Site içi arama

‘Paralanan medya’ paralanan çocuklar


Hırsla ovuşturduğunuz ellerinizin küçük parmakları olmayacağız!

        Program tekrarlarının birbirini kovaladığı çılgın medya çağında çocuk kanalı olarak tanımlanan televizyon kanallarında da kesintisiz yayın anlayışı oturmuş durumda. “Arkası Yarın”ların, “Az Sonra” ların bir süre sonra yerini kesintisiz yayınlara bırakması çok şaşırtıcı olmadı. Şaşırtıcı ve kaygı verici olan içi boşaltılan eşitlik, özgürlük, mutluluk, sevgi gibi kavramların çocukların akıllarına en gerici, en dar anlamlarla sokulma çabası oldu. 




Dikkat Çocuk Var!

Dikkat etmiyorlar çünkü...
Medyada ya ticari kaygılarla pazarlama aracı olarak kullanılır çocuklar ya da mağdur, suçlu, afacan olarak etiketlenir; fotoğrafı çekilir, reklamda oynatılır, yarışmalara çıkarılır...


       Çocukların medyada görünürlüğü son yıllarda olmadığı kadar arttı. Sosyal medyanın daha geniş kitlelere ulaşması, televizyon başta olmak üzere yaygın medya organlarının neredeyse tamamının ticari yatırımlarla uğraşan iş adamlarının elinde birer yatırım aracına dönüşmesine yol açtı. Medyanın haber verme, toplumsal yarar gözetme işlevinin çoktan terkedilmesine neden oldu. Medyanın, yayınlanmasına aracı olduğu hikaye, görüntü ve anlatıda kullanılanların “ ne kadar ses getireceği ”, “ne kadar kar edeceğini” planlaması öncelikli kriteri oldu.


İthal, aşırma televizyon şovlarında çocukların sanat adına yarıştırılması çocukların, yetişkinler gibi giydirilmesi, istismara yol açacak görüntülerin bilinçli olarak gösterilmesi son dönem yayıncıların yedek  sermayesi oldu. Çocukları kültür sanata özendirme palavralarıyla düzenlenen yarışmalar, baskın, tutucu aile dizileri ailenin çocuk üzerindeki tahakkümünü çeşitlendirdi. 

Medyada çocuklar nasıl görülüyor?

’Mağdur çocuklar: % 31,5; ’Şirin çocuklar’ (nedensiz görüntüler): % 26,7; ’Minik şeytanlar’ (şeytanlaştırılan çocuklar): % 10,8; ’Bu çocuklar bir harika’ (olağanüstü çocuklar): % 9,7; ’Aksesuar olarak çocuklar’ (yani, anne babaların malı): % 8,4; ’Günümüz çocukları!’ (yetişkinlerin geçmişle ilgili nostalji duyguları): %7,5; ’Minik melekler’ (asla yanlış yapamazlar): % 5,4.) 




Bizden ayrılmayın

Çocuklar yalnızca tüketilen değil aynı zamanda tüketici olarak da medyanın olumsuzluklarına maruz kaldılar, kalıyorlar. Televizyon, hem yetişkinlerin hem de çocukların bağımlılıklarının her geçen gün arttığı alışkanlık  olarak dikkat çekiyor. Çocukların medya alışkanlıklarıyla ilgili yapılan araştırmada Türkiye'de milyonlarca çocuk en çok sabah ve akşam saatlerinde televizyon izliyorlar. 




        İthal, aşırma televizyon şovlarında çocukların sanat adına yarıştırılması çocukların yetişkinler gibi giydirilmesi, istismara yol açacak görüntülerin bilinçli olarak gösterilmesi son dönem yayıncıların yedek  sermayesi oldu. Çocukları kültür sanata özendirme palavralarıyla düzenlenen yarışmalar, baskın, tutucu aile dizileri ailenin çocuk üzerindeki tahakkümünü çeşitlendirdi. Çocuklar aile bireyleriyle en çok zaman geçirdikleri akşam yemeği saatlerinde, birbirleriyle yarışır durumda olan haber bültenlerinde politikacıların birbirleri hakkında atıp tutmalarını ve hakaretlerini izliyorlar. Gün içinde işlenmiş cinayetlerin, trafik kazalarının saat başı haber bültenlerinde defalarca sansasyonel biçimde ve 'az sonra'larla verilmesi, sonrasında bol bol şiddet, tecavüz, cinsel ayrımcılık temalarıyla dolu televizyon dizilerinin devreye girmesiyle gün gecenin geç saatlerine kadar devam ediyor.




Gazetelerde 3. Sayfa

Bu güne kadar hep felaket haberleri okuduk 3. Sayfalarda. Olamayacak dediğimiz ne kazalar, ne cinayetler, ne çarpıklıklar okuduk. Kimimiz ‘zaten hayat yeterince kötü.’ deyip  atladık okumadık bile. Bir alışkanlık bir algı haline geldi 3. Sayfada kötü haber okumak, bir entrika yumağının içine dalmak... 2. Sayfa haberlerindeki şaşalı hayatlardan sonra isimleri gibi ömürleri de kısalan insanların öykülerini okumaya alıştık. Duyarsızlaştık farkına varmadan. Sayfaları atlarken hiç zorlanmadık, güçlük çekmeden geçiş yaptık bir dünyadan başka bir dünyaya, dünyalara. Çocuk işçilerin okul masraflarını kazanmak için gittikleri işlerde yaşamlarını yitirmesi, katledilmesi, zorla evlendirilmesi, istismara maruz kalmaları çarpıcı başlıklarla verilir fakat nedeni ve yaşanan süreç hakkında hiç bilgi verilmez. 


Yeter "Söz Küçüğün"

Çocukların ve genç yetişkinlerin kendi sesleriyle konuşacakları mecralara ihtiyaç hiç olmadığı kadar kendini hissettiriyor. Çocuk yazınları, görselleri çocuğu edilgenleştirmenin ötesine tüm iyi niyetine rağmen geçemiyor. Genç yetişkinlerin ise durumdan vazife çıkarıp yaptığı çalışmalardan birisi de 'Açık Radyo'da her hafta yayınlanan Söz Küçüğün radyo programı. Çocuk haklarından, eğitime, yapılacak köprüden solunacak havaya kadar her şeyin muhatabı olarak kendini gören genç yetişkinler ve çocukların hazırlayıp sunduğu progamın ekibini Deniz Türkeş (18), Gizem Gedik (17), Gülce Şengül (13), Mert Doğan (18), Rabia Kafadar (14), Selen Şengül (16), Utku Meci (18) ve Mavi Özkalıpçı(16), Beren Oğuz (16), Emre Doğutekin (16)'den oluşturuyor.
Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi'nin de zaman zaman destek verdiği program her pazartesi saat: 16.30 - 17.00 arası açık radyodan dinlenebilir.



Çekirdek Çocuk


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder