Yunus Eser 13 yaşındaydı. Doğuştan işitme engelliydi. 15 ay önce, kaldığı yatılı okulun bahçe duvarının bitişiğindeki elektrik direğinde akıma kapılarak hayatını kaybetti. Direk, Kredi Yurtlar Kurumu'na bağlı Yükseköğretim Yurdu’ndaydı. Eser ailesi, Kredi Yurtlar Kurumu Müdürü Kadir Taşkıran ve elektrikçi Aydın Ağar ile Gazanfer Bilge İşitme Engelliler Okulu'nun müdürü ve nöbetçi öğretmeni hakkında suç duyurusunda bulundu. Taşkıran ve Ağar, Karamürsel 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde taksirle ölüme neden olma suçundan yargılanıyor. 

Bugün davanın ikinci duruşması yapılacak. Duruşma öncesi, Eser ailesini oturdukları Sakarya-Karapürçek’te ziyaret ettik.
Yunus, yatılı kaldığı okulun bahçesinde arkadaşlarıyla top oynuyordu.
Anne Hanife Eser tek katlı evin kapısında karşıladı bizi. Yunus’un fotoğraflarını ortadan kaldırmışlar. O hayattayken birlikte oturdukları evden de ayrılıp buraya taşındıklarını, oğullarının acısına dayanamadıklarını söylüyor Anne Eser. Yunus’u anlatırken boğazı düğümleniyor, gözlerinden yaşlar süzülüyor:



“Sokakta çocuk görünce burnumun direği sızlıyor. Cuma günleri okuldan gelecek, pazartesi yine okula götüreceğim gibi geliyor. Çok zor, o kadar zor ki…”
“Yunus, iyi bir eğitim alsın istedik. Okula güvendim ve yatılı verdim. Ama ölüm haberi geldi" diyor Hanife Eser ve anlatıyor: 

“Yunus 6. sınıfın bitmesine bir ay kalana kadar ilçemizdeki bir devlet okulunda okudu. Sonra Karamürsel’deki yatılı işitme engelliler okulunu öğrendik. Kendi gibi işitme engellilerle birlikte okusun dedik. ‘Oğlum bu okul sana göre, oku büyük adam ol’ dedim. Orada bir ay kaldı ve sonra okullar yaz tatiline girdi. Yaz sonunda da 7. sınıfa başladı. Daha okullar açılalı iki hafta olmuştu. Öldüğü hafta okula bırakmaya giderken otobüste bana ‘Cuma günü beni sen alma, kendim geleceğim’ dedi. Ben de ‘Oğlum nasıl karşıdan karşıya geçeceksin, arabaların kornalarını duymazsın. Sana bir şey olursa ben ne yaparım, çok üzülürüm’ dedim. Okula bıraktım ve eve döndüm. Akşam ölüm haberi geldi.”

Top almak için duvara tırmanırken...
Yunus Eser yatılı kaldığı Kocaeli’nin Karamürsel ilçesindeki okulunun bahçesinde akşam saatlerinde arkadaşlarıyla top oynuyordu. Topları okulun bitişiğindeki Kredi Yurtlar Kurumu’na bağlı Yükseköğretim Yurdu’nun bahçesine kaçtı. Yunus ve arkadaşları topu almak için okulun bahçe duvarını kullanmak istedi.
Önden gitti Yunus. Parmaklıklara tırmandı. Bir ayağını parmaklıktan çıkardığı sırada parmaklıkların bitişiğinde kaçak elektrik akımına kapıldı. İç kanama nedeniyle olay yerinde hayatını kaybetti. Okulda o saatlerde nöbetçi öğretmen vardı ama Yunus akıma kapılırken çocukların bağrışmaları üzerine olaydan haberdar oldu.



Yunus, okulun demir parmaklıklarından geçmeye çalışırken, ayağı elektrik direğine değince akıma kapıldı. [Hüseyin Narin- AJT]
‘Okul yetkilileri sorumlu’
Anne Hanife Eser, oğlunu okula güvenip bıraktığını, okul yetkililerinin aksini iddia etseler de sorumlu olduklarını söylüyor. Adalet istediklerini vurgulayan Eser, “Yan taraftaki üniversite yurdu da, nöbetçi öğretmenler de sorumlu. Okula güvendim çocuğumu teslim ettim. İlgileneceklerdi. Bahçede top oynarken nöbetçi öğretmenler duvara tırmandığını görecekti. İhmal sonucu öldü benim oğlum. Çocuğum geri gelmeyecek ama başka çocuklar ölmesin“ diyor.

İhmaller zinciri
Yunus’un ölümüne sebep olan elektrik kaçağı, ihmaller zincirini ortaya çıkardı.  Dava sürecindeki ifadeler ve bilirkişi raporlarına göre, üniversite yurdunun bir tarafının daha fazla aydınlatılması istendi. Elektrikçi elektrik lambasından, açıktan kablo ile enerji alarak aydınlatılmak istenen alana projektör taktı.

Okul: Biz de üzüldük
Yunus’un ailesinin okul müdürü ve nöbetçi öğretmen hakkındaki suç duyurusu ise davaya dönüşmedi. Kocaeli İl Milli Eğitim Müdürlüğü de okulun sorumluluğu olmadığı gerekçesiyle herhangi bir ceza vermedi. Ancak Eser ailesi, nöbetçi öğretmenlerin çocukların bahçe duvarına tırmanmasını engellemesi gerektiğini anlatıyor. Yeniden suç duyurusunda bulunacaklarını söylüyorlar. 
Okul Müdürü Erkal Sunal ise yatılı okul olduğu için her akşam iki nöbetçi öğretmen olduğunu belirterek “O gece de vardı. Zaten olaydan bir dakika sonra öğretmenim olay yerinde. Direk bahçemizin dışında. Biz de çok üzüldük” diyor. 



Gazanfer Bilge İlk ve Ortaokulu'nun çevresinde çocuklar için tehlike oluşturan yüksek gerilim hatları da var. [Hüseyin Narin- AJT]
2012’de 20 çocuk hayatını kaybetti
Sadece Yunus değil, okullardaki ihmaller nedeniyle hayatını kaybeden. Son üç yılda bu nedenle yaşamını yitiren en az 40 çocuk daha var.  
Türkiye’de her yıl onlarca çocuk eğitim ortamındaki ihmaller nedeniyle hayatını kaybediyor ya da yaralanıyor. Okul tuvaletindeki sağlam monte edilmemiş lavabo, okulun yüzlerce kiloluk demir kapısının düşmesi, yangın tatbikatının güvenlik kurallarına göre yapılmaması gibi çok basit önlemlerle bertaraf edilecek tehlikeler çocukları yaşamdan koparıyor.
Gündem Çocuk Derneği son üç yıldır çocukların yaşam hakkı ihlalleriyle ilgili raporlar hazırlıyor. Derneğin raporları, önlenebilir nedenlerle hayatını kaybeden çocuk sayısının fazlalığını ortaya koyuyor. 2012’de 609 çocuk önlenebilir nedenlerden dolayı yaşamını yitirdi. Söz konusu nedenler arasında eğitim ortamındaki ihmaller de bulunuyor. 2011'de beş, 2012’de 20 çocuk bu ihmaller yüzünden öldü. 2013 raporu henüz tamamlanmadı ancak şu ana kadar yapılan tespitlere göre en az 16 çocuk bu şekilde hayatını kaybetti.

Van'da da buz tutan çatı öldürdü 
İhmal sonucu yaşanan ölümlerden biri de 3 Ocak'ta Van'da yaşandı. Fevzi Çakmak İlkokulu öğrencisi 10 yaşındaki Ömer Çarpar, okul çatısından başına buz sarkıtı düşünce hayatını kaybetti. Okul çatısının aylardır temizlenmediğini iddia eden aile, savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Baba Orhan Çarpar "Kaza günü işyerimdeydim. Öğretmeni beni aradı. 'Okulda ufak bir kaza oldu okula gelebilir misiniz, çocuğunuzun üstüne kar düşmüş' dedi. 20 dakika ambulans beklemişler. Sonra alıp ambulansla hastaneye götürmüşler. Ben de hemen hastaneye geçtim. Hastanede bize 10 dakika geçmeden vefat haberini verdiler" diye konuşuyor. Kalbi delik olan Ömer'i çok zor büyüttüklerini söyleyen Baba Çarpar, "Yıllarca tedavi ettirdik. 7 yaşından sonra toparlandı. Hatta çocuğumu son götürdüğüm kardiyoloji doktoru ilerlemeye inanamamıştı" diye anlatıyor.


10 yaşındaki Ömer Çarpar (solda), kardeşiyle birlikte.
'Suç duyurusunda bulunduk'
Çarpar, hukuki sürecin de başladığını belirterek şöyle konuştu:
"Van Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduk. Okulda gerçekten çok önemli ihmaller var. Ben 1980’lerde mezun oldum. O zamanlar bile okulda kar için önlemler vardı. Yeni yapılmış okulda ise herhangi bir önlem yok. Yöneticiler çocukları teneffüse bırakıyorlar. Hiç değilse bir nöbetçi öğretmen başlarında olsa, belki bu durum yaşanmazdı. Ben araştırdım kesinlikle hiç kimse yokmuş. Okulda 10 hizmetli var. Van’a yağan ilk kardan bu yana kesinlikle temizlik yapılmamış. En azından çatıya bile çıkmıyorlarsa pencerelerden buz sarkıtlarını düşürebilirlerdi. Ama hiçbir şey yapılmamış."  
Olayla ilgili savcılık soruşturması devam ederken, Milli Eğitim Bakanlığı soruşturma için müfettiş görevlendirildi. 


Umay Aktaş Salman /  aljazeera türk