Site içi arama

Çocuklar, sizden özür diliyorum, bugün Dünya Çocuk Hakları günü.



Bugün Dünya Çocuk Hakları günü.
Sizden özür diliyorum, çocuklar. Biliyorum, özür dilemek ne yaşananları ne de geleceği değiştirir. Elimden geleni yapıyorum aslında, bir sürü insan yapıyor. Yetmiyor. Bir de özür diliyorum.
ceylan onkolBugün Dünya Çocuk Hakları günü.
Bir havan mermisiyle parçalanmadan önce Ceylan’ı tanımıyordum. Yaşadığından haberim bile yoktu. Evet, elbette orada bir köy vardı uzakta ama o köy bizim filan değildi. Kimsenin değildi. Ceylan’ındı. Bir havan mermisiyle parçalandı Ceylan, sonra annesinin eteğine toplandı. Şimdi bütün köyler Ceylan’ın olsa ne olur? Bir şey olacağı yok; Ceylan öldüğüyle, annesi kızını eteğine topladığıyla kaldı. Ben, o günden beridir, Ceylan’ın alnıma saplanmış bakışlarını taşıyorum boynuz gibi.
Bugün Dünya Çocuk Hakları günü.
berkin elvan
Polisin attığı gaz fişeğiyle kafasından vurulmadan önce Berkin’i tanımıyordum. Yaşadığından haberim bile yoktu. Bakkala ekmek almaya gitmek ne demektir bilirim ama. Evinden çıkarsın, cebinde annenin verdiği para olur. Belki o parayı kaybetmemek için sıkı sıkı tutarsın elinde. Kâğıt paraysa avucunun terinden ıslanır, yumuşar. Metal para kayganlaşır biraz. Bakkala gidersin, parayı verir ekmeği alırsın. Eve ekmekle dönerken köşesini yiyiverirsin belki, taze ekmek köşesi kadar lezzetli şey yoktur. Eve varırsın, sofraya oturursun. Anneciğinin yaptığı yemeğe bir güzel banarsın ekmeğini. Yolda yürürken kafandan gaz fişeğiyle vurulmazsın. Vurulup da aylarca hastane yataklarında uyutulmazsın. Kafanı dört kere açmazlar. Ekmek kutsaldır bizde, nimet denir. Bir kuşun gagasından düşürdüğü bir lokma ekmek görürsen hemen yerden alır öpüp başına koyarsın. Kimseyi, tam da ekmeği alnına değdirdiği yerden gaz fişeğiyle vurmazsın. Berkin’i vurdular. Ben, o günden beridir, Berkin’in gülümsemesini Ceylan’a göstermeye çalışıyorum rüyalarımda.
ahmet yildizBugün Dünya Çocuk Hakları günü.
Çalıştığı plastik fabrikasındaki pres makinesine sıkışıp ölmeden önce Ahmet’i tanımıyordum. Yaşadığından haberim bile yoktu. Evet, elbette Türkiye’de bir milyon çocuk işçi olduğunu biliyordum. Ahmet o çocuk işçilerden, emeği sömürülen çocuklardan biriydi işte. Yaşarken bir arada görmüş müydü hiç bilmiyorum ama ölüsüne tam 30 bin lira değer biçtiler Ahmet’in. Haftalığı 100 liraydı. Kanıyla, canıyla çalışarak kaç ayda biriktirirdi 30 bin lirayı? Adaletin kılıcı Ahmet’in tazminatını tam 24 taksite böldü. Bir milyon işçi çocuk, haftalıklarına razı, çalışmaya devam ettiler. Ahmet, preslendi. Ben, o günden beridir, eli yüzü kir pas içinde bir çocuk dolaştırıyorum içimde.
Bugün Dünya Çocuk Hakları günü.
13 yaşındayken, yaşadığı kentte 26 kişinin tecavüzüne uğrayıp bir de neredeyse suçlu bulunmadan önce tanımıyordum N.Ç.’yi. Yaşadığından haberim bile yoktu.
Bugün Dünya Çocuk Hakları günü.
Oyuncak sandığı bir nesne patlayıp da öldürmeden önce Behzat’ı tanımıyordum. Yaşadığından haberim bile yoktu.
Bugün Dünya Çocuk Hakları günü.
Kuveyt’in bir yerinde 8 yaşında evlendirilmesi değil de gerdek gecesi ölmesi haber yapılana kadar Rawan’ı tanımıyordum. Yaşadığından haberim bile yoktu.
Bugün Dünya Çocuk Hakları günü.
Pakistan’da kız çocuklarının eğitim haklarını savunduğu için Taliban tarafından vurulmadan önce Malala’yı tanımıyordum. Yaşadığından haberim bile yoktu.
Bugün Dünya Çocuk Hakları günü.
Dünyanın bir yerinde eline silah tutuşturulup savaştırılan, fabrikalarda köle işçi olarak çalıştırılan, bir yerlerde açlıktan kıvranan, it iti kırıyor diye ülkesinden kaçıp mülteci olan, yetişkinlerin çıkarları için beyni yıkanan, tecavüze uğrayan, organ ticareti ya da töre ya da aşağılık başka bir nedenle katledilen milyonlarca çocuğu tek tek tanımıyorum ama yaşadıklarını, oralarda bir yerlerde olduklarını biliyorum. Oğluma her sarıldığımda, onlara da sarılıyorum.
bir dolap kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder