovan dosyasını yeniden gündeme taşıdı. Wikileaks belgelerine göre Pfizer’ın, Nijerya’da menenjitli çocukların denek olarak kullanıldığı bir araştırmada çocukların ölmesi sonucu açılan federal davayı düşürebilmek amacıyla, davadan mesul başsavcı hakkında yolsuzluk raporları çıkarması için uzman dedektifler tutmuştu.
Pfizer hemen bu meselenin hem Nijerya Federal Hükümeti hem de Kano Eyaleti ile 2009’da yapılan karşılıklı anlaşmayla çözüldüğünü söyleyerek olayı örtbas etmeye çalıştı. Ancak belgelerde Pfizer’ın Nijerya’daki genel müdürü Enrico Liggeri ile ABD’nin Abuja Büyükelçiliği’ndeki yetkililer arasında ger¬çekleşen toplantı kayıtlarını ortaya çıkardı. Pfizer, Başsavcı Michael Aondooakaa’yı davayı düşürmezse, uzmanları tarafından oluşturduğu sözde rüşvet halkasını duyuracağı yönünde tehdit etti. Aondooakaa davadan vazgeçmeyince Şubat ve Mart aylarında söz¬de rüşvet iddiaları yayınlandı.
Öte yandan Pfizer, eski bir darbeci yarbay ve devlet başkanı olan, dönem Nijerya’sında akil kişi sayılan Yakubu Gowon ile sıkı temastaydı. 9 Nisan 2009’da Gowon, Pfizer için hem federal hükümetle hem de Kano valisi Mallam Ibrahim Shekaray ile görüşerek, Nijerya tarafının dava masraflarını karşılamak üzere Pfizer’ın 75.000.000 dolar ödemesi, bunun karşılığında davaların düşürülmesi yönünde tarafları uzlaştırdı. Başbakan Yar Adam ile de görüşülerek Pfizer’a açılan 2 davayı da geri çektirtti.
Ancak daha sonra skandalın yolsuzluk dışında yeni bir boyutu daha ortaya çıktı. Pfizer, Avrupa’da yalnızca yetişkinlere verilen bu ilacı çocuklara da vermişti. Daha da kötüsü, Pfizer’ın deneysel bir tedavi uyguladığını hasta çocukların ailelerinden gizlediği açığa çıktı. Pfizer’ın Nijerya temsilcisi Enrico Liggeri ise “Médecins sans Frontiéres” (Sınır Tanımayan Doktorlar)’ın Trovan adlı antibiyotiği çocuklar üzerinde denediğini ve Nijerya ‘hiçbir itirazının olmadığını açıklayarak bir kez daha skandalları örtbas etme¬ye çalıştı.
Pfizer’ın iş ortağı TOG
Kasım ayında 21.yy’da Teslimiyet Teorileri ve Pratikleri dizisinin Toplum Gönüllüleri Vakfı deşifresinin ardından birçok Meydan Gazetesi okurunun yazıya desteklerini bildirdikleri postalarının yanı sıra çok sayıda TOG Vakfı üyesinin öz eleştiri ve sorularını ilettikleri postalar da gelmişti.
Ancak söz konusu vakıftan bir yetkiliyi ise bu deşifrizasyon çok kızdırmış. Yolladığı postada “Sivil toplum dediğimiz olayın kara para aklama veya günah çıkartma yeri olduğunu sizin kadar bizler de biliyoruz.” ifadesiyle yaptığının ne denli farkında olduğunu belirtmiş. “Ayrıca işin kurumsal boyutuna girersek bir vakfın logosunu kafanıza göre değiştirmekten hakkınız¬da dava da açılabilir.” diyerek tehditte bulunmuş, “Burada bahsettiğiniz gençlik, o logoyu taşıyan tişörtleri bir heves giyiyor, o rozetler onları mutlu hissettiriyorsa varsın kapitalizmin sürdürücüsü şirketler bağış yapsınlar, onların parasıyla biz gene gider Pfizer’in projesiyle Gençlere Sağlık eğitimleri yaparız.” sözleriyle vakfın etik kurul üyelerinin etik anlayışlarını gözler önüne sermiştir. TOG Vakfı’nın etik anlayışına göre; katlettiği çocuklar üzerinden elde ettiği kârların bir kısmıyla günah çıkaran Pfizer’dan alınan fonla proje, katil şirketin logosuyla “gençlere sağlık” adı altında gençleri Pfizer reklamının figüranı yapmakta hiçbir sakınca yok. Yeter ki “Tüketen Gençlik” mutlu olsun.
Alp Temiz / meydan gazetesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder